SIRRI SÜREYYA ÖNDER, MUHAFAZAKAR MEDYAYA PATLADI! NE ETMİŞ LAN SOL SİZE!
Sırrı Süreyya Önder, muhafazakar gazetelerde yer alan bazı eleştirilerin ve Başbakan Erdoğan'ın suçlamalarının hatırlatılması üzerine sert yanıtlar verdi.
Habertürk ekranlarında Balçiçek İlter’in sorularını yanıtlayan Sırrı Süreyya Önder çarpıcı açıklamalar yaptı. Önder, liberal ve muhafazakar yazarların kendisine karşı yaptıkları eleştirilere yanıt verirken yer yer sert ifadeler de kullandı.
BDP’nin İstanbul’da desteklediği bağımsız adaylardan olan Sırrı Süreyya Önder, muhafazakar gazetelerde yer alan bazı eleştirilerin ve Başbakan Erdoğan’ın suçlamalarının hatırlatılması üzerine yanıtlarını sıraladı.
"Çocuk mu yakacakmışız biz? Öyle mi... Daha olduğu gün kınadım ben. Bu tür şeyleri kabul etmem mümkün değildir. Başbakan da beni tanır, devlet de tanır. ’Çocuk mu yakacaktınız bunlarla’ diye soruyor. Benim çocuk yakmakla ne işim olabilir... Seçimlerden sonra herkes görecek kim çocukları yakmak istiyor..."
BAŞBAKAN’A MOLOTOF CEVABI
Sırrı Süreyya, seçim bürosunda molotof bulunduğu iddiaları için de konuştu. Polisi suçlayan Önder, Başbakan’ın konuyu meydanlarda kullanması nedeniyle olayın dayandığı arka planın ortaya çıktığını söyledi. Önder, olayın perde arkasını şöyle anlattı:
"İstanbul mitingimiz olduğu gün yoldayım geliyorum. Mitingte arkadaşlar not verdiler bana, büronun basıldığını söylediler. Ben de sordum bir şey varmıydı ki diye, yoktur ne olacak ki dediler. Ben mitingde ’ne bulacaksınız bizim seçim büromuzda molotof mu bulacaksınız?’ diye de konuştum. Allah söyletti demek ki, sonra büroda molotof çıktı dediler.
BU BASKINI KİM YAPTI, EMNİYET MÜDÜRÜNÜN HABERİ YOK
Bir kere sormaya bile ihtiyaç hissetmem. Molotofun bizde ne işi olur. E giren çıkan çok insan var, haddi hesabı yok... Yetkili arkadaşlar bölgede yetkili olan ilçe emniyet müdürlüğüne gittiler. Hatta ilçe emniyet müdürünün baskından haberi de yok. Hala bu baskını kim yaptı bilmiyoruz. Hala polis tarafından şahsıma dönük bir itham, bir bilgilendirme, bir açıklama yapılmış değil. Sonra Başbakan konuyu o şekilde gündeme getirince o zaman anladım olayı. Ben böyle bir resmi red ediyorum, böyle bir şeyin yanında arkasında olmam mümkün değildir. Böyle şeylere yönelsem meclise gitmem, başka yere giderim."
NE ETMİŞ LAN SOL SİZE?
Sırrı Süreyya, muhafazakar medyada sola dönük eleştirilere karşılık olarak sert yanıtlar verdi. ’Sol size ne etti?’ diye soran Sırrı Süreyya, ’Ağzını açan sola küfrediyor’ dedi:
"Solun başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Ya bu solcular size ne etti kardeşim? Ağzını açan sola küfrediyor, ne etmiş lan sol size? Bu memlekette hakkınız savunmuş yanınızda durmuş, canını vermiş, kanını vermişi gık dememiş, e sayımız da belli. Bir gün de iktidar olmamışız, lan nedir bu bütün kötülükleri sola ihale etmeniz. Siz 40 yıldır 50 yıldır bu memlekete ipotek koymuşsunuz. Her zulmünde imzanız var. Her melanetinde sizden birilerinin sürekliliği var sürekliliği, bir gün cuntacı bir gün AKP’li bir gün ANP’lı bir gün DYP’li... "
ETYEN MAHÇUPYAN KENDİ İŞİNE BAKSIN!
Balçiçek İlter, Zaman yazarı Etyen Mahçupyan’ın sola yönelttiği "Solcu olmak AKP düşmanlığıyla eş tutuludunda bu bir yere varmaz" eleştirisini hatırlatarak ne düşündüğünü sordu. Sırrı Süreyya, Zaman yazarına ’solcuları dizayn etmeye çalışma’ dedi:
"Etyen Mahçupyan kendi işine baksın. Solcudur, kendisine saygı da duyuyorum ama kendi işine baksın. Bu toprakların en kadim hastalığı budur ve Etyen de bundan mağdur olmuştur. Solcuya solu, müslümana müslümanlığı, Alevi’ye Aleviliği, Kürde Kürdü tarif etmek bu devletin en kadim hastalığıdır. Sayın Mahçupyan sana da yıllarca nasıl Ermeni olunması gerektiği tarif edilmiş, neden kalkıp solu böyle dizayn etmeye çalışıyorsun? Bırak solcular kendi yollarını kendileri bulsunlar..."
BDP’NİN YANINDA DURMAK ONURDUR!
Sırrı Süreyya, Kürt siyasal hareketiyle birlikte hareket etmesi nedeniyle gelen eleştirilerin kendisini usandırdığını söylerken ’seçimler bitsin gidip BDP’li olacağım vallaha bıktım artık’ dedi:
"Bu sözlerden kökünden kurtulmak için seçimler bitsin gidip BDP’li olacağım vallahi. Yani kurtulurum belki. Hem bence bu bir onurdur, hem de yüksek bir onurdur. Bu adamların en kıymetlilerinin yanında olmaktan daha büyük bir onurdur."