ŞİRKET BATIRAN YELLENME!..... HANGİ İŞADAMI RAHAT RAHAT YELLENEYİM DERKEN İFLAS ETTİ?....
"O da benim arabam da rahat rahat `YELLENME´ özgürlüğümü elimden aldı. Onu da bu yüzden işten attım." dedi tam 2 yıl sonra yellenmeden iflas etti...
ŞİRKET BATIRAN YELLENME!
(Bu hikâyede ki olay gerçektir.)
Dokuz yaşından itibaren gündüzleri, akşamları hafta sonları, bayramları sürekli çalıştı. Başka ne yapabilirdi ki? Ya çalışıp hayatını kurtaracaktı ya da aç kalacaktı. İşçi bir ailenin 7 çocuğundan biri idi. Babası fabrikalarda ekmek paraları için yıllarca didindi durdu. Ne kadar çok çalışsa da 9 boğazı doyurmak o kadar kolay olmuyordu. Açlık ve yokluk yakasını bıraksın diye çocukluğunu, gençliğini yaşamadı. Açlık ve yokluk yakasını bıraksın diye aşka ve hayallere hayatında yer vermedi. Açlık ve yokluk yakasını bıraksın diye..........
Bir gün yoklukta, açlıkta yakasından düştü. Sadece acı birer anı olarak geçmişte kaldı. Babasının yıllarca onları doyurabilmek için çalışıp didindiği fabrikalardan birinde idi. Üstelik işçinin oğlu olarak değil, fabrikanın sahibi olarak. Şimdi çok zengindi. Bunları hak etmişti. Hayatında ki bir sürü şeyi ya yaşamamıştı ya da ertelemişti. Yaşamı, verdiği tavizler ile dolu idi. Çok çalışmıştı. 40 yaşında zengin bir fabrikatör olmuştu.
Artık yaşanmamışlıkları yaşamak, genç olmak, heyecanlı olmak, mutlu olmak ve hayal kurmak istiyordu. Artık nefes almak istiyordu. Bunun içinde yakın bir dostundan yardım istedi. "Ne yapabilirim." diye. Dostu sadece yaşanmamışlıkların yaşanması için değil, bunca emeğin devam edebilmesi için anlattı:
"Hem daha az yorulmak, hem iş çevrende iyi bir prestij için, hem de (bence en önemlisi bu) yerinde saymamak, sürekli gelişebilmek için adam çalıştırmayı öğreneceksin. Bunun için de çalıştırması en zor olan iki elemanı işe almalısın"
"Hıııı. Kim bunlar?"
"Her yere ırgat gibi koşturmamak için şoför, yerinde saymamak için de Genel Müdür."
"Sadece bu kadar mı?"
"Evet dostum sadece bu kadar. Ama unutma; bu ikisi senin için çalıştırması en zor adamlar."
Dostunun da yardımı ile genel müdür ve şoför bulur. Hemen işleri devretmeye başlar. Çokta hoşuna gider. Bir sürü zamanı da olmaya başlar, yaşamak için, ertelediklerini yapmak için.
Aradan 6 ay geçer. Adam kendine yardımcı olan dostu ile tekrar buluşur. Dostu sorar:
"Nasılsın? Yeni adamların iyi çalışabiliyor musun?"
"Onları işten çıkardım. Birkaç hafta oluyor."
"Yaaa! Hayırdır? Bir yanlışlarını mı gördün?"
"Yooo. İkisi de düzgün adamlardı."
"Eeeee?"
"Ben bu adamları daha çok özgür olmak için işe almamış mıydım. Daha çok yaşayabilmek için işe almamış mıydım."
"Eeeee!"
"Kardeşim! Genel müdür benim saçmalama özgürlüğümü elimden aldı."
"Peki. Genel müdürü anladım da, şoförü neden işten attın?"
"O da banim arabam da rahat rahat `YELLENME´ özgürlüğümü elimden aldı. Onu da bu yüzden işten attım."
Yellenme özgürlüğü adama neye mal oldu biliyor musunuz? Tam 2 yıl sonra iflasına.
Bu bir uydurma hikaye değildir. Bu gerçek hayattan bir hikayedir. Üstelik bu hikaye, sadece bir kişiye ait değildir. Emekleri ile ya da şansları ile bir yerlere gelmiş, sonrada oradan paldır küldür düşmüşlerin hikayesidir.
Dünya ekonomik krizin eşiğinde. Biz ne kadar etkileniriz diye konuşup duruyoruz. Size ne kadar etkileneceğimizi söyleyeyim:
BİR YELLENMEYE ŞİRKET BATIRACAK O KADAR ÇOK ADAM VAR Kİ! SAYMAKLA BİTMEZ. Bizi bu ekonomik krizler değil d