SIRA 28 ŞUBAT'IN MEDYA İLE SERMAYE AYAĞINDA!
28 Şubat döneminin Adalet Bakanı Şevket Kazan, ‘28 Davası' ile dönemin bilinmeyenlerini anlattı..
28 Şubat döneminin Adalet Bakanı Şevket Kazan, ‘Neler oluyor’
kaygısı yaratan ‘28 Davası’ ile dönemin bilinmeyenlerini Star
Gazetesi'ne anlattı.
Kazan, darbenin sermaye ve medya ayağının da mutlaka yargılanması
gerektiğini belirterek, dönemin medya patronlarının manşetlerden
çıkar ilişkisi nedeniyle sorumlu olduğunu söyledi. Kazan, “O zaman
‘Bir askeri yetkili dedi ki’ muhalefeti yaptılar. Patronlar,
‘haberim yoktu’ diyemez mahkemede” dedi. REFAH-YOL Hükümetinin
Adalet Bakanı Şevket Kazan şunları anlattı:
BÇG sayfasıyla, başladılar
“Şu anda, açılmış
olan dava çerçevesinde olanlar dışında sermaye ayağı var, bir de
rantiyeci medya ayağı var. 28 Şubat davasını ele aldığı zaman
Ankara Savcılığı’nı ziyarete gittim. Elimde Refah Gerçeği 3’üncü
cilt kitabı vardı. Savcıya, ‘Siz 28 Şubat’ın tahkikatına
başlayacaksınız da nereden başlayacaksınız?’ dedim. Kitabın Batı
Çalışma Grubu sayfasını açtım, ‘Tahkikata buradan başlayacaksınız’
dedim. Ayrıldım. Bir ay sonra idi, 28 Şubat içinde ön planda ifade
vermesi gereken kişilerden biri olarak tayin edilen günde gittim.
Savcılar bir araya gelmişler, benim kitabı getirdiler. Kitabın her
tarafı püskül. ‘Sayın bakanım size minnettarız, bu kitap olmasa
idi, bu davanın içinden kolay kolay çıkamazdık’ dediler.
Savunanlar da okuyor
Bir anlamda iddianameyi
yazmış gibi oldum. (Darbeyi) Savunanlar bile o kitabı alıyorlar.
Şimdi o kitabı okuyorlar, savunmalarını yapıyorlar. Zabıtları
önceki gün getirdiler ve orada dikkatimi çekti. O kitap ile
iddianame hazırlandı. 28 Şubat davası, Balyoz ve Ergenekon
davlarından tutuklamalar itibariyle, davanın başlaması, hızla
yürümesi itibariyle bir farklılık arz eder. Her türlü hazırlığı
tamamdır. Şimdi savunmaların aşağı yukarı sonuna doğru geliniyor.
Tabii bu davada Tansu Çiller’i, beni, Meral Akşener’i müşteki
durumuna koymuşlar. Görüşmelerimde savcıların ifadeleri hem medya
hem de sermaye açısından mutlaka davalar açılacak.O dönemki
isimlerin tamamı dosyada yer almaz, davalar açılmazsa eğer, 28
Şubat eksik soruşturulmuş olur. Eksik bir hesaplaşma yaşanmış olur.
O dönemde medya olmasaydı asker ne yapacaktı?”
Patronlar talimatı biliyordu
O dönemin
gazete sahiplerinin ‘Haberim yoktu. Yazı işleri bilir’ sözleri
sahici değil. “Olur mu öyle? Sen gazetenin sahibisin. Kendi
gazetendeki pozisyonunu bir yere bırak. Yazı işleri müdürü var.
Gazete bağımsız yayın yapar diye yazıyorsun. Ne oluyor, ondan
bundan talimat aldılar. Çünkü menfaat bağlarını kurmuşlardı. Uzan
ve diğerleri yarın bir gün dava açıldığında ‘Haberim yoktu’ mu
diyecek. O yayınları gören patronlar neden müdahale etmedi? O bir
gün yazılmadı ki, bir süreçti. Neden ‘Ne oluyor’ diye
sormadılar.”
Kamuda başörtü için karar
almıştık
“Koalisyon hükümetini kurarken, müzakerelere
hoca adına katılan kişiyim ben. Başörtüsü konusu geldi. Ancak
başörtüsü konusunda Tansu Hanım’dan bir rica geldi. Denildi ki
‘Tamam itiraz etmiyoruz. Ama biz başörtüsü konusunu protokole
yazmayalım. Gürültü çıkar. Hükümeti kuralım, sessizce devlet
memurlarının, kılık kıyafet kanununda buna imkan tanıyan bir hüküm
koyalım’ dedi. Bu söz üzerine bunu ne koalisyon protokolüne koyduk
ne de hükümet programına koyduk. Koymadık ama prensip kararı aldık.
Demokratikleşme Paketi ile hayata geçen uygulamayı
normalleşme olarak görürüm.”