12 Eki 2010 10:37
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:42
''SIKILDIM ARTIK HANEFİ AVCI İŞİNDEN!''
"Hanefi Avcı hakkındaki “tutuklama” kararını “erken” bulduğumu yazmıştım. Hâlâ o düşüncedeyim. Fakat ..."
Sıkıldım bu Hanefi işinden
Dün Hanefi Avcı’dan mektup aldım... Mektup, “Saygıdeğer Beyefendi” diye başlıyor. Ve de “matbu...”
Demek ki, aynı mektubu başka saygıdeğer beyefendilere de yollamış.
Muhtemelen başkalarından da okuyacaksınız ama hangi konularda şekvacı olduğuna ilişkin bir iki not aktarayım yine de...
Diyor ki Hanefi Avcı: “Hayatı terör örgütleriyle mücadelede geçmiş 34 yıllık bir polis müdürünü bir anda sol terör örgütlerine yardım yapan bir kişiye dönüştürebilen hukuk sistemi adil değildir.”
Haklı...
Haklı olduğu başka hususlar da var.
Mesela şöyle diyor: “Her türlü özgürlüklerin teminatı ve masumiyetin güvencesi olması gerekin adalet organları korkularımızın kaynağı haline gelmemelidir. Olay sadece benim sorunum değildir. Bu adalet ve hukuk anlayışı toplum ve herkes için tehlikelidir, bir hukuk devletinde hiç olmayacak bir durumdur. Bu anlayış ülkemizde egemen olmamalıdır. Hukuk ve demokrasi herkese her zaman lazım olacak değerlerdir.”
Evet, dibine kadar haklı...
Buradaki haklılığı, Hanefi Avcı’nın durumundan bağımsız olarak değerlendirmek gerekiyor... Yani, bu işler başına gelmeseydi de söylediklerinde haklı olacaktı.
Bu ülke böyledir maalesef...
İstiklal Mahkemeleri bu ülkede ihdas edilmiştir ve binlerce insan asmıştır. Üstelik temyizi olmayan tek mahkemedir... Sıkıyönetim Mahkemeleri bu ülkede ihdas edilmiştir ve yüzlerce idam cezası vermiştir... “Yüksek Adalet Divanı” bu ülkede ihdas edilmiştir ve Başbakan asmıştır...
Hanefi Avcı, 34 yıllık parlak meslek hayatında, “işkenceli sorgulamada” geçirdiklerinin hangi şeraitte ve ne tür mahkemelerde yargılandıklarını hatırlarsa, başına gelen işlerin “güncel bir uygulamadan” kaynaklanmadığını anlar ve gerçeği teslim eder...
Hukuk, evet, herkese lazım...
Hanefi Avcı’ya da, Hanefi Avcı’ya gadredenlere de, Hanefi Avcı’nın gadrettiklerine de... Herkese...
Fakat ben sıkıldım bu Hanefi işinden...
Kimi, kitap yazdığı için bu işlerin başına geldiğini söylüyor.
Kimi, bu işlerin başına geleceğini bildiği için bu kitabı yazdığını iddia ediyor.
Kimine göre Hanefi Avcı “cemaat” adı verilen çok tehlikeli yapının ipliğini pazara çıkarmaya çalışan bir “demokrasi ve hukuk kahramanı...” Kimine göre “darbe soruşturmalarını” itibarsızlaştırmak için cemaat üzerinden manipülasyona kalkışan “hususi” bir görevli...
Köşe yazarları üzerinden “dilemma” oluşturanlar, Hanefi Avcı olayında kimin ne tarafta durduğuna bakarak yeni bir kamp, hatta yeni bir kimlik ve aidiyet inşa edenler de var.
Ruşenci misin, Önderci misin?
Mirgüncü müsün, Emreci misin?
Nedimci misin, Şamilci misin?
Biriysen, öteki değilsin... Ötekinden yana tavır koyuyorsan, birinin kampından dışlanıyorsun.
Hakikaten sıkıcı...
Ben bu ayrışmada nerede mi duruyorum?
Hanefi Avcı hakkındaki “tutuklama” kararını “erken” ve “gereksiz” bulduğumu yazmıştım. Hâlâ o düşüncedeyim... Fakat, tutuklanmasıyla ilişkilendirilen “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabının da masum bir çabanın ürünü olmadığına inanıyorum ve bu konuda iddialıyım.
Nerden bakarsanız bakın bir “operasyon kitabı” bu ve işin burasında biraz Şamilciyim.
Ahmet Kekeç / Star Gazetesi
Dün Hanefi Avcı’dan mektup aldım... Mektup, “Saygıdeğer Beyefendi” diye başlıyor. Ve de “matbu...”
Demek ki, aynı mektubu başka saygıdeğer beyefendilere de yollamış.
Muhtemelen başkalarından da okuyacaksınız ama hangi konularda şekvacı olduğuna ilişkin bir iki not aktarayım yine de...
Diyor ki Hanefi Avcı: “Hayatı terör örgütleriyle mücadelede geçmiş 34 yıllık bir polis müdürünü bir anda sol terör örgütlerine yardım yapan bir kişiye dönüştürebilen hukuk sistemi adil değildir.”
Haklı...
Haklı olduğu başka hususlar da var.
Mesela şöyle diyor: “Her türlü özgürlüklerin teminatı ve masumiyetin güvencesi olması gerekin adalet organları korkularımızın kaynağı haline gelmemelidir. Olay sadece benim sorunum değildir. Bu adalet ve hukuk anlayışı toplum ve herkes için tehlikelidir, bir hukuk devletinde hiç olmayacak bir durumdur. Bu anlayış ülkemizde egemen olmamalıdır. Hukuk ve demokrasi herkese her zaman lazım olacak değerlerdir.”
Evet, dibine kadar haklı...
Buradaki haklılığı, Hanefi Avcı’nın durumundan bağımsız olarak değerlendirmek gerekiyor... Yani, bu işler başına gelmeseydi de söylediklerinde haklı olacaktı.
Bu ülke böyledir maalesef...
İstiklal Mahkemeleri bu ülkede ihdas edilmiştir ve binlerce insan asmıştır. Üstelik temyizi olmayan tek mahkemedir... Sıkıyönetim Mahkemeleri bu ülkede ihdas edilmiştir ve yüzlerce idam cezası vermiştir... “Yüksek Adalet Divanı” bu ülkede ihdas edilmiştir ve Başbakan asmıştır...
Hanefi Avcı, 34 yıllık parlak meslek hayatında, “işkenceli sorgulamada” geçirdiklerinin hangi şeraitte ve ne tür mahkemelerde yargılandıklarını hatırlarsa, başına gelen işlerin “güncel bir uygulamadan” kaynaklanmadığını anlar ve gerçeği teslim eder...
Hukuk, evet, herkese lazım...
Hanefi Avcı’ya da, Hanefi Avcı’ya gadredenlere de, Hanefi Avcı’nın gadrettiklerine de... Herkese...
Fakat ben sıkıldım bu Hanefi işinden...
Kimi, kitap yazdığı için bu işlerin başına geldiğini söylüyor.
Kimi, bu işlerin başına geleceğini bildiği için bu kitabı yazdığını iddia ediyor.
Kimine göre Hanefi Avcı “cemaat” adı verilen çok tehlikeli yapının ipliğini pazara çıkarmaya çalışan bir “demokrasi ve hukuk kahramanı...” Kimine göre “darbe soruşturmalarını” itibarsızlaştırmak için cemaat üzerinden manipülasyona kalkışan “hususi” bir görevli...
Köşe yazarları üzerinden “dilemma” oluşturanlar, Hanefi Avcı olayında kimin ne tarafta durduğuna bakarak yeni bir kamp, hatta yeni bir kimlik ve aidiyet inşa edenler de var.
Ruşenci misin, Önderci misin?
Mirgüncü müsün, Emreci misin?
Nedimci misin, Şamilci misin?
Biriysen, öteki değilsin... Ötekinden yana tavır koyuyorsan, birinin kampından dışlanıyorsun.
Hakikaten sıkıcı...
Ben bu ayrışmada nerede mi duruyorum?
Hanefi Avcı hakkındaki “tutuklama” kararını “erken” ve “gereksiz” bulduğumu yazmıştım. Hâlâ o düşüncedeyim... Fakat, tutuklanmasıyla ilişkilendirilen “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabının da masum bir çabanın ürünü olmadığına inanıyorum ve bu konuda iddialıyım.
Nerden bakarsanız bakın bir “operasyon kitabı” bu ve işin burasında biraz Şamilciyim.
Ahmet Kekeç / Star Gazetesi