Sabah 8.30’da kahvaltıya indim. Sibel Can yine oradaydı. Aynı hızla salondan çıktım. Sibel Can’ın kaldığı villaya hakim bir noktayı seçtim ve havuz başında şezlongumu o yöne çevirip sözüm ona güneşlenmeye yattım. Teleobjektif takılmış fotoğraf makinem havlumun altındaydı. Sibel Can havuza geldi. Burun burunayız. Etrafta otelin güvenlik görevlileri de var. Makineyi alsam ve Sibel Hanım’a doğrultsam kıyamet kopacak. Hiç oralı olmadım, yüzüstü yatmaya devam ettim.
Sibel Can havuza girdi ve villasına döndü. 3-5 dakika geçti geçmedi, ıslak mayosunu asmak için çırılçıplak vaziyette ağaçların arasındaki villasının balkonuna çıktı. Gözüm 100 metre ötedeki villada olduğu için durumu hemen fark ettim. Şezlongdaki yüzüstü pozisyonumu hiç bozmadan yerde duran fotoğraf makinemi havluyla birlikte aldım. Villaya doğrultup otomatik deklanşöre bastım. Gözümü vizöre koyamadığım için netlik yapamamıştım. Aklıma her şey gelirdi de saat 15.00’te, millet ortalıktayken ünlü assolist Sibel Can’ın çırılçıplak balkona çıkacağı gelmezdi.Gazeteden emanet olarak yanıma verilen cep telefonundan şefim Bekir Saçar’ı arayıp müjdeyi verdim! Dijital fotoğraf makineleri henüz icat edilmemişti. Film yıkanmadan çektiğim fotoğrafları görmem imkânsızdı. Heyecan diz boyu… Belki gören olmuştur, güvenliğe haber verirler kuşkusuyla dört günlük rezervasyonum olmasına rağmen parayı yakıp 15 dakika içinde Hillside’dan ayrıldım.
Telaşımı gören resepsiyonculara “Annem hastalanmış acilen İstanbul’a dönmem gerekiyor” dedim. Otelden kiraladığım araçla Dalaman Havaalanı’na gittim. Bir hayli uçak bekledim. Saat 24.00’ü biraz geçe İstanbul’a vardım. Hemen gazeteye gidip filmi laboratuvara verdim. Evet, başarmıştım. 25 kareden ikisinde Sibel Can çırılçıplak kadraja girmişti.
KARAGÜMRÜK’TEN TEHDİT TELEFONLARI YAĞDI 28 Mayıs günü fotoğraflar POSTA’nın birinci sayfasında hiçbir fotoşop ve sansür uygulanmadan çıktı. Hiç fotoşop uygulamadığımız için Sibel Can’ın mayoda iz yapmasın diye kullandığı altındaki pedi bile silmedik. Ve ortalık bayağı karıştı. Benim gibi Karagümrüklü olan Sibel Can’ın Karagümrüklü o meşhur hamileri beni telefonla gazeteden defalarca arayıp bayağı bir verip veriştirdiler. Sonraki günler de hiç kolay geçmedi. Tehditler havalarda uçtu durdu. Sonu gelmiyordu. Eve gitmiyor, gazetenin ayırttığı adresi gizli otelde kalıyordum.