SHOW İLE ACUN ILICALI ARASINDAKİ ASIL SORUN PARA DEĞİL!
Vatan yazarı Reha Muhtar, Acun Ilıcalı'nın Show TV'den ayrılma nedenini ve ayrılığın gizli kodlarını açıkladı.
İşte o yazı...
Televizyonların bugün en başarılı starlarından biri Acun... Bana
bağlı çalışmadı...
Ancak onca yıl yanıbaşımdaki spor-magazin servisinde görev
yaptı...
Ünlü ve başarılı insanlar üzerinden "elimizde büyüdü" türünden
kendisine paye vermeye çalışan anlamsız böbürlenmelerden ve o
böbürlenmelerde bulunan hırtlardan hiç haz etmem...
Bu anlamda Acun'la ilgili böbürleneceğim bir konu da yok...
Ancak şunu söyleyebilirim...
Televizyonculukta büyümesine adım adım şahit olduğum bir
televizyoncu Acun...
Ne sempatikliğinden vazgeçti ne de bir günden bir güne bir
saygısızlık yaptı...
Onu seviyorum ve onun yeni kanalında yine başarılı işler yapmasını
can-ı gönülden arzu ediyorum...
Sonuçta bizim televizyona getirdiğimiz ekolün devamıdır Acun ve
onun devamı bizim televizyonculuk anlayışımızın devamı
demektir...
O kadar çok konuşuldu, o kadar çok gazeteye manşet oldu ki Star'a
transferi...
Ona Show'dan ayrılmasıyla ilgili bazı gerçekleri söylemem
lazım...
Bunu aramızdaki bir konuşmada da kendisine söyleyebilirdim...
Fakat manşetleri bu derece işgal eden bir konuda, kamuoyunun bilgi
edinme hakkına ve olaydaki tutumunu bildiğim SHOW TV'nin
pozisyonuna açıklık kazandırmanın doğru olduğunu düşündüm...
Biliyorum, çünkü orada çalıştım, o grubun kimyasını gözledim ve
yaşadım...
Acun'a söyleyeceklerim ona bitmeyecek sevgimin ve sempatimin
ürünü...
Konu şu;
Acun'un son yıllarda serveti ve hayatı kamuoyuna çok yansımaya
başladı...
Uçağı, yatı, katı, yazlığı, evinin dekorasyonu, eşinin ayrılma
dönemi gazetelere yansıyan mal varlığı dökümleri, onu her gün
kamuoyunda hayatını didiklenir bir hale getirdi...
"Show'dan alacağı 45-50 milyon liralık miktarlar", "alacağı
paralara karşı televizyona ortak olacağı söylentileri", Show'un
yavaş yavaş sahibi olacağı gazlamaları, Acun'la Çukurova Grubu
arasında gittikçe açılan bir mentalite makasının doğmasına yol
açtı...
Çukurova Grubu, Turkcell, Digiturk, Show gibi markaları elinde
tutmasına, petrol çıkarma şirketleri gibi, uluslararası büyük
operasyonlarda uktesinde tutmasına karşın, "kamuoyunun
projektörleri altına hiçbir zaman 'şatafat' kültürüyle"
çıkmaz...
Tersine tahmin edilemeyecek ölçüde mütevazı bir hayat tarzını
benimser...
Örneğin, düyanın sayılı zenginleri arasında gösterilen grubun
patronu Mehmet Emin Karamehmet'in ne kendisinin, ne eşinin, ne
kızının, kamuoyuna hiçbir lüksün içinde yansımamaya özen gösteren
bir tarzları bulunur...
Elbette Acun çapında bir televizyon yıldızı "kamuoyundan saklanarak
yaşamayacak", fakat 'şatafat' o grubun hiç istemediği bir yaşam
tarzıdır...
Yıllar önce, grubun patronu ve en tepe hissedar yöneticileri,
SHOW TV'yi aldıklarında, ilk icra kurulu toplantısı için
televizyona gelmişlerdi...
Televizyonun önünde duran BMW ve Mercedes arabalara bakıp hayret
etmişler "bu arabalara kim biniyor" diye sormuşlardı...
O zamanki bir yönetici bana, "Bu grupta şatafat hiç sevilmez...
Grubun yöneticileri televizyonun önünde duran arabalara şaşırıp
kaldılar..." demişti...
Şaşırıp kaldıkları olay, sanatçıların, işadamlarının ve televizyon
ünlülerinin gelip gittiği televizyon binasının önünde park etmiş
BMW ve Mercedes arabalardı...
Çukurova grubunun, sahibi ve hissedar yöneticilerinin şatafattan
uzak kalmaya çabalayan bir tutumları vardı...
Hatta bu tutum, hayret uyandıracak kadar "sadeliği" içinde
barındırıyordu...
O kadar ki grupta lüks bir restoranda toplanılıp yemek
yenmezdi...
Mehmet Emin Karamehmet televizyonun yemekhanesinde kendisine
verilen tabildottan yemek yerdi...
Kulaktan kulağa bir şehir efsanesi anlatılırdı:
"Mehmet Emin, sayısız şirketlerinden birinin yemekhanesine gitmiş,
yemek kuyruğuna girmiş... Tanımayan personel 'siz kimsiniz' diye
sormuş, Mehmet Emin Karamehmet de utangaç bir ifadeyle 'Ben
patronum' demiş..."
Onu yakından tanıyanlar, bu olaya hiç şaşırmazlar...
Arabasında şoförü yoktur...
Kendi kullanır arabayı...
Sahibi olduğu kurumlara kendi başına gelir, kendi başına
gider...
Yemekhaneye iner yemek yer...
Dışarda bir restoranda toplanılmasına karşı çıkar...
Kendi böyle yaşadığı için, şatafatlı hiçbir şeyden hoşlanmaz...
Acun'un neye sahip olduğu değil, fakat son zamanlarda biraz da
kendi elinde olmadan kamuoyuna yansıyan servet ve şatafatlı yaşam
portresi, grubun ve Mehmet Emin'in tarzına uymaz...
Acun'un televizyonculuğu elbette ki tartışılmaz...
Televizyonların bu "en başarılı" yapımcısının, kazandığı parayla
nasıl bir hayat yaşayacağı da kendi tercihi elbette...
"Dünya starları farklı yaşamıyorlar ki Türkiye'deki işini iyi yapan
bir star farklı yaşasın" diyenler çıkacaktır ve kendilerine göre
haklıdırlar...
Ancak...
Acun Show TV'nin bir numaralı ekran yüzü idi...
En önemli ekran yüzünün tarzı grubun tarzını belirler diye
düşünmesi doğaldır televizyon yönetiminin...
Mehmet Emin Karamehmet'in hayatına çok benzeyen bir öyküyü, Vehbi
Koç için de dinlemiştim...
Vehbi Koç, grubun kendi ürettiği mütevazı arabaların dışında hiçbir
zaman bir BMW, Mercedes ya da Jeep'e binmiyordu...
İşe giderken grubun yerli malı üretimi arabaları kullandığını
anlatmışlardı...
Vehbi Koç'un da, yöneticilerinin kendisi gibi davranmasını
istediğini yanında çalışmış olan Erol Aksoy bana anlatmıştı...
Acun'a sevgimle harmanlanan kalbi bir şeyler söylemek geliyor
içimden...
Bu özel uçak işleri falan Türkiye'de hiç sevilmez...
Çukurova ya da Show grubundaki profesyonel yaşantısı bir yana,
milletin kıskançlığını ve hasetini üzerine çeker...
Türkiye'de bazı köklü zenginlerin, istedikleri lüks hayatı sadece
yurt dışında yaşadıklarını öğrendiğimde, ağzım bir karış açık
kalmıştı...
Türkiye'de mütevazı bir hayat yaşamaya özen gösteriyorlardı haset
ve kıskançlık çekmesin diye...
Bu yaşam tarzı makası oluşmasa, Show ve Çukurova, Acun'la maddi
meseleyi bir şekilde muhakkak çözerdi...
Çözülmemesinin nedeni, bu tarz farklılığıdır...
Yoksa Acun'un mükemmel televizyonculuk başarısı tartışma konusu
değil...
Alın teriyle bugünlere gelmiş, sempatik, sevecen, saygılı tertemiz
bir çocuktur...
Bundan sonraki hayatında da bunlara dikkat ederse başarıları daim
olur...
Reha Muhtar / VATAN