Sharon Stone hastalık sürecini anlattı: Yazmayı, konuşmayı, yürümeyi yeniden öğrendim
Oyuncu Sharon Stone,7 yıl boyunca geçirdiği rahatsızlığın ardından Oscar’lı yönetmen Steven Soderbergh’in yeni dizisi “Mosaic”de başrolde yer alarak sevenleriyle tekrardan buluşuyor
22 Ocak’ta yayınlanmaya başlayan diziyi anlatan Stone, şöhretin insanı kolaya alıştırdığı söyledi. Felç geçirdiği zaman sol gözünün görmediğini ve sol kulağının duymadığını anlatan ünlü oyuncu, "3 yıl boyunca adımı yazamayacak durumdaydım, ne yaparsam yapayım kolum beynimdeki sinyalleri almıyordu. Yazmayı, konuşmayı, yürümeyi yeniden öğrendim. Bunlarla birlikte oluşan birçok sorun yaşadım. 7 yıl süren yoğun tedavilerden sonra bugün karşındayım" dedi.
Hürriyet'ten Barbaros Tapan'ın sorularını yanıtlandıran Sharon Stone'un açıklamaları şöyle:
Televizyonda sırlarla dolu birçok cinayet dizisi izledik fakat “Mosaic” dizi anlayışımıza yeni bir boyut getiriyor. Çünkü diziyle aynı adı taşıyan aplikasyonu indirerek farklı bakış açılarını da izleyebiliyoruz, değil mi?
- Evet! Akıllı telefonlarınızdan ya da tabletlerden hikayenin farklı versiyonlarını izleyebilirsiniz.
Aplikasyondaki yayın kaç bölüm?
- Bölüm olarak değil de bir aile ağacı gibi düşün. Hikayeler arasında dolaşabiliyorsun. Toplam 30 saatlik bir yayın.
Nasıl geçti çekimler?
- Günde 30 sayfa çekiyorduk. Bence bu çok fazla! Çekimlere başlamadan önce karavanımızın olmayacağı söylendi, ben de “Tamam, problem değil ama en azından arada bir oturmak için bir sandalyem olsun” dedim. “Hayır, sandalye de yok” dediler. 3 hafta sonra set ekibi, “Sharon sana bir hediyemiz var, gösterebilir miyiz” dedi. Bana sandalye almışlardı. Gerçi oturmak için hiç vaktim olmadı çünkü hiç durmadan çekim yapıyorduk ama düşünmeleri güzeldi.
Oscar’lı yönetmen Steven Soderbergh dizinin hem yapımcısı hem de yönetmeni değil mi?
- Evet, Steven dahi bir zekaya sahip, farklı formatların adamı. Onunla daha önce çalışanlar hiç konuşmayacağını söylediler. Sete gittim, birbirimize kanımız ısındı. Onun iş anlayışıyla doğru bağlantıyı kurdum ve bu olağanüstü adamla çalışırken yarattığı karakterlerde birbirimizi daha iyi anlayacak elementleri oluşturduğunu gördüm.
"Bizim evde sert kurallar var"
Geçen gün televizyonda bu sektörde her şeyi gördüğünüzü söylediniz. Neler düşünüyorsunuz cinsel tacize karşı başlatılan kadın hareketi hakkında?
- Öncelikle kötü deneyim yaşayan herkese karşı saygılı olmalıyız. Kadın dayanışması çok önemli ve ihtiyaç duyulan bir şeydi ama bence bu durumu siyah-beyaz bir senaryoda düşünemeyiz. Evet, seri katiller hapishanede hayatlarını anlatan kitaplar yazmamalı ya da tecavüzcüler asla gün yüzü görmemeli fakat siyah ve beyaz arasında kalan insanlar hatalarının farkına vardıktan sonra eğer ihtiyaç varsa tedavi görmeli ve sorumluluklarını yerine getirip işlerine geri dönmeli. Piyasamızda gerçekleri bilmek kadar uzlaşmaya da ihtiyacımız var! Bu benim görüşüm...
3 erkek çocuk annesi olarak çocuklarınızla bu konular hakkında konuşuyor musunuz ya da onlara tavsiyede bulunuyor musunuz?
- 11, 12 ve 17 yaşlarında üç oğlum var. Ben anne olarak sordukları her soruya cevap veriyorum. Eğer soracak kadar merak ediyorlarsa vereceğim cevaba da hazırlardır diye düşünüyorum. Bizim evde bazı sert kurallar var, eğer çocuklar kız arkadaştan bahsediyorsa özellikle 17 yaşındaki oğlum, bu arkadaşlığın boyutunu bilmek zorundayım. Eğer bu arkadaşlıkta cinsellik varsa korunması şart ve o kızı ertesi gün arayıp birlikte geçirdikleri vakit için teşekkür etmek zorunda. Onun dışında eve gelen kız arkadaşlar ile önce ben konuşuyorum. Benim evimde olduklarından annelerinin haberi var mı diye mutlaka soruyorum. Çocuklar bu baş başa konuşma durumunu çok utanç verici buluyorlar ama anne olarak benim görevim. İşin özeti, rahat bir anne değilim, kontrolü sıkı tutuyorum.
Gelelim geçirdiğiniz sıkıntılı döneme... Yaşadığınız sağlık problemleriyle ilgili açıklama yapmak ister misiniz?
- Felç geçirdim... Sol gözüm görmüyor, sol kulağım duymuyordu. Omuriliğimden beynime kadar bir sürü hasar vardı. Tüm vücudum dengesini kaybetmişti. Yıllar sürdü ayağım ve kolumdaki duyuların yerine gelmesi. 3 yıl boyunca adımı yazamayacak durumdaydım, ne yaparsam yapayım kolum beynimdeki sinyalleri almıyordu. Yazmayı, konuşmayı, yürümeyi yeniden öğrendim. Bunlarla birlikte oluşan birçok sorun yaşadım. 7 yıl süren yoğun tedavilerden sonra bugün karşındayım. Eğer insanlar neler yaşayıp da bu noktaya geldiğimi bilseler inanamazlar. Böyle bir durumdan günde 30 sayfalık dizi çekecek duruma gelmek benim için nasıl büyük bir zafer, bunu kimsenin anlaması mümkün değil...
"Yeni projeler yolda"
Çalışmaya devam edeceksiniz değil mi?
- Kesinlikle! Steven Soderbergh’e minnettarım. Martin Scorsese ve Paola Sorrentino ile de farklı projelerimiz yolda. Bunların yanı sıra tüm yardım faaliyetlerime geri döndüm. Çalışmak, insanlara yardım etmek beni mutlu ediyor, güçlü hissettiriyor. Sadece fiziksel olarak değil, mental olarak da kendimi bulmamı sağlıyor.
Hastalığınızı atlattıktan sonra ilk olarak “Law & Order” adlı dizide rol aldınız değil mi?
- Evet, hayatımda yaşadığım en garip set deneyimimdi. Onca büyük sinema filminden sonra konuk oyuncu olarak mesleğe geri dönünce ne yapacağımı bilemedim. Tam iyileşmemiştim, repliklerimi ezberlemekte zorluk çekiyordum. Şimdi her şey yolunda.
Sahne ışıklarından 7 yılda neler öğrendiniz?
- Sana o kadar çok örnek verebilirim ki... En basit konularda bile ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Mesela süpermarkete gidince kredi kartımızla kasanın yanındaki makineden ödememiz gerektiğini bilmiyordum. O kadar çok kaçırmışım ki normal hayata dair birçok şeyi... Çocuk yaşta hapse girip yıllar sonra çıkıp da hayatı öğrenmeye çalışan mahkum gibiydim. Çünkü her işimi başkaları hallediyordu. Soruna dönersek, 7 yılda hayatın birçok farklı yönünü öğrendim. Şöhret insanı kolaya alıştırıyormuş...
"Herkeste biraz güvensizlik vardır"
Canlandırdığınız Olivia karakteri başarılı, zeki ama kendine güvensiz bir kadın. Sizinle ortak noktaları var mı?
- Tabii ki... Ne kadar başarılı olursak olalım hepimizin içinde bir parça güvensizlik vardır... Olivia’da en sevdiğim şey, zayıf ve güçlü yönlerinin farkında olması. Senaryo yazarımız Ed Solomon karakteri bana özel yazdı. Ed senaryoyu yazarken birlikte çok vakit geçirdik. O bir müddet yaptıklarımın, rutinimin bir parçası olmak istedi.
Ed’in rutinimi görmesi, karakterime farklı bir boyut kattı ve daha merak uyandırıcı bir hikaye ortaya çıktı.