30 Eyl 2018 09:05 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:53

Şeyma Subaşı şehir efsanesinin aslını anlattı: Yıllar evvel o kafeye alınmadım, şimdi sahibiyim

Şeyma Subaşı Ilıcalı, Hürriyet yazarı Ayşe Arman'ın sorularını yanıtladı.

Hazırlıkları aylar önce başlayan Healthyish adlı kafesi önceki gün açılan Acun Ilıcalı'nın eşi Şeyma Subaşı Ilıcalı, Hürriyet'ten Ayşe Arman'ın sorularını yanıtladı.

İşte o röportaj:

'ANLATAYIM... O ŞEHİR EFSANESİNİN ASLI ŞÖYLE...'

Bebek’te kafen açıldı...


- Evet, çok mutluyum. Acun’a iki senedir bunun iyi fikir olduğunu söylüyordum. Dünyanın her yerinde, L.A’de, Miami’de, New York’ta böyle sağlıklı yemeklerin ve salataların olduğu kafe trendi var. Ben de annemin şahane yağlı ama çok lezzetli yemekleriyle büyüdüm. Ama ne oluyor? İnsan gezdikçe, gördükçe, sağlıklı beslenmenin, kendini genç tutmanın, daha iyi bir vücuda sahip olmanın yollarını öğreniyor. “Şeyma Subaşı hiçbir şey yapmıyor, geziyor” diyorlar ya, aslında tabii ki kendime çok şey kattım. Kaliteli yaşamanın koşullarını öğrendim. Bizim kafedeki mönülerimiz tamamen sağlıklı. Ben 51 kiloyum. Yıllar içinde neyi, nasıl yemem gerektiğini, neyin bana iyi geldiğini, neyin yaramadığını öğrendim. Kafemde de herkese iyi gelecek sağlıklı şeyler var.

'OTURAMAZSINIZ, YERİMİZ YOK’ DEDİLER

O şehir efsanesi doğru mu? Güya seni o kafeye almamışlar, sen de yıllar sonra kafeyi satın almışsın!


- Ben sana doğrusunu anlatayım: Bebek Şenliği’nin olduğu bir gün Bebek Parkı’ndaydım. Melisa 6 aylıktı. Yanımda da yardımcım vardı. Melisa kucağımdaydı. Elimizde çantalar, puset filan... Oturacak bir kafe aradık. Happly Ever After’a yürüdük, bütün masalar boştu, iki masa doluydu sadece. İşletme müdürüne “Burada oturabilir miyiz?” diye sordum. Ama o iki dolu masada, herkesin zannettiği kişi yoktu. Yani onun bu olayla bir alakası yok. Fakat bana “Hayır, oturamazsınız! Yerimiz yok!” dediler. Ben de oradan çıktım. Bir şey demedim. Ne diyeceğim? “Beni niye almıyorsunuz” mu? Ayşe Kucuroğlu da yoktu orada ama bir şekilde almadılar beni. Doğru yani kafeye alınmadığım. Ama yemin ediyorum, hatta kızım üzerine yemin ederim, “Göreceksiniz, ben burayı satın alacağım!” gibi bir düşünce aklımın köşesinden bile geçmedi. Ama hayat ilginç işte, o kafe sonunda benim oldu! Bu arada Ayşe’yle de gayet iyiyiz şu anda, hiçbir sorunumuz yok. O zaman öyle olması gerekiyordu demek ki. Ben takılmam bu tür şeylere.

ACUN BİR ÇOCUK DAHA İSTİYOR!

Bir daha çocuk yapar mısın?
- Bu soru herkesten geliyor. Ne zaman göbeğimle fotoğrafım çekilse “Hamile misin?” diye soruyorlar. Aslında çok mutluyum böyle Melisa’yla ama galiba yapmalıyım. Allah bilir.

Acun ne diyor?
- Dört çocuğu var ama hâlâ istiyor.

Oğlu yok değil mi?
- Evet ama öyle dertleri de yok. Bütün çocuklarını aşırı seviyor.

Suçluluk duyuyor musun “Ben bir anneyim, kulüplerde dans ediyorum” diye?
- Yok ya! Niye ki? Yanlış hiçbir şey yapmıyorum ki.

Yanına arkadaşlarını koyuyor mu Acun?
- Hayır, hiç öyle bir şey yok. Acun’un tanıdığı arkadaşlarım da pek az. Ben tanıştırıyorum onu.

Seni bir yerlere yollarken yanına muhafız gibi birini koymuyor mu?
- Alakası yok. Acun kendine çok güvendiği için bana da güveniyor. Ben kendime çok güvendiğim için Acun’a çok güveniyorum.