O kadar yetenekliymiş ki, bir hocası ona piyano dersleri vermeye başlamış. Tek bir gün eve ders yüzünden geç kaldı diye notalarını yırtmış babası, ertesi gün din dersine vermiş.
O yüzden de babasını pek bayıla bayıla anlatmıyor. Kendi istediği gibi bir liseye gidince sınıf birincisi olmuş.
Boğaziçi'nde İngiliz Filolojisi okurken babası iflas etmiş. Hemen memuriyete atılmak zorunda kalmış. Tiyatro hayallerini bir kenara bırakmış.
Geceleri bornozunu kapıp Çengelköy'de denize atladığı, şu iki ağaç arasında seviştiği olmuş.