Şam'daki Seydnaya Hapishanesi: Esad yönetiminin "insan mezbahası"
Beşar Esad yönetiminin Pazar günü düşmesinden beri, yakınlarından haber almayı uman Suriyeli siviller ülkenin en gizli ve en kötü şöhretli hapishanesi Saydnaya'ya akın ediyor. İnsan hakları kuruluşlarınca "insan mezbahası" adıyla anılan Saydnaya çok sıkı saklanan bir sırdı ve şu ana dek hapishanenin içinden hiç görüntü hiç alınamamıştı.
Beşar Esad yönetiminin Pazar günü düşmesinden beri, yakınlarından haber almayı uman Suriyeli siviller ülkenin en gizli ve en kötü şöhretli hapishanesi Saydnaya'ya akın ediyor.
Başkent Şam'ın 30 kilometre kadar kuzeyinde, 1980'li yılların başında küçük bir kasabada kurulan hapishane, Esad ailesinin rejimlerine karşı çıkanları uzun zamandır tuttuğu bir yer.
İnsan hakları kuruluşlarınca "insan mezbahası" adıyla anılan Saydnaya çok sıkı saklanan bir sırdı ve şu ana dek hapishanenin içinden hiç görüntü hiç alınamamıştı.
Hapishanenin detayları, sadece eski gardiyanlar ve mahkumlarla yapılan söyleşilerle oluşturulabiliyor.
Ancak insan hakları kuruluşları ve ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen bilgiler, Esad'ın baskıcı yönetiminin sembolü haline gelen bina konusunda ipuçları veriyor.
Saydnaya hapishanesi ne zaman yapıldı?
Saydnaya ya da Sednaya yıllar boyunca Suriye Ordusu ve askeri istihbaratı tarafından yönetildi. Binanın inşasına 1980'li yılların başında girişildi. 1,4 kilometrekare büyüklüğündeki hapishaneye ilk mahkumlar 1987'de, Beşar'ın babası Hafız Esad'ın iktidarının 16. yılında götürüldü.
Tam anlamıyla faaliyete geçmeye başladığında, hapishanenin iki tutukevi vardı. İnsan hakları örgütlerine göre Beyaz Bina, rejime sadık olmadığından kuşkulanılan subaylar ve askerler için yapılmıştı. Büyüyen tesisin güneydoğusunda, L şeklinde bir binaydı.
Ana hapishane olan Kırmızı Bina ise, rejim karşıtlarından, başlarda da İslamcı örgütlere üye olduklarından şüphelenilenlerden oluşuyordu. Serbest bırakılan mahkumlarla görüşen insan hakları gruplarına göre iki binada 10 ila 20 bin kişi tutulabiliyordu.
Pazar gününden bu yana dolaşan ve BBC'nin teyit ettiği videloarda, onlarca hücreyi gösteren güvenlik kamerası ekranlarıyla dolu büyük bir gözlem odası görüldü.
Uluslararası Af Örgütü'nün hapishanedeki eski gardiyanlara dayandırdığı raporunda, iç savaşın başladığı 2011'de Beyaz Bina'daki mahkumlar çıkartıldı ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın rejimine karşı eylemlerde tutuklananların konulması için hazırlandı.
Eski bir yetkili Af Örgütü'ne, "2011'den sonra Saydnaya'nın Suriye'deki başlıca siyasi hapishane olduğunu" söyledi.
"Ölüm kampı"
Af Örgütü'ne konuşan eski mahkumlar ise Kırmızı Bina'da tutulanların, sık sık çeşitli işkence yöntemlerine maruz bırakıldığını ve bunlar arasında ağır dayak, tecavüz, gıdaya ve ilaca erişimi kısıtlamanın da bulunduğunu anlattı.
Beyaz Bina'nın altında ise Af Örgütü'ne konuşanların "İnfaz odası" diye adlandırdığı ve Kırmızı Bina'daki mahkumların asılmak için götürüldüğü bir yer olduğu kaydedildi.
Eski bir gardiyan, Kırmızı Bina'dan infaz edileceklerin listesinin, öğle saatlerinde geldiğini anlattı. Gardiyan, askerlerin daha sonra idam mahkumlarını bazen yaklaşık 100 kişinin bulunduğu bir hücreye götürdüğünu, burada da dayak yediklerini belirtti.
Af Örgütü'ne konuşan eski mahkumlar, Kırmızı Bina'daki tutukluların genelde geceyarısı ve 03:00 arasında binadan "transfer edildiklerini" söyledi.
Gözleri bağlanan mahkumların, bir kat merdiven indirilerek Beyaz Bina'nın güneydoğu köşesindeki "infaz odasına" götürüldüğü, daha sonra da yan yana 10 ilmek olan bir metre yüksekliğindeki bir platformun üzerine çıkartılıp, asıldıkları kaydedildi.
Uluslararası Af Örgütü'ne göre, "infaz odası" daha sonra genişletildi ve 20 ilmek bulunan ikinci bir platform yapıldı. Rejimin düşmesinden sonra muhalif medyada, Saydnaya'daki odalarda buldukları onlarca idam ilmeği sergilendi.
İnsan hakları kuruluşlarına, Seydnaya Hapishanesi'nde infaz, işkence, tıbbi bakım eksikliği ve aç bırakılma nedeniyle 2011-2018 arasında 30 binden fazla tutuklu öldü.
Türkiye merkezli Saydnaya Hapishanesi'nde Kaybolan Tutuklular Derneği (AMSDP) 2022'de, salıverilen mahkumlara dayandırdığı bilgilere göre 2018-2021 arasında en az 500 tutuklunun infaz edildiğini belirtti.
AMSDP, gizli bölmelerde tutuklular bulunduğu iddiasının doğru olmadığını açıkladı.
Yapılan duyuruda son tutuklunun pazar günü kurtarıldığı aktarıldı.
Dernek açıklamasında "Yeraltında mahsur tutukluların bulunduğu iddiasının hiçbir gerçekliği yok" denildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, 2017'de öldürülen mahkumların cesetlerinin yakılması için yetkililerin hapishanede bir krematoryum inşa ettiğini savundu. Aşağıdaki fotoğraflarda, Beyaz Bina'ya bitişik küçük bir kanat görülebiliyor.
Bir ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, bu tesisin "Saydnaya Hapisyanesi'nde süren toplu katliamların boyutunu saklama çabaları çerçevesinde inşa edildiğini" söyledi.
ABD'li araştırmacıların yayımladığı uydu görüntülerinde, krematoryuma dönüştürüldüğünü söyledikleri küçük bir bina görülebiliyor. Yetkililer, çatıdaki karın erime hızının iddialarını desteklediğini ve hapishanede günde en az 50 tutuklunun asıldığını söylemişti.
Saydnaya Hapishanesi, tarihi boyunca çok sıkı korundu ve hapishanenin etrafına mevziler kuruldu.
Hapishanenin dışında 200'den fazla ordu mensubu devriye gezerken, AMSDP'nin 2022'deki raporuna göre hapishanenin içinden askeri istihbarattan 250 asker ve inzibatlar sorumluydu.
Esad yönetimine güçlü bağlılıkları nedeniyle, hapishanenin savunmasından Üçüncü Ordu'ya bağlı 21. Tugay sorumluydu. Askerlerin komutanlığını Esad ailesi gibi Alevi subaylar yapıyordu.
Yoğun güvenlik önlemleri
Esad yönetiminin düşmesinden bu yana, sivillere hapishane çevresine akin etmemeleri çağrıları yapıldı.
İnsan hakları grupları, hapishanenin dışında yoğun mayınlama yapıldığını söylüyor. Tesisin dışında, anti tank mayınları ve iç çeperde bir anti personel mayınları çemberi olduğu kaydediliyor.
Suriyeli muhalif sivil savunma örgütü Beyaz Bereliler'in yayımladığı fotoğraflarda, yüksek duvarların üzerinde tel örgüler görülüyor. Hapishanenin etrafında da nöbet kuleleri var.
Esad yönetimi, uluslararası kuruluşların suçlamaların hep "temelsiz ve doğruluktan yoksun" diyerek reddetti.
Uluslararası Af Örgütü, yakınlarının Saydnaya'da olduğundan şüphelenen aileler için, yönetimin çöküşünün "bazı vakalarda on yıllar sonra nihayet kayıp sevdiklerinin akıbetini bulabilme ihtimalini yükselttiğini" söylüyor.