Seyahat acenteleri yeni yasaya karşı İstanbul’da bir araya geldi
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde 2 bin seyahat acentası temsilcisiyle bir araya gelerek Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın hazırladığı yeni yasa taslağına karşı çıktı.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1618 sayılı Seyahat Acentaları Kanunu’nun yerine getirilecek olan ve Birliğin bölünmesini içeren yasa taslağına karşı İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde “Seyahat Acentaları Buluşması” gerçekleştirdi.
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Başkan Yardımcıları Davut Günaydın ve Hasan Eker, Yönetim Kurulu Üyeleri, Bölge Temsil Kurulu ve İhtisas Başkanları ile TÜRSAB’ın eski Başkanlarının yer aldığı buluşmaya yaklaşık 2 bin seyahat acentası temsilcisi ve basın mensupları da katıldı.
“Seyahat acentaları olmazsa turizm olmaz”
Seyahat acentalarının turizm sektörüne yaptığı katkıyı anlatan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Turizm sektörünün var oluşunu seyahat acentaları sağlıyor. Turisti bulan da biziz, getiren de gezdiren de. Turizm adına başarı diye anılan ne varsa hepsinin sebebi biziz. 'Seyahat acentaları olmazsa turizm olmaz' gerçeğine gözlerini kapatanlar, Türkiye'nin turizm tarihine bakarlarsa her şeyin seyahat acentalarının çalışmalarıyla başladığını da göreceklerdir. Turizm Bakanlığı kurulmadan 20 yıl önce de seyahat acentaları vardı, turizm olduğu sürece de var olacaklar” ifadelerini kullandı.
TÜRSAB'ın 1972 yılında nasıl kurulduğuna değinen Bağlıkaya, "1930'lardan itibaren seyahat acentalarını kuran büyüklerimizin her birinin bilgileri, cesaretleri, heyecanları ve gayretleriyle, Türkiye'de turizmin var olması, büyümesi ve gelişmesi sağlandı. Hepsi 1972 yılında bir araya gelerek TÜRSAB'ı kurdular. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin 51 yıllık medar-ı iftiharıdır. Turizm sektörü bugün Türkiye'nin geleceği için kurtarıcı sektör olarak görülüyorsa bu, seyahat acentaları, tur operatörleri ve onların birliği TÜRSAB'ın büyük pay sahibi olduğu 51 yıllık çalışmanın ürünüdür" dedi.
TÜRSAB’ın bölünmeyeceğine ve yapılan yanlışın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görüleceğini dile getiren Bağlıkaya, "Henüz hiçbir şey bitmedi. Ülkemizde bu taslağı hazırlayanlara, yapmaya çalışılanın yanlış olduğunu söyleyecek başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere sağ duyulu devlet adamları var, bunu biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın sektöre desteği ve hassasiyetini biliyoruz ve yapılan yanlışı göreceğine inanıyoruz. TÜRSAB, hükümetle uyumlu çalışan, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun, aynı zamanda Türkiye Yüzyılı hedefleri ile uyumlu çalışmalar yürüten bir kurumdur. Bu yanlışların doğrusunu söyleyecek devlet adamlarımıza da parlamentomuza da güveniyoruz" diye konuştu.
Bağlıkaya, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1618 sayılı Kanun’un yerine getirilmesi planlanan yeni yasa taslağının detaylarını ve önemli maddelerini toplantıya katılan seyahat acentalarına aktararak, yeni yasanın geçmesi durumunda seyahat acentalarının ve turizm sektörünün büyük yara alacağını söyledi.
“Her kafadan bir ses çıkarsa bu sese kulak veren olur mu?”
Bakanlığın geçtiğimiz Kasım ayından bu yana defalarca değiştirerek diğer Bakanlıkların görüşüne sunduğu yasa taslağında, TÜRSAB'ın kapatılmasından seyahat acentalarının mesleki ticari işletme olmaktan çıkartılmasına kadar birçok madde içerdiğine dikkat çeken Bağlıkaya, şu ifadeleri kullandı:
Bu yasa taslağından, diğer bakanlıkların Anayasa'ya aykırılık itirazları sayesinde vazgeçtiler. Vazgeçemedikleri şey ise TÜRSAB'ı bölmek, büyük sermaye sahibi seyahat acentalarının önünü açmak, kendi yağında kavrulmaya çalışanları yok etme istekleri. Bu maddeler, elimizde bulunan dört taslakta da aynen yer alıyor. Böyle bölünmüş olan yapıyı, adı birlik olsa da kim ciddiye alır? Uluslararası örgütler mi? Devletin kademeleri mi? Her kafadan bir ses çıkarsa bu sese kulak veren olur mu?
“Türk turizmini olumsuz etkiler”
Seyahat acentalarını faaliyet alanlarına göre bölmek, ticaret odalarını ticari faaliyet türlerine göre ayrı odalara bölmek gibi bir şeydir. TOBB'u bölmek, TESK'i ortadan kaldırmak ne ise TÜRSAB'ı bölmek de aynı anlama gelir, aynı sonucu verir. Bunlar nasıl düşünülmüyorsa, TÜRSAB'ın bölünmesi de düşünülemez. Unutmayalım ki TÜRSAB birliktir. Yani Birliği oluşturan seçilmiş BTK'lar var. Sağlık, Hac-Umre, MICE gibi her branş için ayrı ihtisas başkanlıkları var. Yasaya bunları yerleştirip yasayla düzenlemek varken, Birliği parçalamak nasıl bir akıldır, anlamak mümkün değil. Seyahat acentalarını küçük birlikçiklere bölmek, mesleki dayanışmanın gücünü de ortadan kaldırmayı beraberinde getirir. Mesleki dayanışma ortadan kalkarsa yerine 'Birlikler' arası çekişmeler gelir. Bu da Türk turizmini olumsuz etkiler.
Bu yasa taslağı ile Sayın Bakanın ulaşmak istediği önemli sonuçlardan biri de tur operatörü adı altında sermaye gücü olan büyükleri diğerlerinden ayırmak. Taslakta cirosu yıllık 250 milyon lirayı aşan seyahat acentalarının Tur Operatörleri Birliği'ne üye olacağı yazıyor. Büyükleri diğerlerinden ayırıyor. Ancak ne hikmetse 'Büyüklere' hiçbir mükellefiyet; yani sigorta, teminat, nitelikli personel gibi sorumluluklar yüklenmiyor. Aynı aidatı, aynı teminatı veriyor ve aynı koşullarda çalışıyorlar ama sadece cirosu yüksek diye adına tur operatörü deniliyor. Tur operatörlerine kendi şube-bayi acenta ağını ücretsiz kurma hakkı veriliyor. Bu taslak bu şekilde geçerse bayilik yapan, tabela acentası olan seyahat acentaları yok olacak. Buna müsaade etmeyeceğiz.”