Sevilay Yılman'dan Nevşin Mengü'ye yaylım ateş: İyi kardeş fakat kötü bir gazeteci!
Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Birgün Gazetesi yazarı Nevşin Mengü hakkında bir yazı kaleme aldı
Nevşin Mengü'nün kardeşi avukat Burak Mengü kendilerini polis
olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırıldığını söylemişti.
Nevşin Mengü kardeşinin başına gelenleri anlatan uzun bir makale
kaleme almış ve söz konusu olayın arkasında daha büyük bir resmin
olduğunu yazmıştı. Mengü olayın asılsız olduğu ortaya çıkınca
“Büyük bir gazetecilik hatası yaptım” diyerek özür dilemişti.
Habertürk yazarı Sevilay Yılman, yaşanan bu olayın bu kadar
dallanıp budaklanmasının tek sebebinin Nevşin Mengü olduğunu yazdı
ve "Yüzde yüz büyük bir yanlıştı yaptığı, ama ona bu yanlışı
yaptırtan da profesyonel duygusallığı oldu bence. “Kötü bir
gazeteci” denebilir, buna itirazım yok ama “Algı yapmak için bu
tiyatroyu oynayan alçak bir provokatör” demek çok fazla insafsızca
olur." dedi
İşte Sevilay Yılman'ın yazısındaki o bölüm;
BURAK Mengü... Eski CHP Milletvekili Şahin Mengü’nün oğlu, gazeteci
arkadaşımız Nevşin Mengü’nün de kardeşi...
Bilen bilir ama bilmeyenler için yazayım... Avukat olan Burak Mengü
geçen hafta bir tweet atmıştı. Ve attığı bu tweet’te polis kimliği
ve gözaltı kararı gösterilmeden sivil ekiplerce alındığını, kim
olduklarını bilmediği bu kişiler tarafından bilmediği bir yerlere
götürüldüğünü iddia etmişti.
Çok tanınan bir isim olmadığı için pek dikkat çekmeyen bu tweet’i,
1 milyondan fazla takipçiye sahip gazeteci ablası Nevşin Mengü’nün
alıntılayıp, “Kardeşim güpegündüz sivil polisler tarafından
gözaltına alındı ve tartaklanıp yol ortasında bırakıldı. Emniyet
içerisinde kanun tanımaz bir grup, bir yapı mı var?” diye
yazmasıyla bomba etkisi yaptı ve binlerce paylaşımla olay bambaşka
bir noktaya evrildi.
TAMAMEN UYDURMAYMIŞ
Bir süredir Birgün Gazetesi’nde yazan Nevşin, önceki gün de
kardeşinin başına gelenleri anlatan uzun bir makale kaleme aldı ve
söz konusu olayın arkasında daha büyük bir resmin olduğunu öne
sürdü. Ve böyle söylemesinin gerekçesi olarak da kardeşinin başına
birkaç ay önce gelen başka bir olaydan bahsetti.
FETÖ’cü müvekkilleri olan ve birtakım önemli davaları takip eden
avukat kardeşinin, o zaman da sorgusuz sualsiz gözaltına
alındığını, İstanbul Vatan’daki Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü
ve o olaydan sonra kardeşinin bir süre kan işeyip yürüyemeyecek
hale geldiğini aktardı. Yani iddiasına göre Burak Mengü, polis
tarafından işkenceye maruz bırakılmıştı. Tabii eminim şimdi bütün
okuduklarınız üzerine haklı olarak, “Ee niye susmuşlar o gün, neden
gidip bir darp raporu falan almamışlar?” diyeceksiniz. Darp raporu
almayı kardeşi Burak istememiş, “Abla bu olayı büyütüp de başımızı
daha büyük belaya sokmayalım” diyerek konunun kapatılmasını
istemiş.
Durumun tam özeti keşke bu kadar olsaydı da ben de böyle bir yazı
yazmak durumunda kalmasaydım. Ancak maalesef değil. Nevşin’in
kardeşiyle ilgili olayları anlattığı yazının yayınlandığı gün
polisin bu iddialarla ilgili yaptığı araştırmanın sonucu açıklandı.
Ve bu sonuca göre Avukat Burak Mengü hakkında yalan beyanla suç
uydurmaktan şikâyetçi olundu.
Meğer Burak Mengü’nün anlattığı her şey tamamen hayal ürünüymüş.
Uydurmaymış yani. Bunun nedeni ne bilmiyorum. Yani Burak Mengü
neden başına gelmemiş bir olayı gelmiş gibi anlatmış, amacı neymiş
bu konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ancak normal erişkin bir
insanın davranışlarına çok uygun olmayan bu uydurma durumlarının
mutlaka psikolojik nedenlerinin olduğunu düşünüyorum. Yani daha
açık yazmak gerekirse, bence Burak Mengü’nün ruhsal bazı sorunları
var ve bu sorunlu durumunu da aile ve yakınları ne yazık ki
görememişler.
Tabii şunu söylemek zorundayım. Bu olayın bu kadar büyümesinin,
dallanıp budaklanmasının esas sorumlusu Nevşin’dir. Kızmasın bana
ama en büyük sorumlu kendisidir. Üstelik bunun bir değil birkaç
nedeni vardır. Birincisi şudur: Evet, kardeşi olduğu için;
canından, kanından bir parça olduğu için anlatılanlar karşısında
hassasiyet göstermesi anlaşılabilir Nevşin’in ama o aynı zamanda
bir gazeteci. Kardeşlik bağı, ilişkisi meseleye profesyonel
bakmasına duvar örmemeliydi.
Kendisi de sonradan yaptığı özeleştiri açıklamasında hatasını kabul
ettiği için fazla bir şey demeyeceğim bu hususta, ama ağır sorumlu
bulmamdaki diğer nedeni de yazmak istiyorum. Ki, bu neden sadece
Nevşin’i değil, bu mesleği yapan, icra eden, hele hele köşe sahibi
olan bizleri çok ama çok yakından ilgilendiriyor.
ARTIK YÜKLENİLMEMELİ
Bu bu köşelerin namusu bize ait. Bize emanet edilen bu alanlarda
mümkün olduğunca şahsımızın ve yakın aile bireylerimizin başlarına
gelen tatsız olayları taşımamamız gerekiyor. Taşıdığımız elbette
olur, ama neyi taşıdığımıza çok ama çok dikkat etmeliyiz. Çünkü
yakınlarımıza duygusallıktan kaynaklı toleransımız ister istemez
fazla olabilir ve bu bağlılık bizi bazen yanlışlara doğru
sürükler.
Özetle, Nevşin adına cidden çok üzüldüm. İki günden beri sosyal
medyada linç edilmesi gerçekten çok acı. Onun avukatı değilim ama
Nevşin’e artık daha fazla yüklenmenin de çok insani olduğunu
düşünmüyorum. Hatalı ama sonuçta niyeti kötü değil Nevşin’in. Ben
bütün bu olanların bazılarının iddia ettiği gibi provokasyon amaçlı
profesyonel bir senaryo, tiyatro falan olduğuna asla inanmıyorum.
Yüzde yüz büyük bir yanlıştı yaptığı, ama ona bu yanlışı yaptırtan
da profesyonel duygusallığı oldu bence.
“Kötü bir gazeteci” denebilir, buna itirazım yok ama “Algı yapmak
için bu tiyatroyu oynayan alçak bir provokatör” demek çok fazla
insafsızca olur.