03 Şub 2020 10:37 Son Güncelleme: 03 Şub 2020 11:42

Sevilay Yılman kritik iptalin peşine düştü: Kim bu işgüzar Sayın Sağlık Bakanım?

Corona virüsünün nereden ve nasıl çıktığı konusu ile ilgilendiğini söyleyen Habertürk yazarı Sevilay Yılman, İngiliz Hükümeti'nin virüsün nasıl oluştuğu konusunda net bilgiye sahip olduğunu onlarda bizde olmayan bu tür virüslerin tespitini yapan BSL4 adlı laboratuvarın olduğunu söyledi.

Tüm dünya yatıyor kalkıyor Corona virüsünü konuşuyor. Habertürk yazarı Sevilay Yılman da bu virüsün nasıl oluştuğu konusunda İngiliz Hükümeti'nin net bilgiye sahip olduğunu söyledi ve BSL4 laboratuarı hakkında detay paylaştı. Türkiye'de Corona ve benzeri virüslerin neden kaynaklandığını tek tespit edecek laboratuvar türünün olmadığını belirten Yılman bu laboratuvar türü için Sağlık Bakanlığı bünyesinde ciddi çalışmalar başlatıldığını ve bunun hiçbir gerekçe gösterilmeden iptal edildiğini belirtti.

"Başta Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu hususta dikkatini çekmenin bir yurttaş bir gazeteci olarak sorumluluğum olduğunu söylemek istiyorum.Bir saniye bile daha zaman kaybetmeden tekrar BSL-4 çalışmalarına başlanması gerekiyor." diyen Sevilay Yılman, Çin gibi her an böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalabileceğinizi ifade etti.

İşte Sevilay Yılman'ın "Kim bu işgüzar Sayın Sağlık Bakanım?" başlıklı yazısı:

Dünyaya büyük korku salan Corona Virüsü hakkında çok şey yazıldı çizildi biliyorsunuz..

Tabii herkes gibi ben de virüs ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyorum.
Ancak itiraf edeyim nasıl tedavi edilebileceğinden çok bu virüsün nereden ve nasıl çıktığı ile daha çok ilgileniyorum.Sars hastalığının mutasyona uğramış hali olduğu kesin.
Bu noktada en ufacık bir şüphe yok çünkü dünyanın tüm saygın bilim adamları bu görüş üzerinde hemfikir.

Ayrı düştükleri nokta bu mutasyonun neden olduğu?

İki tez var...

Bir kısım bilim insanı virüsün Çinliler için doğal bir yiyecek türü olan yılan veya yarasadan kaynaklı olduğuna...

Bir kısım ise “biyolojik” olarak üretildiğine inanıyor.

Ben ikinci teze inananlardanım.

Neden?

Ee çünkü 1958’lerde büyük kıtlık yaşamış ve o kıtlık nedeniyle 45 milyon insanını kaybetmiş Çin için doğada bulunan her şeyi yeme o kıtlıkta kazanılmış bir alışkanlıktır, gelenektir.

Yani Çinliler 60 seneden beridir yılanı da yarasayı da kertenleyi de afiyetle yiyen bir toplum.

Bu gerçek kabak gibi önümüzde iken Corona Virüsü’nün yarasanın ya da yılanın yenilmesinden kaynaklı olduğunu düşünmek biraz safdillik olur.

İşte bu nedenle de Corona’nın laboratuarlarda üretilmiş bir virüs olduğu ihtimalini daha gerçekçi buluyorum.

Bu tezi savunan bilim adamlarının görüşleri de farklı.

Kimi virüsün laboraturlarda üretimini ilaç sanayisine..

Kimi Çin’in çoğalan ve artık durdurulamaz bir hale gelen nüfusu ile ilgili önlem alma çabasına…

Kimi ise başta Amerika olmak üzere batılı ülkelerin neredeyse tüm dünyaya hakimiyet kurmak üzere olan Çin ekonomisine ağır darbe indirme amacına bağlıyor…

Bu gerekçelerin hepsi de olabilir başka gerekçeler de sıralanabilir.
Bunları geçelim zira bunlara takılıp bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak beni göbekten bağlayan esas mevzuyu kaçırmak istemiyorum.

Bilen biliyor geçtiğimiz hafta Londra’da idim ve Corona korkusu elbette ki orada da en sıcak konuydu.

Haliyle de sohbetlerin ana gündemiydi.
Birçok şey var ama dikkatinizi çekmek istediğim husus biraz bizim milli meselemiz.
İngiliz bazı meslektaşlarım ile yaptığım görüşmelerde şunu anladım ki herhangi bir açıklama yapmıyor olabilir ama İngiliz Hükümeti virüsün nasıl oluştuğu konusunda net bilgiye sahip.

Çünkü onlarda olan ama bizde olmayan ve bu tür virüslerin tespitini yapan BSL 4 adlı laboratuar var…

Peki nedir bu BSL 4?

Dün bu konuda uzman birkaç bilim insanı ile görüşme yaptım.

Ve hakikaten dehşete düşüren bilgiler edindim.

Önce sizlere BSL-1, BSL-2, BSL-3, BSL-4 olarak bilinen,“Biyogüvenlik Laboratuvarları” nın kısaca ne olduğunu aktarayım.

Hani bazı Amerikan yapımı filmlerde görürüz ya...

Çevresel bulaşma riskinin farklı derecelerde minimize edildiği, personelinin uzay kıyafeti ile çalıştığı şu tecrit edilmiş laboratuarlar...

İşte “Biyogüvenlik” olarak tanımlanan laboratuarlar bunlar.Çok farklı orijinlerden köken alabilecek mikroorganizma içerikli örneklerle çalışmak amacıyla, ortam güvenliği temel olarak kontrollü hava sirkülasyon sistemi ile sağlanan ve özel malzemelerle tasarlanmış bu çalışma alanlarına erişim farklı protokoller ile engelleniyor.

Ancak yanı sıra (belki de daha önemli olan bu) tesis edilen özel hava akımı tasarımlarıyla, kirli olduğu kabul edilen laboratuvar ortam atmosferinin temiz olarak kabul edilen laboratuvar dışı atmosfere kaçışının engellenmesi de sağlanıyor.,Aslında bu haliyle bu laboratuarlar kirli bir ortam için tasarlanmış, “temiz oda sisteminden” başka bir şey değil.Konuyla ilgili birçok kaynağa da baktığınızda bu laboratuarların temiz oda kavramı bileşenlerinin özelliklerinden ziyade ortam havalandırması ile tesis edilen temiz olma durumu ile açıklanmaktadır.Yani bir başka ifade ile biyogüvenlik laboratuvarlarındaki temiz oda kavramı, kullanım sırasında kirli olma riskini taşısa bile çalışan ve çevre için temizlik şartlarını hedefleyen nitelikte olduğu anlamına geliyor.

Ülkemizde Biyogüvenlik düzeyi en yüksek laboratuvarlar BSL-3 düzeyinde.Ancak çok az sayıda olan bu laboratuarların da altyapıları oldukça yetersiz ve tam randımanlı çalışmıyor.

BSL-4 ise yani Corona ve benzeri virüslerin neden kaynaklandığını tek tespit edecek laboratuar türü ise hiç yok!

Bu arada BSL-4’ün dünyada sadece Amerika, Rusya, Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya, İsviçre ve Avustralya'da olduğunun ve toplam sayısının da 42 olduğunun altını çizeyim.

Ve öğrendiğim kadarıyla bir virüsün biyolojik olup olmadığının anlaşılmasını bilimsel ve net bir biçimde ortaya koyacak tek laboratuar türü olan BSL-4 için Sağlık Bakanlığı bünyesinde vaktinde çok ciddi çalışmalar başlatılmış ve epeyce de yol katedilmiş...

Ancak günümüz koşullarında sadece Türkiye için değil, tüm dünya için büyük tehdit arz eden biyolojik savaşların anlaşılmasına olanak sağlayan BSL-4 çalışmaları yaklaşık 1 yıl evvel hiçbir sebep ya da gerekçe gösterilmeden iptal edilmiş.

Bakanlık bünyesinde hangi işgüzar böylesine milli ve elzem bir çalışmanın iptaline karar verdi bilmiyorum ama dün görüştüğüm bilim insanları da, halk sağlığı konusunda ehil olan tüm kaynaklarım da bu konuda çok endişeli ve dahası öfkeli!

Yerden göğe kadar haklılar zira unutulmamalıdır ki Corona virüsü ne ilktir ne de son olacaktır!
O nedenle bugün Corona yarın Morona ertesi gün Borona gibi isimlerle insan sağlığını ciddi bir biçimde tehdit edecek hızla bulaşan virüslerin neden kaynaklandığını anlamamıza yol gösterecek bu laboratuar çalışmasının derhal kaldığı yerden devam ettirilmesi gerekiyor.
Başta Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu hususta dikkatini çekmenin bir yurttaş bir gazeteci olarak sorumluluğum olduğunu söylemek istiyorum.Bir saniye bile daha zaman kaybetmeden tekrar BSL-4 çalışmalarına başlanması gerekiyor.

Hazır olmalıyız zira Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum, sosyolojik yapımız, sağlık altyapımız, global dolaşımın kolaylığı ve uluslararası hayvan ticaretinin geldiği son nokta her an yeni veya yeniden enfeksiyöz bir hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir.

Allah korusun ama bir gün biz de Çin gibi her an böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalabiliriz.Bu laboratuar başımıza böyle bir bela açıldığında en azından neyle karşı karşıya olduğumuzu bilerek hareket etmemizi sağlayacak ve dahası belayı daha kolay ve hızlı başımızdan defetmemizi!Daha düne kadar dünya ekonomisini parmağında oynatan Çin gibi biçare hallere düşüp, perişan olmak istemiyor isek ivedilikle BSL-4 laboratuarını hayata geçirmemiz lazım. Haksız mıyım?

Yazının tamamını okumak için tıklayın