06 Kas 2012 14:13 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:20

SEVDİĞİNİZ DİZİLERLE VEDALAŞMAYA HAZIR MISINIZ?

Dizi sektöründe Sandy Kasırgası! Yoksa, bir dönemin sonuna mı geldik? Medyaradar Sinema-TV yazarı Murat Tolga Şen'in kaleminden okuyun.

Dizi cephesinde işler yolunda gitmiyor. Muhteşem Yüzyıl, Kurtlar Vadisi ve Öyle Bir Geçer Zaman Ki gibi rüştünü ispatlamış birkaç diziyi ve onların yanına gelen Karadayı gibi az sayıdaki işi saymazsak, kanalların yüzü dizilerden yana pek gülüyor değil. Büyük umutlarla başlayan bir sürü dizi final bile yapamadan veda etti. Özellikle Star televizyonu hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. En çok diziyi ekrana süren de, kaldıran da bu kanal. Sadece İşler Güçler’i ne yapacaklarına karar veremiyorlar bir türlü… Kendi kendine ölsün diye günü değiştirilip duruyor ama seyircisi arayıp buluyor yine de. Olaylar, olaylar!

Dizi sektörü dengesini bir türlü bulamamış, hatalı tasarım bir lunapark oyuncağı gibi… Özellikle bu sezon ne yapana ne de yayınlayana keyif veriyor. 90 dk bir diziyi izletmek, ilgiyi daim tutmak kolay iş değil. Hayatta kalmak isteyen dizinin oyuncuları usta, sesi temiz, ışığı iyi olacak. Bu da para demek... Bölüm başı maliyetler 400-500.000 TL’lere dayandı. Bu paraya 2-3 film çeken bağımsız sinemacılar var!

Diziler birbirine rakip olurken kanal yönetimleri bunu sineye çekiyordu ama işin rengi bir süredir değişmeye başladı. Gündemi sürekli değişen renkli bir ülkeyiz. Belki de bu yüzden, ‘Ana Haber Bültenleri’ hiçbir zaman olmadığı kadar seyirci topluyor.

Asıl istilacı ise eğlence programları ve yarışmalar olacak. Zaten iki format artık birbirine çok yakın. O Ses Türkiye, Büyük Risk, Ben Bilmem Eşim Bilir, Yetenek Sizsiniz Türkiye, Kim Milyoner Olmak İster… Merak ederseniz yayınlandıkları günlerin reyting tablolarına bir bakın. Kendilerinden 3-4 kat pahalıya çıkmış yapımların ya önündeler ya da dibinde… Tekrarları bile hatırı sayılır seyirci topluyor. Masrafları kısmak isteyen yöneticilerin de gözleri parlıyor doğal olarak.

Başka ve çok önemli bir etki ise reklamlarıyla birlikte 3 saati bulan ‘dizi’ organizmasını izlemek için hiç kimsenin artık eskisi kadar vakit harcamaması… İnternet bu dizileri yayınlandıktan 30 dakika sonra yayınlayan sitelerle dolu. İstediğiniz bölümü, istediğiniz zaman izliyorsunuz. Adeta kılçıksız Ton balığı! Aslında bu şekilde izleyenler kendi bindikleri dalı kesiyorlar çünkü bunun yayınlayan kanala hiçbir faydası yok. "Tv’ de yayın arasında reklam değil, reklam arasında yayın izlersiniz" saptamasına uygun olarak seyirci artık reklamdan kaçıyor. Doz aşımı bünyeyi iflas ettiriyor.

Anlaşılan o ki, geçtiğimiz sezon dizi dağının zirvesine çıktık ve şu anda inmekteyiz. Dün sabah, güzel Değirmendere sahilinde Kanal D’den yapımcı dostum Fırat Sayıcı ve Star TV’de uzun zaman Soframız programını sunan çok eski arkadaşım Burcu Vural’la yaptığımız kahvaltı sohbetinden de üç aşağı beş yukarı bu sonuç çıktı.

İyisi mi siz, hiçbir diziye fazla gönül/bel bağlamayın. Bu işin sonu kötü!

Not: Ahmet Hakan yeni yazılarından birinde Sibel Üresin için “Türkiye’nin en iyi kıtır atma şampiyonu” yazmış... Doğru fakat hatalı tespit. Şampiyonsanız zaten en iyi, sizsinizdir, ayrıca belirtmeye gerek yok!

Twitter.com/murattolga