13 Ağu 2013 12:24
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:20
SERTEL'DEN ARINÇ'A YANIT; VARDAR OVASI SAKİNLERİ DE SENİ ÇOK SEVMEZ!
TGF Başkanı Atilla Sertel, 'Onun içinde rakı var' diyerek Vardar Ovası'nı söyletmeyen Bülent Arınç'ı eleştirdi..
VARDAR OVASI SAKİNLERİ DE SENİ ÇOK SEVMEZ
Çok kurnazsınız sayın Bülent Arınç... Bir o kadar da zekisiniz.
Baktınız Başbakan uzunca bir süredir Türkiye’de gündemi değiştiremiyor, “iş başa düştü”, dediniz… Kolları sıvadınız, dilinizi yağladınız.
Aslında yardımcı dediğiniz de böyle zor günlerde belli olur.
Öyle ise yaptığınız çok doğru. “Cankurtaran simidi” görevini üstlenmelisiniz. İki de bir kendinizi “füze gibi” ortaya fırlatmanız da o yüzden…
Gezi Parkı alevlenip, Başbakan hemen eşini koluna takıp Fas’a uçunca yüzünüzde ağlamaklı ifade ile yarım ağız özür dilediniz.
Gezi olayları sürerken, Mehter takımına aşkınız kabardı, bunu anladık. 10’uncu Yıl Marşı’na saldırınız da ideolojikti. Bunu da anladık.
Ancak asıl hedefiniz gündemi değiştirmekti, bunu tam anlayamamıştık!..
Tiyatro sahnesine çıkmış, okulsuz bir aktör gibisiniz. Oynuyorsunuz ama oynadığınızı da hissettiriyorsunuz. Bazen mimikleriniz karışıyor, bazen replikleriniz. Ama bir görev görüyorsunuz; sahneye çıkma görevi.
CHP Genel Başkanı’nı yargılanmakla tehdit ettiniz.
Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili açıklamanızda, “Ana tema Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, kişisel verileri kaydetmek. Bunların hepsi ayrı ayrı suçlardır. Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri depolamak. Silah temin etmek,” dediniz. Suçladınız. Sonra da bunun Yargıtay aşaması var, “Bekleyin” dediniz.
SUÇLULAR BERAAT ETTİ
Sayın Arınç bilmenizi isterim ki, yukarıda saydığınız suçlamalara karışan sanıkları bu mahkeme beraat ettirdi.
Ali Yiğit var hani gecekondusunda bombaların bulunduğu iddia edilen kişi, beraat etti. Hani bulunduğu iddia edilen, görüntüsü olan ancak ertesi günü imha edildiği söylenen el bombaları. Oktay Yıldırım’a ait olduğu iddia edilen ancak ortada olmayan bombalar. İşte o evin sahibi de beraat etti.
Danıştay cinayetinde Alparslan Arslan’ın evine gidip geldiği, “Küçük Salih” adlı din adamı Salih Kunter beraat etti.
Alparslan Arslan’ın arkadaşı, Danıştay cinayetinde hakimlerin fotoğraflarının bilgisayar çıktısını bürosundan alan ve katile veren Avukat Süleyman Esen beraat etti.
ARKADAŞLARIMIZIN SUÇLARINI SÖYLEYİN
Siz ağır müebbete mahkum edilenlerin suçlarını sıralayın da bizim cehaletimizi de giderin!..
Söyleyin, Mustafa Balbay hangi silahlı eylemin içinde bulunmuş?
Hangi uyuşturucuları ve uyarıcı maddeleri toplamış?
Kim ona ya da o kime silah temin etmiş?
Bu dediğiniz örgüte ne zaman ve nasıl üye olmuş? Örgütün lideri kimmiş? Örgütün bayrağı var mı? Örgütün merkez komitesi kimlerden oluşuyormuş? Örgüt hangi eylemleri, hangi tarihlerde nerelerde gerçekleştirmiş? Hükümeti yıkmaya çalışırken hangi bakanın, milletvekilinin kılına zarar gelmiş?
Ya da Tuncay Özkan? Veya İlker Başbuğ? Merdan Yanardağ? Deniz Yıldırım? Turhan Özlü? Hikmet Çiçek? Hurşit Tolon? Fatih Hilmioğlu? Atilla Uğur? Doğu Perinçek?
Hangi birinde ne suç unsuru bulundu da ağır cezalar yağdı?
HANİ VEKİLİN YERİ MECLİSTİ
Bir zamanlar gözümün içine baka baka söylemiştiniz. 10 Ocak’ta, Ankara’da. Demiştiniz ki Balbay için:
- Lam-ı cimi yok, milletvekillerinin yeri meclistir.
Ben de “bunu söylemek yetmez, sorunun çözümü Meclis’tedir, elinizden tutan mı var, çıkarın yasalarınızı. Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur, diyenler, ulusun seçtiği vekili yıllardır cezaevinde tutuyor” demiştim.
Sözleriniz gazetelerde manşet olmuştu. Lam-ı cimi yoktan, 35 yıla mahkum edilen Mustafa Balbay’ın arkadaşları olarak onu asla yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.
GAZETECİLİK CEZAYA ÇARPTIRILDI
Çünkü onların gazetecilikten başka suçu olmadığına inanıyoruz. Bulunduğu söylenen ve ceza verilen belgelerin de kitapların da yazılı olduğunu, gizli, saklı değil her gazetecinin ulaşabileceği yazılar olduğunu biliyoruz. Ayrıca dünyanın hiçbir yerinde hiçbir gazeteci belge bulundurduğu için mahkum edilmez, ama bu ülkede edildi.
Cumhuriyet mitingleri ile sizlerin yüreğine korku salan, on binlerce insanı barış içinde meydanlarda toplayan Tuncay Özkan ağır müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Komutanlar, rektörler, bilim adamları, siyasetçiler ağır cezalar aldılar.
Yüreğinde vicdan kırıntısı olanların bile isyan ettiği bu ağır cezalar karşısında tavrınızın ne olacağını merak bile etmedim.
Biliyordum. Ağlar gibi yapacaktınız, üzülür gibi...
İçinizden kahkahalarla gülecektiniz. Yanılmadım, hissettim.
Öyle yaptınız…
Devri iktidarınızda bizim satırlarımız, sizin “Satırlı”larınızdan daha tehlikeli ve suçlu görülüyor. Yazdıklarımız hoşunuza gitmiyor.
Fişliyorsunuz…
Dişliyorsunuz…
Dışlıyorsunuz…
Cezalandırıyorsunuz…
Çalışıyorsa işten attırıyorsunuz, işsizse iş bulmasını engelliyorsunuz.
Kim ki size boyun eğmiyor... Vergi memurlarını salıyorsunuz üzerine. Narkotikten Ahlak Polisi’ne kadar herkesi görevlendirip takibe aldırıyorsunuz.
Artık mağdur ettikleriniz var. Toplumun her kesiminden... Her kentinden, kasabasından, köyünden...
“Mağdur”dunuz, “Mağrur” oldunuz.
VARDAR OVASI SAKİNLERİ
Sayın Arınç,
Şimdi de türkülere saldırarak gündemi değiştirmeye, Ergenekon’da verilen ağır cezaların tartışılmasının önüne geçmeye çabalıyorsunuz.
Türkiye’nin gündemini değiştiremeyeceksiniz. Türkiye artık haksız, hukuksuz, vicdansız cezaları tartışıyor, tartışacak.
Neymiş?..
Vardar Ovası türküsünü dinlemek istememişsiniz. İçinde rakı geçermiş. Makedonya’da o türkü için dizdiğiniz methiyeleri yazarken mi samimiydiniz, yoksa Bursa’da bir hanımefendiyi türkü sınavına tabi tutarken mi? Biliniz ki bu türkü Atatürk’ümüzün sevdiği türküler arasındadır ve suyun öte yanından gelen yurttaşlarımızın her düğününde halay çektiği, yürekten ve bir ağızdan söylediği, çok sevdiği bir türküdür.
Bu türküye saldırırken aslında bir kültüre saldırdığınızı da bilmenizi isterim. Şunu da bilin ve aklınızdan hiç çıkarmayın:
- Vardar Ovası’nın sakinleri de sizi pek sevmez!..
Atilla SERTEL- 9 EYLÜL
Çok kurnazsınız sayın Bülent Arınç... Bir o kadar da zekisiniz.
Baktınız Başbakan uzunca bir süredir Türkiye’de gündemi değiştiremiyor, “iş başa düştü”, dediniz… Kolları sıvadınız, dilinizi yağladınız.
Aslında yardımcı dediğiniz de böyle zor günlerde belli olur.
Öyle ise yaptığınız çok doğru. “Cankurtaran simidi” görevini üstlenmelisiniz. İki de bir kendinizi “füze gibi” ortaya fırlatmanız da o yüzden…
Gezi Parkı alevlenip, Başbakan hemen eşini koluna takıp Fas’a uçunca yüzünüzde ağlamaklı ifade ile yarım ağız özür dilediniz.
Gezi olayları sürerken, Mehter takımına aşkınız kabardı, bunu anladık. 10’uncu Yıl Marşı’na saldırınız da ideolojikti. Bunu da anladık.
Ancak asıl hedefiniz gündemi değiştirmekti, bunu tam anlayamamıştık!..
Tiyatro sahnesine çıkmış, okulsuz bir aktör gibisiniz. Oynuyorsunuz ama oynadığınızı da hissettiriyorsunuz. Bazen mimikleriniz karışıyor, bazen replikleriniz. Ama bir görev görüyorsunuz; sahneye çıkma görevi.
CHP Genel Başkanı’nı yargılanmakla tehdit ettiniz.
Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili açıklamanızda, “Ana tema Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, kişisel verileri kaydetmek. Bunların hepsi ayrı ayrı suçlardır. Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri depolamak. Silah temin etmek,” dediniz. Suçladınız. Sonra da bunun Yargıtay aşaması var, “Bekleyin” dediniz.
SUÇLULAR BERAAT ETTİ
Sayın Arınç bilmenizi isterim ki, yukarıda saydığınız suçlamalara karışan sanıkları bu mahkeme beraat ettirdi.
Ali Yiğit var hani gecekondusunda bombaların bulunduğu iddia edilen kişi, beraat etti. Hani bulunduğu iddia edilen, görüntüsü olan ancak ertesi günü imha edildiği söylenen el bombaları. Oktay Yıldırım’a ait olduğu iddia edilen ancak ortada olmayan bombalar. İşte o evin sahibi de beraat etti.
Danıştay cinayetinde Alparslan Arslan’ın evine gidip geldiği, “Küçük Salih” adlı din adamı Salih Kunter beraat etti.
Alparslan Arslan’ın arkadaşı, Danıştay cinayetinde hakimlerin fotoğraflarının bilgisayar çıktısını bürosundan alan ve katile veren Avukat Süleyman Esen beraat etti.
ARKADAŞLARIMIZIN SUÇLARINI SÖYLEYİN
Siz ağır müebbete mahkum edilenlerin suçlarını sıralayın da bizim cehaletimizi de giderin!..
Söyleyin, Mustafa Balbay hangi silahlı eylemin içinde bulunmuş?
Hangi uyuşturucuları ve uyarıcı maddeleri toplamış?
Kim ona ya da o kime silah temin etmiş?
Bu dediğiniz örgüte ne zaman ve nasıl üye olmuş? Örgütün lideri kimmiş? Örgütün bayrağı var mı? Örgütün merkez komitesi kimlerden oluşuyormuş? Örgüt hangi eylemleri, hangi tarihlerde nerelerde gerçekleştirmiş? Hükümeti yıkmaya çalışırken hangi bakanın, milletvekilinin kılına zarar gelmiş?
Ya da Tuncay Özkan? Veya İlker Başbuğ? Merdan Yanardağ? Deniz Yıldırım? Turhan Özlü? Hikmet Çiçek? Hurşit Tolon? Fatih Hilmioğlu? Atilla Uğur? Doğu Perinçek?
Hangi birinde ne suç unsuru bulundu da ağır cezalar yağdı?
HANİ VEKİLİN YERİ MECLİSTİ
Bir zamanlar gözümün içine baka baka söylemiştiniz. 10 Ocak’ta, Ankara’da. Demiştiniz ki Balbay için:
- Lam-ı cimi yok, milletvekillerinin yeri meclistir.
Ben de “bunu söylemek yetmez, sorunun çözümü Meclis’tedir, elinizden tutan mı var, çıkarın yasalarınızı. Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur, diyenler, ulusun seçtiği vekili yıllardır cezaevinde tutuyor” demiştim.
Sözleriniz gazetelerde manşet olmuştu. Lam-ı cimi yoktan, 35 yıla mahkum edilen Mustafa Balbay’ın arkadaşları olarak onu asla yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.
GAZETECİLİK CEZAYA ÇARPTIRILDI
Çünkü onların gazetecilikten başka suçu olmadığına inanıyoruz. Bulunduğu söylenen ve ceza verilen belgelerin de kitapların da yazılı olduğunu, gizli, saklı değil her gazetecinin ulaşabileceği yazılar olduğunu biliyoruz. Ayrıca dünyanın hiçbir yerinde hiçbir gazeteci belge bulundurduğu için mahkum edilmez, ama bu ülkede edildi.
Cumhuriyet mitingleri ile sizlerin yüreğine korku salan, on binlerce insanı barış içinde meydanlarda toplayan Tuncay Özkan ağır müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Komutanlar, rektörler, bilim adamları, siyasetçiler ağır cezalar aldılar.
Yüreğinde vicdan kırıntısı olanların bile isyan ettiği bu ağır cezalar karşısında tavrınızın ne olacağını merak bile etmedim.
Biliyordum. Ağlar gibi yapacaktınız, üzülür gibi...
İçinizden kahkahalarla gülecektiniz. Yanılmadım, hissettim.
Öyle yaptınız…
Devri iktidarınızda bizim satırlarımız, sizin “Satırlı”larınızdan daha tehlikeli ve suçlu görülüyor. Yazdıklarımız hoşunuza gitmiyor.
Fişliyorsunuz…
Dişliyorsunuz…
Dışlıyorsunuz…
Cezalandırıyorsunuz…
Çalışıyorsa işten attırıyorsunuz, işsizse iş bulmasını engelliyorsunuz.
Kim ki size boyun eğmiyor... Vergi memurlarını salıyorsunuz üzerine. Narkotikten Ahlak Polisi’ne kadar herkesi görevlendirip takibe aldırıyorsunuz.
Artık mağdur ettikleriniz var. Toplumun her kesiminden... Her kentinden, kasabasından, köyünden...
“Mağdur”dunuz, “Mağrur” oldunuz.
VARDAR OVASI SAKİNLERİ
Sayın Arınç,
Şimdi de türkülere saldırarak gündemi değiştirmeye, Ergenekon’da verilen ağır cezaların tartışılmasının önüne geçmeye çabalıyorsunuz.
Türkiye’nin gündemini değiştiremeyeceksiniz. Türkiye artık haksız, hukuksuz, vicdansız cezaları tartışıyor, tartışacak.
Neymiş?..
Vardar Ovası türküsünü dinlemek istememişsiniz. İçinde rakı geçermiş. Makedonya’da o türkü için dizdiğiniz methiyeleri yazarken mi samimiydiniz, yoksa Bursa’da bir hanımefendiyi türkü sınavına tabi tutarken mi? Biliniz ki bu türkü Atatürk’ümüzün sevdiği türküler arasındadır ve suyun öte yanından gelen yurttaşlarımızın her düğününde halay çektiği, yürekten ve bir ağızdan söylediği, çok sevdiği bir türküdür.
Bu türküye saldırırken aslında bir kültüre saldırdığınızı da bilmenizi isterim. Şunu da bilin ve aklınızdan hiç çıkarmayın:
- Vardar Ovası’nın sakinleri de sizi pek sevmez!..
Atilla SERTEL- 9 EYLÜL