23 Eki 2009 17:26 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:54

"SERDAR TURGUT'UN DEKLARASYONU BİZE ZORLUKLAR YAŞATTI!.." İSMAİL KÜÇÜKKAYA'DAN OLAY AÇIKLAMALAR!..

1 yıllık genel yayın yönetmenliği sürecini 'Cihan Haber' dergisine değerlendiren Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, AK Parti'nin sahip olduğu ideolojinin medyaya bakışı değiştirdiğini söyledi.

Medyadaki değişime dikkat çeken Küçükkaya, medya patronlarının tavrının da bu süreçte farklılaştığını belirtti. Küçükkaya, "Medyada başlayan 'tasfiye edilecek gazeteciler' tartışması aslında bir değişimin habercisi. Sadece yazar-çizer bağlamında değil, medyada zihniyet değişimi yaşanıyor. Gazete patronu ile Ankara arasındaki ilişkilerde farklılaşma var. AK Parti'nin sahip olduğu ideoloji medyaya bakışı değiştirdi. Medya patronları artık meseleye 'Başbakanla görüşüp iş bitirelim' diye bakmıyor. Çünkü Başbakan Erdoğan'ın tavrı buna engel oluyor." dedi.

Türkiye'de medyaya yönelik ilk ve tek dergi olma özelliği taşıyan 'Cihan Haber' dergisine konuşan İsmail Küçükkaya, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın başlattığı 'tasfiye edilecek gazeteciler' tartışmasına farklı bir açıdan yaklaşıyor. Küçükkaya, sanıldığı gibi medyada bazı kişilerin tasfiyesinin söz konusu olmadığını söylüyor. Küçükkaya, "Zaten bir süreç yaşanıyor. Toplumdaki dönüşüme ve Ankara'daki değişime paralel olarak bütün kurumlar bu değişimi yaşıyor. Medya da bu değişime ilgisiz kalamaz. Ne yapacak medya? Bütün kurumlar bu değişimde kendi pozisyonlarını alacak. Büyük bir grup, uzak durduğu kesimleri de anlayabilmek için bazı insanları yanına alacak. Öbürü bir iki yazar değiştirecek. Yayın politikasında daha dikkatli olacaklar. Hürriyet her zaman Hürriyet gibi yayın politikasını sürdürecek ama belli dengelere dikkat edecek. 'Böyle bir toplumsal katman varmış, onların da böyle hassasiyetleri varmış' gibi bir anlayışa kavuşacaklar. Zaman Gazetesi yayın yaparken hiç kuşkusuz özünü koruyacak ama 700 bin satan bir gazete olarak toplumun başka kesimlerinin hassasiyetlerini de anlayacak. Hepimiz aynı değiliz ama hepimiz birbirimizi anlamaya çalışıyoruz." cümleleriyle özetliyor konuya yaklaşımını. Medyanın bir kısmı iktidarı düşman olarak görüyor


Medya dünyasında yaşanan 'yandaş gazeteci' tartışmasına değinen Küçükkaya, gazetecilerin meslektaşlarını bu şekilde tanımlamasını yakışıksız bulduğunu belirterek, habercilerin ideolojik davranmaması gerektiğini vurguluyor. İletişim fakültelerinde öğretilen 'objektiflik' ve 'tarafsızlık' ilkelerini hatırlatan Küçükkaya, "Medyanın birbirini kategorize etmesi yanlış. Sonuçta hepimiz aynı geminin içindeyiz. Bu medyaya da zarar verir." diyor.


Türkiye'de medyanın bir kısmının iktidara, diğer kısmının da muhalefete düşman gözüyle baktığını savunan Küçükkaya, bu durumdan rahatsızlık duyduğunu belirterek, "Gazetecilere bunu yakıştıramıyorum. Gazeteci ülkedeki bütün siyasi partilere ideolojik değil eşit şekilde bakmalı. Bizim Akşam olarak avantajımız burada ortaya çıkıyor. Ben meselelere ideolojik bakan biri değilim. Olduğu gibi görmeye çalışırım. Hiçbir zaman hükümeti Türkiye için tehdit unsuru olarak görmedim. Böyle görenler olduğunu biliyorum. Ben öyle görmediğim için olabildiğince yalın bakıyorum. Muhalefeti de bu ülkenin demokratik hayatı için önemli sayarım. Onlara da halkın sesini duyurmaları konusunda yardımcı olurum." şeklinde konuşuyor.


Gazeteci olarak kendisini ülkenin tam merkezinde gördüğünü ve Akşam'ı bu düşünceyle hazırladıklarını kaydeden Küçükkaya, düşünlerini şu cümlelerle ifade ediyor "Bu toplumun muhafazakarlığı, milliyetçiliği, AB'ye bakışı, modernliği, laikliği algılaması, devlete bakışı ve ona saygısı gibi meselelere yoğunlaşıyorum. Bu konularda hükümete ilişkin eleştirel ya da olumlu bir haber geldiğinde okuyucunun, 'Evet bunlar yazıyorlarsa doğrudur" diye düşünmesini istiyorum. Bu durum aslında basının kurtuluşu olacak. Çünkü uzun zamandır insanlar manşetleri okurken, 'Acaba bunun arkasında ne var?' diye soruyor. Medyada halktan kopuk bir yayıncılık yapılıyor. Toplumu anlamak önemli. Biz toplumu anlamaya çalışıyoruz. Ben oturduğum yerden gazeteyi yönetmiyorum. Mesela fırsat buldukça Anadolu'nun değişik şehirlerine giderek vatandaşlarla sohbet ediyorum."


İktidarın en önemli iki icraatı: Büyükelçiler ve sigara yasağı


AK Parti iktidarının icraatlarını değerlendiren Küçükkaya, hükümetin ülkede önemli değişikliklere imza attığını ancak iki icraatın diğerlerinden daha mühim olduğunu belirtiyor. Küçükkaya 'daha önemli' dediği bu iki icraatı ise gerekçeleriyle şöyle açıklıyor: "En önemli saydığım icraatlarından birincisi büyükelçileri seçme kriterleri. Dünyanın dört bir yanında vatandaşımıza iyi davranılmıyordu. Ben bunu gözlemliyordum. AK Parti döneminde büyükelçilere, 'Vatandaşa yardımcı olun, yakın olun' tavsiyelerinde bulunuluyor. ABD büyükelçileri nasıl çalışıyorsa bizimkiler de şimdi öyle çalışıyor. Önemli gördüğüm diğer icraat ise sigara yasağıdır. AK Parti'nin en önemli icraatlarından biridir bu."


"ERGENEKON'A BAKIŞIM ZAMAN İÇİNDE DEĞİŞTİ"


İsmail Küçükkaya, görevi Serdar Turgut'tan devraldıktan sonra Akşam gazetesinde birçok değişiklik yaşandı şüphesiz. Okuyucu gözüyle bakıldığında en dikkat çekici değişikliklerden biri gazetenin Ergenekon davasına bakışıydı. Nitekim davada adı geçen tüm isimlerden nefret ettiğini söylese de Serdar Turgut gazetenin sayfalarını konuyla ilgili haberlere kapatmıştı.


İsmail Küçükkaya ise gelen tepkilere rağmen Ergenekon haberlerini peş peşe vermeye devam ediyor. Ergenekon'un ülkenin gelmiş geçmiş en önemli davaların biri olduğuna inanan Küçükkaya, konuyla ilgili haberleri gazetesinde "objektif" olarak yayınlamaya kararlı olduğunu söylüyor.


Ergenekon haberleriyle Akşam gazetesi arasındaki mesafeyi kaldıran Küçükkaya, yaşanan bu değişimi şöyle açıklıyor: "Ben Serdar Turgut'u çok severim, sayarım. Kendisinden çok şey öğrendim. Gazeteye çok katkıları olmuştur. Ergenekon süreci, ilgili tarafların dışarıya belge ve bilgi sızdırma çabalarının arttığı bir dönemdi. Herhangi bir kurumu suçlamıyorum. Serdar Turgut, haklı birtakım gerekçelerle 'Biz hiçbir şekilde sızdırma haber kullanmayacağız. Gerekirse bize haber gelmesin' şeklinde bir deklarasyon yayınladı. Yanlış anlaşılan bu yaklaşım gazetecilik açısından bize zorluklar çıkardı. Herhangi bir haber yapılırken kuşkusuz bir yerlerden bilgi ve belge sızacaktır. Gazeteci belgeyi kalkıp da bir yerlerden çalacak değil ya. Önemli olan, burada etik kaygılara bakılıp bakılmadığıdır. Tabii ki bana da belge gelecek. Ama ben buna bakacağım 'doğru mu?' diye. Biz Akşam olarak belli konularda geri kaldık. Serdar Turgut'un 'Ergenekon'la ilgili haber yayınlamayalım' gibi bir kaygısı olduğunu zannetmiyorum fakat bu yaklaşım nedeniyle bize haber akışında kesilmeler oldu. Ben geldikten sonra bunu gidermek istedim. Verdiğimiz röportajlarda bunu dile getirdim. Hangi konuda olursa olsun biz habere açığız. Belgeler gelir, doğruysa kullanırız. Kimin lehine kimin aleyhine olursa olsun gelirse kullanırız."


Ergenekon'a kişisel bakışının da zaman içersinde değiştiğini açıklayan Küçükkaya, "İbrahim Şahin ile ilgili birtakım gelişmelerin yaşanması, Zir Vadisi'nde mühimmat bulunması gibi gelişmelerin ardından Ergenekon'a daha bir inanmaya başladım. Burada Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli davlarından birisi görülüyor. Tamam usul hatalarını görüp eleştirelim ama esası da görelim. Ben yargıya güveniyorum. Her şey ortaya çıkacak. Oradan çıkacak sonucu da kabul etmeye hazırım. Ergenekon haberlerini en objektif şekilde vermeye devam edeceğiz. Biz kavganın bir yerinde değiliz, habercilik peşindeyiz." ifadelerini kullandı.


Ergenekon haberleri bağlamında patronu Mehmet Emin Karamehmet'in gazeteyle işlikilerine de değinen Küçükkaya, patronun gruptaki hiçbir yayın organına hiçbir konuda en küçük müdahalesinin olmadığını açıkladı. Bu konuda şanslı olduklarını söyleyen Küçükkaya, "Çok iddialı söylüyorum ki, Türkiye'de başka hiçbir yayın organında patronajın genel yayın yönetmenlerine bu kadar geniş yetki verdiği, yayın politikasını bu kadar serbest bıraktığı vaki değildir." ifadelerini kullandı.


Genel yayın Yönetmenliği koltuğuna yaklaşık bir yıl önce oturan İsmail Küçükkaya, Akşam'ın sadık ve köklü bir okur kitlesine sahip olduğuna inanıyor. Nurcan Akad ile Serdar Turgut'un gazetenin kimliği ve okur kitlesinin oluşmasında önemli katkıları olduğunu belirten Küçükkaya, göreve geldikten sonraki dönemi ve gazeteye ilişkin düşüncelerini şöyle açıklıyor "Bu bir bayrak yarışı. Kurumu çok iyi tanımamız bir avantaj. Gazeteciliğin bütün aşamalarından geçmiş biriyim. Akşam, tarihi geleneği olan Anadolu'da güçlü bir gazetedir. Mesela Ankara'da oldukça etkilidir. Bu güce ne gibi bir katkı sağlarım diye düşünüyorum. Bu kapsamda muhabir odaklı bir gazetecilik yapılması gerektiği kanaatindeyim. Özel haber ağırlıklı olsun. Bütün gazeteler birbirinin kopyası gibi hep aynı haberleri veriyor. Biz diğerlerinden ayrışalım istedik. Bu ayrışım özel haberlerle, yazar değil muhabir odaklı gazetecilik anlayışıyla olacaktı. Örneğin Ankara temsilcimizi seçerken de bu hususa dikkat ettik. Temsilci olmak isteyen çok tanınmış isimler vardı ama biz, bir muhabiri temsilci atadık."


Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden 1993 yılında mezun oldu. Henüz öğrenciyken Hürriyet'in Ankara ilavesinde mesleğe başladı. Fatih Çekirge'nin Sabah'ın Ankara temsilcisi olmasıyla Sabah'a geçti. 7 yıl Sabah Gazetesi'nde, 1 yıl da Star Gazetesi'nde çalıştıktan sonra 2000 yılında Akşam Gazetesi'ne geçti. Aynı zamanda SkyTürk'ün kuruluşundan itibaren 3 yıl boyunca Ankara temsilciliğini üstlendi. SkyTürk'ten sonra 3 yıl boyunca Akşam'ın Ankara temsilciliğini yürüttü. Kasım 2008'de Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirildi.


(CİHAN)