16 Eyl 2008 09:26 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:20

SERDAR TURGUT'TAN İLGİNÇ İTİRAF!... 'DOĞAN - ERDOĞAN KAVGASI NEDENİYLE BİZ DE KORKAR OLDUK!...

Başbakan Erdoğan ile Aydın Doğan arasındaki söz düellosunu umarım izlemektesiniz. Nasıl sonuçlanır ne zaman biter, bunları bilemiyorum ama bildiğim, gördüğüm şu ki; Doğan Medya Grubu bu ülkeye büyük zarar vermiş durumda.

Tarih ileride yazıldığında bu dönem, AKŞAM gazetesinin tam tarafsız, bağımsız, vicdanları hür ve kalemleri özgür gazeteciler tarafından her gün çıkarılması sürecinde çok önemli adımların atıldığı bir dönem olarak yazılacak. Buna eminim ve adımın şerefini koydum ben bu yola ve hedefe...

Başbakan Erdoğan ile Aydın Doğan arasındaki söz düellosunu umarım izlemektesiniz. Nasıl sonuçlanır ne zaman biter, bunları bilemiyorum ama bildiğim, gördüğüm şu ki; Doğan Medya Grubu bu ülkeye büyük zarar vermiş durumda.

Nedenini de açıklayacağım ama ilk önce bir noktayı açıkça belirtmem gerekiyor. Biliyorsunuz, içinde AKŞAM´ın da bulunduğu grubumuzun, Doğan Holding ile arası pek iyi değil.

Bunun geçmişten kaynaklanan birçok nedeni var. O geçmiş hakkında bilgilendikçe hem şaşırdım hem de üzüldüm ve de kızdım.

Bugün yazacaklarım, o öfkenin bir sonucu değildir. Zaten okudukça bunu sizler de göreceksiniz. Diyeceklerim çok daha genel bir saptama içeriyor.

Daha önce çok yazdım, yine tekrarlayayım... Geçmişte Türkiye´de iktidarlar ile medya arasında birçok kirli ilişki kuruldu. Bu ilişki, medyanın hükümetler kurması ve bakanlar atamaya girişmesine hatta `darbe yapacak halde değiller´ diyerek 28 Şubat türünden darbeler planlamasına kadar gitti.

Bütün bu acayip ilişkiler ağının tam göbeğinde Doğan Medya Grubu´nun amiral gemisi ve yanındaki muharip gemiler vardı.

O ilişki nedeniyle Türkiye´de insanlar, bazı gazetelerin attıkları manşetlere inanmamaya başladılar. Çünkü atılan her manşetin altında `acaba ne tür ekonomik çıkar arayışı yatıyor´ diye sormaya başladılar.

Bir dönem (özellikle Hüsamettin Özkan´ın da bulunduğu dönemde) Doğan Grubu´nun Ankara temsilcilerinin tek işi, o bakanın makamında oturmaktan ibaret hale geldi.

Bu tuhaflıklara, kendisi bizzat işadamı olmaya heveslenen yayın yönetmenlerini de eklerseniz, karşınıza yayıncılık ile işadamlığını birbirine tamamen karıştırmış insanlar topluluğu çıkar.

AKP´yi hızla iktidara taşıyan ortamda, halkın bu tür insanlara duyduğu büyük tepki de yatıyordu. Tabii ki bunu da en iyi bilen insanların başında Başbakan Erdoğan geliyor. Dolayısıyla onun Doğan´a savaş açmasının altında bu bilginin yatmakta olduğuna da eminim.

Asıl nedenin ne olduğu benim açımdan hiç önemli değil. Beni asıl ilgilendiren geçmişten gelen o kirli ilişki kurma âdetinin bizlere de büyük zarar vermesidir. Başbakan onların attığı her manşetin kasıtlı olduğunu ve altında mutlaka bir sebep aranması gerektiği türünden konuşmalar yaptı, kuşkular yarattı ya; bunların dışında kalan bizlerin mesleğimizi hakkını vererek yapmamızın önünü kesti.

AKP hükümetinin büyük hataları var, tam da bir medya kontrolünün ihtiyacını duymaktalar. Bir kontrol mekanizması olmazsa kendilerini iyice kaybedecekler. Bizler işimizi hakkını vererek yapmak istiyoruz ama Doğan-Erdoğan arasındaki kavga nedeniyle biz de korkar olduk. Art niyeti olmayan haberler yapsak bile bize çamur sıçratacaklar diye çekiniyoruz.

Çekiniyoruz da duracak mıyız? Hayır aksine... Bu gibi durumlarda yapılacak en iyi iş, alınacak tek olumlu tavır, mesleğimizin ilkelerine sığınmak. Taviz vermeden bu ilkeleri uygulamak. Olayları tüm tarafların görüşleriyle eksiksiz vermek, kimse için torpilli manşet atmamak... Bu bizim sığınağın `olmazsa olmazları´dır.

Zaten bir süredir bunları uygulamaktaydık da ortalık toz duman olduğundan kim