SERDAR TURGUT MEDYA SİTELERİNE SİTEM ETTİ!... MEDYA SİTELERİ TURGUT HAKKINDAKİ HANGİ HABERLERİ ATLADI?.... İŞTE O HABERLER!....
Medya sitelerinin son aylarda benim hakkımda yapabilecekleri birçok haberi nasıl olup da atladıklarını anlayamadım.
Medya ile ilgili haberler yayınlayan sitelerin son günlerde en çok rağbet ettiği isimlerden birisi oldum.
Bu da çok doğal. Çünkü bizim gazete olağanüstü bir süreçten geçiyor. Sürece kızanların direkt olarak beni sorumlu tutmaları ve kızgınlıklarını benden çıkarmaları normal...
Bunu anlamama, gazete binalarında yaşananları bu sitelere aktarmak için görevlendirilmiş insanlar olduğunu bilmeme ve bunların birçoğunu tanımama rağmen, ben bu tür konularda kendimi korumayı hiç beceremem.
Bazı insanlar her ortamda gardını alarak konuşabilir. Bunlara imrenirim de...
Ben ise aksine, gardını bilinçli olarak düşüren, kendini açan bir insanımdır. Özellikle bir dost ortamı olmasını arzu ettiğim yazı işleri toplantılarında kendimi tamamen özgür hissederim. Bu ortamlarda bir tür stand-up komedi rutinindeymişim gibi davranırım. Lafımla, hareketimle birkaç insanı güldürebilsem mutlu olurum. Şimdi hemen `Ne yani sen komedyen misin?´ lafını yapıştırmayın. Hayır; komedyen olmayabilirim ama ben bir mizah yazarıyım ve beynim hiç durmadan hayata mizahi bakmak üzere kurulmuştur. Bu yüzden bazen insanlara ters geleceğini bildiğim veya rahatsız edeceğine emin olduğum lafı bilhassa söylerim.
O ortamda bulunan insanların artık bunu anlamış olduğunu, beni çözdüklerini düşündüğüm her defasında, tekrar yanıldığımı anlıyorum.
Tabii bu tür jurnalcilik işini profesyonel olarak yapan, durmadan uygun bir konu olsun diye pusuda beklemekte olan insanlar var. Dediğim gibi bunları tanıyorum ve biliyorum. Onlara karşı yapılacak bir şey yok. Bu türe karşı bir duygu beslemeyi de reddediyorum. Çünkü kızılmayı bile hak etmiyorlar. Yaşam biçimleri nedeniyle sadece acıyorum.
Bir de hayret ediyorum. Son aylarda benim hakkımda yapabilecekleri birçok haberi nasıl olup da atladıklarını anlayamadım.
Örneğin daha önceki gün şöyle bir olay gerçekleşti:
Toplantıda arkadaşlar "Ankara´da sapık korkusu var, başkent sokaklarında bir sapık dolaşıyor" dediler.
Ben bunu duyar duymaz "Sapığın adı Hamit Turgut muymuş?" diye sordum.
Jurnalciler bunu neden atladılar ve çalıştıkları medya sitesine neden bunu `ÖZ BABASINI SAPIK İLAN EDEN YAYIN YÖNETMENİ KİM?´ başlığıyla yazdırmadılar, anlamadım.
Bu şekilde düşününce başka olaylar da geliyor aklıma...
Bir ara İstanbul´da cansız mankenlere tecavüz olayları yaşanıyordu.
Ben o günlerde bir cansız mankeni odama getirtip ona sarılarak fotoğraf bile çektirdim.
Bir gün yazı işleri toplantısına sonuna doğru girdim
Ve yerime oturur oturmaz "Özür dilerim arkadaşlar, odamda cansız mankene tecavüz ediyorum da o yüzden geç kaldım" dedim.
Şunu bekledim bir sitede. Bu gelişme `ODASINDA MANKENE ÜSTELİK CANSIZINA TECAVÜZ EDEN YAYIN YÖNETMENİ KİM?´ başlığıyla yer almalıydı.
Hayli eskiden bir arkadaş parasızlıktan bahsediyordu. Ben onun sözünü kesip şöyle dedim:
"Dediğini unutma. Ben uşağımı arayıp kendime havyar ve şampanya isteyeceğim. Bunları yiyip içerken seni daha anlayışla dinleyebileceğim".
Bu haber de `AÇ GAZETECİLERİN KARŞISINDA HAVYAR YEMEK İSTEYEN VİCDANSIZ KİM?´ başlığıyla yer almalıydı.
Sonra ben odamın kapısı kapalıyken içeriye girip de `Yazı mı yazıyordunuz?´ diye soran herkese, daima ve hiç sektirmeden `Hayır porno film seyrediyordum´ diye cevap veririm. Bunun başlığı da çok rutin olacak. Yazmaya bile gerek duymuyorum.
Yazı işleri toplantılarında, hamile olduğu haberi gelen her meşhur kadının çocuğunun babasının aslında ben olduğumu deklare de etmişimdir.
Daha, çok daha berbat şeyler de yaptım. Şimdi hatırlıyorum ama bunları yazamayacağım ne yazık ki... Çünkü bu yazının konusunu anlattığım yazı işleri müdürü arkadaşlarım, bu yazıyı özellikle dikkatli okuyacaklarını ve çok abarttığım takdi