Ne hissediyorsun?
- Kelimelerle tarif edemiyorum. Artık babam ve annem bir torun görsün, kardeşim de evlenmedi demiştim. Bodrum’a gittiğim dönemde 8-9 ayı hep beraber geçirdik babamla. Çok diri, çok hoş bir adamdır babam. Ama çok kronik rahatsızlığı vardı. En büyük mutlulukla ve en büyük acı aynı anda oldu hayatımda. 1.5 ay sonra babam kucağına torunlarını alacaktı. Planlar yapıyorduk. Allah’tan çocuklar geliyor. Yoksa nefes alamazdım. Çok bağlıydım. Hayattaki en büyük aşkımla, korkumla sınandım. Vardır bir bildiği Allah’ın. İnançlı bir insanım. Burada bir sebep var. Belki dünyanın ne kadar boş olduğunu görmem için, bilmiyorum.
Sanırım çocukları düşünüp stresini onlara aktarmamaya çalışıyorsun...
- Evet, nefes almak, iki bebeğe bakmak durumundayım ve stresimi onlara geçirmemek zorundayım. Babamın cenazesi için Bodrum’a gittiğimde 2 gün boyunca karnımda hiç kımıldamadılar. O enerjiyi alıyorlar anneden. Oyun oynuyorum kendimle şimdi, babam hâlâ burada diyorum... Ben gasilhaneye bile girdim, babamı öptüm, sarıldım, kaçmadım. Karşı koltukta oturan, her saniye her şeyi danıştığım babam. Ölümden de korkmuyorum artık. Bir insan öleceğini bilerek teselli bulur mu? İşte ben ondan teselli buluyorum. Öldüğümde kavuşacağız diyorum. Birbirine çok bağlı bir aileyiz biz. Çok fena çok... Bak mesela hemen hissettiler üzüldüğümü, tekmeliyor şu an bebekler. İlk tekmelerini de babamın hastaneye yattığı gün atmışlardı.