24 Oca 2012 13:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:16
ŞENER DİNK KARARIYLA İLGİLİ RUŞEN ÇAKIRLA KONUŞTU! İŞTE O YAZI!
Şener, Hrant Dink hakkındaki mahkeme kararını, Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır'a bakın nasıl değerlendirdi...
İşte Vatan gazetesi Ruşen Çakır’ın o yazısı...
Gerçeği hapsedemezsiniz!
Hrant Dink davasının sonuçlanmasının ardından yazdığım yazıyı “Bakalım Nedim Şener neler anlatacak?” diye bitirmiştim. Dün Odatv duruşmasının öğlene kadarki bölümünü izledim. Verilen bir arada Nedim ile kısaca sohbet imkanımız oldu ve tabii ki kendisine hemen “Ne diyorsun Dink davasına?” diye sordum. Önce “İyi ki geçen duruşmada tahliye olmamışız. Sanki denge kuruluyormuş gibi bir görüntü oluşurdu” dedi ve ardından ekledi: “Dava öyle sonuçlandı ki, inan bana 10 kitap daha yazsam Hrant olayını bundan daha iyi anlatamazdım!”
Türk basınında Dink suikastını tartışmasız en iyi bilen kişi olan, nerdeyse kendisini bu olayın aydınlatılmasına adayan Nedim’in kafası son derece net; bu kararın, suikastın ardındaki kişi ve odakların çabalarının ürünü olduğuna inanıyor. Nedim aynı zamanda, Dink olayı hakkında yaptığı araştırmalar, kaleme aldığı kitaplar yüzünden kendisine komplo kurulduğuna, bir yıla yakın süre tutuklu tutulduğuna da inanıyor.
Nedim’deki değişim
Nedim’i yıllardır tanırım. Şu tutukluluk günlerinin onu olumlu anlamda epey değiştirdiğini gözlüyorum. Cezaevinde alabildiğine zayıflamasına rağmen her duruşmada ayakları daha sağlam yere basan, kendine güveni daha da artmış ve kararlı bir Nedim’le karşılaşıyorum. Biz dışardakiler onların çok geçmeden tahliye olacaklarını umar ve düşünürken, Nedim son derece soğukkanlı ve gerçekçi, “bizi kolay kolay bırakmayacaklar” diyebiliyor. Ama hemen ardından şunu söylemeyi de ihmal etmiyor: “Beni içeri atabilirler ama gerçekleri hapsedemezler.”
Son bir not: Nedim, Dink cinayetinde örgüt bulamayan 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kendisi hakkında daha önce almış olduğu bir kararı hatırlattı.
Bilindiği gibi 6 Mayıs 2009 tarihinde “M. Yılmaz” imzasını kullanan bir şahıs polise bir elektronik posta posta göndererek Şener’in, Ergenekon’un prpoaganda biriminde çalıştığını ihbar etmiş, başvuru üzerine söz konusu mahkeme bu, daha kimin yazdığı dahi bilinmeyen (ve araştırılmayan) ihbara itibar edip Şener’in cep ve ev telefonlarının dinlemeye alınmasına karar vermişti.
Geçen yazımdaki sözlerimi tekrarlamak istiyorum: Adalete değil arkadaşlarımıza güvenmeye devam edeceğiz.
Son not: Duruşmanın öğleden sonraki bölümünü izlemedim ama sosyal medya sayesinde gelişmelerden anbean haberdar oldum. Nedim ek savunmasında bana söylemiş olduğu bazı sözleri tekrarlamış, bu arada aleyhine yazıp konuşan bazı isimleri anarak onların tanık olarak dinlenmesini istemiş. Onun haklı öfkesini anlıyorum ama bu türden meydan okumaların çok da gerekli olmadığını düşünüyorum. Çünkü herkes kimin kim olduğunu, neyi niçin yaptığını çok iyi biliyor. Yapılan her türden dezenformasyon faaliyetine, uydurulan her yalana cevap yetiştirmeye kalksak asıl işimizi yapamayız. Zaten istedikleri de bu.
Gerçeği hapsedemezsiniz!
Hrant Dink davasının sonuçlanmasının ardından yazdığım yazıyı “Bakalım Nedim Şener neler anlatacak?” diye bitirmiştim. Dün Odatv duruşmasının öğlene kadarki bölümünü izledim. Verilen bir arada Nedim ile kısaca sohbet imkanımız oldu ve tabii ki kendisine hemen “Ne diyorsun Dink davasına?” diye sordum. Önce “İyi ki geçen duruşmada tahliye olmamışız. Sanki denge kuruluyormuş gibi bir görüntü oluşurdu” dedi ve ardından ekledi: “Dava öyle sonuçlandı ki, inan bana 10 kitap daha yazsam Hrant olayını bundan daha iyi anlatamazdım!”
Türk basınında Dink suikastını tartışmasız en iyi bilen kişi olan, nerdeyse kendisini bu olayın aydınlatılmasına adayan Nedim’in kafası son derece net; bu kararın, suikastın ardındaki kişi ve odakların çabalarının ürünü olduğuna inanıyor. Nedim aynı zamanda, Dink olayı hakkında yaptığı araştırmalar, kaleme aldığı kitaplar yüzünden kendisine komplo kurulduğuna, bir yıla yakın süre tutuklu tutulduğuna da inanıyor.
Nedim’deki değişim
Nedim’i yıllardır tanırım. Şu tutukluluk günlerinin onu olumlu anlamda epey değiştirdiğini gözlüyorum. Cezaevinde alabildiğine zayıflamasına rağmen her duruşmada ayakları daha sağlam yere basan, kendine güveni daha da artmış ve kararlı bir Nedim’le karşılaşıyorum. Biz dışardakiler onların çok geçmeden tahliye olacaklarını umar ve düşünürken, Nedim son derece soğukkanlı ve gerçekçi, “bizi kolay kolay bırakmayacaklar” diyebiliyor. Ama hemen ardından şunu söylemeyi de ihmal etmiyor: “Beni içeri atabilirler ama gerçekleri hapsedemezler.”
Son bir not: Nedim, Dink cinayetinde örgüt bulamayan 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kendisi hakkında daha önce almış olduğu bir kararı hatırlattı.
Bilindiği gibi 6 Mayıs 2009 tarihinde “M. Yılmaz” imzasını kullanan bir şahıs polise bir elektronik posta posta göndererek Şener’in, Ergenekon’un prpoaganda biriminde çalıştığını ihbar etmiş, başvuru üzerine söz konusu mahkeme bu, daha kimin yazdığı dahi bilinmeyen (ve araştırılmayan) ihbara itibar edip Şener’in cep ve ev telefonlarının dinlemeye alınmasına karar vermişti.
Geçen yazımdaki sözlerimi tekrarlamak istiyorum: Adalete değil arkadaşlarımıza güvenmeye devam edeceğiz.
Son not: Duruşmanın öğleden sonraki bölümünü izlemedim ama sosyal medya sayesinde gelişmelerden anbean haberdar oldum. Nedim ek savunmasında bana söylemiş olduğu bazı sözleri tekrarlamış, bu arada aleyhine yazıp konuşan bazı isimleri anarak onların tanık olarak dinlenmesini istemiş. Onun haklı öfkesini anlıyorum ama bu türden meydan okumaların çok da gerekli olmadığını düşünüyorum. Çünkü herkes kimin kim olduğunu, neyi niçin yaptığını çok iyi biliyor. Yapılan her türden dezenformasyon faaliyetine, uydurulan her yalana cevap yetiştirmeye kalksak asıl işimizi yapamayız. Zaten istedikleri de bu.