Eminim fark etti. Odasından çıkmayan kadın bizimle sohbete geldi. İyi ki elimde yemek çarpıştım bu kadınla. İşte bu yazıyı yazışım Ayşe’ye rastlayışımdan ibarettir. Ben yazar değilim. Sadece hisli bir insanım. Bu koca üç haftayı bir köşeye mümkün değil sığdıramam.
Sizlere, aileme, destek olan arkadaşlarıma, Beyaz TV’ye, Hürriyet’e, hastane personeline, Hıncal Uluç’a, Ayşenur İslam’a, hemşirem Sümeyye’ye sonsuz teşekkürler...
Annem, Marianna, Ayşe ve kendime katkılarımızdan ötürü özel teşekkürler. NOT 1: Marianna ziyaretime geliyor. Herkesten işkilleniyorlar tabii. Saç diplerine kadar arandı kızcağız, “Senem’e yapmam” diyor. “O benim ailem, istemiyor ben kullansın.” İfade etmeye çalışıyor kendini yarım Türkçesiyle. Etti mi? Edemedi! Arandı dip temel!
NOT 2: 10 gün sonra ilk defa sokağa çıkıyorum. Sokak dediysem, köşedeki alışveriş merkezinde kahve içeceğim. Hava almazsam ölürüm yoksa... İnsan gördüm, insan! Yaşlı bir teyze atlıyor boynuma, “Kızım yanındayız” diyor, öyle sıcak...