Yeri geliyor nöbetler başlıyor, bağımlılık söylemesi kadar kolay değil. Kaç gece dişimi sıktım, Allah’ım bilir. Yan komşumun haykırışları, çektiği acı... Ayaklarım uyuşuyor, ellerim, dizlerim, dirseklerim...
Karıncalar, milyonlarca karınca vücuduma hücum etmiş kemiriyorlar. Neden? Öğrendim ki tecavüze uğrayanlar var, annesi babasını öldürmüş, kimi cinayet görmüş, kimi ihanet... Öğrendim ki tek dert bende değil, belki benimki dert bile değil, içim yanıyor, ağlıyorum
Kendime, yanımdakine, üst kattakine, sağda solda bağımlılıktan yatanlara... Onları bu hale getirenlerin ne kadar acımasız olduklarını düşündükçe çıldırıyorum. Yazarken elim titriyor. Gözyaşlarım kâğıda damlıyor, hayat mı acımasız dersiniz, yoksa insanlar mı?
Ayşe’yi tanıyorum sonra (Aral). Abla mı olsun bana? 2. anne mi? Arkadaş? Dost? Her şey? Kimseyle konuşmak istemez bir edayla yaklaştı yanıma. Her zamanki samimiyetimle gülümsedim. Soğuktu. Duvarları var, belli. Onu da incitmişler. Görür görmez anladım. Beş saniye yeter bana. Sarılmak istedim.