SEN O HABERİ SAKLIYORSUN DİYE MİLLET O ACIYI YÜREĞİNDE HİSSETMİYOR MU?
Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya bugün köşesinde isim vermeden Fatih Altaylı'ya çattı.
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Gaziantep katliamı haberini, katilleri sevindirmemek için küçük verdiklerini yazmıştı..
Altaylı'nın o savunmasına itiraz bugün bir başka gazete Akşam'ın genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya'dan itiraz geldi..
Küçükkaya, bugünkü yazısında isim vermeden Altaylı'ya çatarak "Sen o fotoğrafı basmadın diye millet o acıyı hissetmiyor mu?" diye sordu..
İŞTE O YAZI :
Medyanın yalan dünyası
Sivilleri öldüren bir ’özgürlük mücadelesi’ olabilir
mi?
O bebeklerin katilleriyle, omzunda silah taşıyan teröristlerle
kucaklaşan milletvekilleri parlamentoda çözüme katkı sunabilirler
mi?
Bir ülkenin en büyük şehirlerinden birinde bomba yüklü araba
patlatacaksın ve sonra kendine ’Mağdurların hakkını arayan sözde
kahraman!’ diyeceksin
öyle mi?
Senin ’şiddet dilini’ kabul etmiyoruz.
İnsanlıktan nasibini almadığını sana ayna tutarak göstereceğiz.
Senin kanlı eylemlerini görmezden gelmeyeceğiz.
Veya 9 şehidimizin haberini saklamayacağız.
Tam tersine senin gaddarlığını tüm çıplaklığıyla ortaya
koyacağız.
Teröre karşı nasıl bir dille savaşılacaksa o dili kullanacağız.
Asla senin tuzağına düşmeden, senin propagandanı yapmadan, senin
bütün varlığını sorgulatacak tarzda sana ayna tutacağız.
Zalimliğinle önce kendin yüzleşeceksin, sonra toplum ve bütün
dünya...
Türkiye terörden korkmuyor, nefret ediyor.
Medyanın yalan dünyasında kendini saklayamayacaksın.
30 yıldır tekrarlanan ezberler de değişecek.
Kolektif tavrın nasıl sana karşı şekillendiğini göreceksin.
AKŞAM, bütün cesaretiyle toplumsal duyarlılığın sesi olmaya devam
edecek.
Biz haberi saklamayacağız.
Bugüne kadar mücadele hep devlet tepkisi üzerine bina edildi. Terör
en çok sivil tepkinin oluşmasından korkar. Burada özellikle ve ille
de Kürtlerin tepkisi...
Sen bebekleri ve sivilleri öldürmeye devam edersen biz bunu
gösteririz ve sen en çok Kürtlerden tokat yersin.
En etkili mücadele Türk’üyle, Kürt’üyle bütün milletin ortak ses
vermesidir.
1 yaşında, 4 yaşında, 12 yaşında canını elinden aldığımız o
çocukların haberini okuyup da yüreği sızlamayan bir Türk, bir Kürt,
bir insan olabilir mi?
GERÇEĞİN KAÇ YÜZÜ VAR?
Hissettiğimiz acı çok
derinlerde...
24 saatte unutulup gitmesine izin vermeyeceğiz.
Gerçeğin binbir yüzü varsa onu sunmanın da binbir türlü yolu var.
Biz onları buluyoruz.
’Terörün istediği budur’ diyerek haber saklaya saklaya nereye
kadar?
Bu düşünce bebeklerin, çocukların veya 19 yaşındaki gençlerin
hayatının solup gitmesine duyarsızlaştırdı bizleri.
Onların acısından uzaklaştık.
Oysa terörün zeminini ortadan kaldıracak olan tastamam bu
duyarlılıktır. Bu tepkiselliktir.
Dil tükenmiş, sözcükler anlamını yitirmiş, cümlelerin içi
boşalmış...
Tekrar ede ede klişeleşmiş tepkilerimiz...
Hikayeler ertesi gün unutulur olmuş. Taa ki terör bir daha
saldırana dek.
Bize yeni bir dil lazım.
Yepyeni bir üslup inşa etmemiz gerekiyor.
Var olan terörü yok sayarak o dili kuramayız.
Biz unutulmaz bir dilin peşindeyiz.
Terör hepimizin düşmanı.
Onu alt etmek için toplumsal bilinç ve empati duygusuna ihtiyacımız
var.
Medya işte bunu yapmalı.
Kuru ve yavan ifadelerle geçiştirilecek acılardan
bahsetmiyoruz.
Öyle olsaydı 30 yılda bambaşka noktalara gelirdik.
Gaziantep’te 9 şehit verdiğimiz bir kanlı tuzağı manşet yapmayan
bir gazete olabilir mi?
Mesele, o fotoğrafları nasıl seçtiğin, sözcükleri nasıl kurduğun,
başlıklarını nasıl verdiğindir...
Sen saklıyorsun diye millet o acıyı yüreğinde hissetmiyor mu?
İsmail Küçükkaya/Akşam