02 Kas 2010 11:10 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:45

"SEN HATA YAPMAKTAN MUAF BİR KUL MUSUN?" HÜRRİYET GAZETESİ'NDE OKTAY EKŞİ KAVGASI!

Ahmet Hakan'ın Oktay Ekşi'ye yönelik eleştirilerine aynı gazetenin yazarı Cüneyt Ülsever'den itiraz geldi.Ülsever Hakan'a nasıl "sitem" etti?

Ahmet Hakan’a sitemimdir

AHMET Hakan gazetemde görüşlerime en yakın hissettiğim kişilerden birisidir. “Ne Musa’ya, ne İsa’ya yaran(a)mama” parkurunda yoldaşlığımız vardır. 28 Şubat’ın karanlık günlerinde Kanal 7’de de yoldaşlık yaptık.

İnsanın en çekici organının beyni olduğuna inanan bir kişi olarak Ahmet Hakan’ı hem beğenir, hem severim. Gözlerinin içi gülen insanlara kendimi hep yakın hissederim.
Ama bugün kendisine bir sitemim var!
İki gündür yazdığı Oktay Ekşi yazıları nedeni ile!
* * *
Oktay Ekşi ile 10 yılı aşkın bir süredir aynı gazetede yazarız. Karşılaştığımızda el sıkışmaktan öte bir yakınlığımız olmadı. Görüşlerimiz oldukça uzaktır. 2002 öncesi yaptığım “Recep Tayyip Erdoğan söyleşisi” nedeni ile köşesinde beni ağır eleştirmişti. Yine de, çelebi tavrı, içten nezaketi beni daima kendisine yakın hissettirdi.
Zaten ben meslektaşların hasım değil, olsa olsa rakip olabileceğine inanan bir gelenekten geliyorum.
* * *
Oktay Abi vahim bir hata yaptı. Hükümete küfretti. Ardından özür diledi ama öfkeleri dindiremedi. Telin edildi, kendisine hak ettiği cevaplar verildi. Doğal olarak, hakarete uğrayanlar onu mahkemeye de verecekler.
O da insan onuruna yakışanın en güzelini yaptı ve istifa etti.
Ahmet Hakan’ın da onu eleştirmesi doğaldır.
Ancak, Hakan vahim bir hata yaptı. Oktay Ekşi’yi istifa ettikten sonra yerden yere vurdu. Halbuki, Ekşi kendi ipini kendisi çekmiş, en büyük cezayı kendisine bizzat kendisi vermişti. Ahmet Hakan insanlık raconunda cezasını yatmış katile bile anlayışla bakıldığını bilmeliydi.
Ahmet Hakan ayrıca bilmeliydi ki, hata yapmak insana has bir özelliktir. Hele hele, yaş ilerledikçe yanlış yapmak, maksadını aşmak, duygularına mağlup olmak daha da kolay su yüzüne çıkan insani eksikliklerdir.
Keşke, Ahmet bu yazılarını yazmadan önce kendisine sorsaydı, “Ben hata yapmaktan muaf bir kul muyum?”
Ahmet, inşallah çok yaşlanacak, çok hatalar yapacaksın!
* * *
Ahmet Hakan iki yazısında da “Babam olsa hatasını affetmem” demeye getiriyor. İyi de Ahmet, bırak Hükümet yetkililerinin sövmelerini, Engin Ardıç Hürriyet yazarlarına alenen “puşt” dediğinde (Sabah-16.10.2010) bile gıkın çıkmamıştı! Benim dışımda basında kimse bunu mesele etmemişti.
Ahmet hiç “Neden?” diye sordun mu?
Hükümet üyesi söver, yandaş gazeteci söver; gık çıkmaz, Hürriyet yazarı sövünce kıyamet kopuyor. Neden?
* * *
Hürriyet’e saldırı korosu anında harekete geçti ve seviye alabildiğine düştü. Bir yazar Oktay Ekşi hakkında şunları bile yazabildi:
“‘Hadi gelin. Rahmetlinin helvasını da biz kavuralım’ diyorum.
‘Kavuralım ve gerçekten onu yattığı yerde huzura kavuşturacak bu işi kökünden halledelim’ diyorum. (Sevilay Yükselir-Sabah-31.10.2010)”
Fani dünyada bir gazetecinin meslektaşına ölüm çığlığı attığına da şahit olduk!
* * *
Mesleki hayatı arz-talep eğrilerinin belirlediğini unutan piyasacı(!) yazarlar Oktay Ekşi’ye ömür biçerken (Fehmi Koru) yandaş gazetecilerin yazdığı gazetelerin az satmasını da “genç gazeteler” olduğuna bağlayacak kadar cahilce laflar edebiliyorlar. Aynı yazar en genç gazete HaberTürk’ün neden bu kadar çok sattığını, Sözcü’nün nerede ise tüm yandaş ve genç gazetelerden fazla satmasını acaba nasıl izah ediyor?
Fehmi Koru yerden yere vurduğu Oktay Ekşi’nin kendisinden çok okunmasını nasıl açıklıyor?
Önemli olan Hürriyet’e karşı haset ve kinini kusacak ortam yakalamak!
* * *
Sevgili Ahmet, küfür yanlışına ve verilen oransız tepkiye bütünsel bakarsan, ayrıca kendi zamanlama hatanı kavrarsan Oktay Abi’ye kocaman bir özür borçlu olduğunu göreceksin!

Cüneyt Ülsever/HÜRRİYET