SELMA ALİYE KAVAF'IN LİSTE DIŞI KALMASI HANGİ HÜRRİYET YAZARINI AĞLATTI?
"Selma Aliye Kavaf'ın liste dışı kaldığını görünce boğazım düğümlendi, ağladım ben de"
Selma Aliye Kavaf
Doğruyu, yanlışı yazmaktan, bildiklerimden şaşmamaktan yana kararlıyım şu hayatta. Şimdi de aynısı olacak, inandığım ve arkasında durduğum bir kadını yazacağım sizlere.
Bugüne yazdığım yazıyı bir başka güne bırakıp akşamüstü saatlerinde aldığım bir haberin şokunu ve üzüntüsünü paylaşacağım sizlerle.
Politikayla falan işim olmaz benim, politik dostum da yoktur. Sizler gibi benim de iktidara, muhalefete, hatta topluca hepsine kızgınlıklarım ve de onayladıklarım var elbette.
Zaten burada konu siyaset falan değil, konu bir kadının gidişi.
Dedim ya akşamüstü saatlerinde aldığım bir haber çok şaşırttı beni, şaşkınlığıma üzüntüm de ekleniverdi.
Selma Aliye Kavaf’ın liste dışı kaldığını görünce boğazım düğümlendi. Boğazın düğümlenince ağlarsın ya ağladım ben de ama niye sizce?
Çünkü ümitlerim söndü bir anda, bir anda Yetiş Ayşe sanki yarım kaldı. Bugüne kadar Sayın Bakan’ın yardımıyla kurtardığımız hayatlar aklıma geldi, peki bundan sonra ne olacak, nasıl olacak şimdi dedim.
Yetiş Ayşe’de Sayın Bakan bize inanılmaz yardımlar yaptı, bir gün hayır demedi, bir gün bir malimi cevapsız bırakmadı.
Ne zaman sizlerin dertlerini ona açsam, en geç ertesi gün ihtiyaç sahiplerine sahip çıktı.
Ben Sayın Aliye Kavaf’la beni gazeteciden sayıp davet ettiği bir toplantıda tanıştım. Beş gazeteci kadından biri bendim, daha doğrusu 4 gazeteci, ben daha çömezim diyelim.
O günkü toplantıda neler yaptıklarını, neler yapacaklarını ve de bir kadın ve bir anne olarak daha neler yapmak istediğini tüm samimiyetiyle bize anlattı.
Bakan olmadığını bilsem, sırtına elimi atıp; “Hey kanka, bizdensin” diyeceğim kadar yakın geldi bana ama o bir bakandı, yapmadım. Toplantı sonrası; “Her zaman yanınızdayım, size yazan mağdur kalmışları ne olur bildirin bana” dedi.
Eh ben de aklımdan; “Bildiririm de bekle Ayşe, bekle; ses çıksın” diye düşündüm.
Aradan bir hafta geçmedi, bir olay gelişti Yetiş Ayşe’de çaresiz bir kadın. “Eh” dedim, “hadi bir deneme olsun, mail atayım”
Maili attım, aradan 3 saat geçti. Mağdur kişi beni cep telefonumdan aradı; “Allah sizden de Sayın Selma Aliye Kavaf’tan da razı olsun” diye.
İşte o an dedim ki; “Bu kadın bizden, kanka diyip sırtına elimi atamasam da, elime hep çok yakında hissettim bakanı ve o günden sonra artık neredeyse beraber çalışmaya başladık. Kim mağdursa bana yazıyor, ben iletiyorum; yarım saati bulmuyor sayın bakan devlet himayesine alıyor.
Haaa neler mi oldu sayesinde? Buraya yazmakla bitmez ancak birkaç örnek vermek gerekirse; cezaevinde dünyaya gelen Yağmur bebeğin annesi salıverildi, bebecik hayata cezaevinde değil, evinde merhaba dedi. Kolon kanseri olmasına rağmen hastanelere kabul edilmeyen Gökmen hastaneye yatırıldı, tedavisine başlandı, aileleri tarafından bakılamayan ikiz kızlar devlet himayesine alındı, çocuklarına bakamayacak durumda olan pek çok kişiye 400TL’lık devlet yardımları sağlandı, pek çok kişi hakları konusunda bilgilendirildi, kadına karşı şiddet konusunda önemli gelişmeler sağlandı. Dedim ya bunlar ilk anda aklıma gelenler, yaptıklarımız saymakla bitmez.
Sayın Bakan bize, sizlere bu yardımları yaparken bir şeye daha tanık oldum; bakanlık konumu dışında harika bir anne olduğuna.
Bu yardımları, bu destekleri bize, sizlere verirken analığını, kadınlığını konuşturduğuna. Bir çocuk hasta ve çaresiz olduğunda gözündeki yaşlarına tanık oldum her ne kadar çaktırmamaya çalışsa da...
Bir Türk kadını olarak giyimine, duruşuna da hayran oldum, mesafesine, gözündeki pırıltıya bayıldım. Kasılmayan, kasmayan, bildiğimiz Türk kadını halini gördüm, yaşadım ve çok sevdim.
Hayallerini sevdim Selma Aliye Kavaf’ın, çocuklara, kadınlara, hayvanlara verdiği önemi gördüm, bilahare de yaşadım.
Engelliler, dayak yiyen kadınlar ve daha birçoğu için neler yapabilirim diye çırpındığına tanık oldum.
Bakan bakan değil, kadın bakandı o.
Toplantıda buluştuğumuzda onun o naif halini sevdim, sanki biz diğer beş kadın bakanız; o da aramızdaki tek gazeteciydi. Bizlere sormasını sevdim, yapacaklarını anlatmak için duyduğu heyecanı sevdim. Kadın olmasını sevdim, şımarmamış halini, “Aaa haklı olabilirsiniz, bunu da düşünelim” diyen halini sevdim.
Şu anda dediğim gibi şoktayım ve gerçekten çok üzgünüm. Selma Aliye Kavaf niye listeye alınmaz, algılayamıyorum. En çok da o gidince Yetiş Ayşe’deki mağdurlara, aç evlatlara, dayak yiyen çocuklara, hastane kapısında beklemekten artık umudunu yitirmişlere kim destek olacak, yani Yetiş Ayşe artık yarım kalacak.
Sayın Bakan’ım bugüne dek verdiğiniz her türlü destek için, tüm ihtiyaç sahipleri ve kendim adına size teşekkür ediyorum, çok dua aldınız; bazen bir çocuktan, bazen yaşı geçkin bir kadından, bazen de bir hastadan. İyi ki varsınız.
Ben sizi çok sevdim, şimdi ayın kaçı diye baktım da 11 Nisan; desenize daha 2 ayımız var; ne başarsak faydadır ama değil mi? Hadi ben gidip Yetiş Ayşe maillerini okuyayım, sizi çok öpüyorum.
Not-1: Yarın yine size ihtiyacımız olacak; konuşuruz olur mu?
Not-2: Keşke bu listeler şaka olsa, yarın sabah kalktığımızda değişmiş olsa.
Ayşe ARAL / HÜRRİYET