08 Mar 2011 08:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:06

"SELAM BEN ODA TV'DEN İKLİM"

"Deniz Baykal kendisine röportaja gelen Oda TV Ankara muhabirine gayet rahat teklifler yapmış:"

Selam, ben Oda TV'den İklim...

Bugün'ün dünkü manşetini okuyunca adeta dondum kaldım.
Bir an için okuduğumun bir haber değil de çok iyi yazılmış film senaryosu olduğunu bile düşündüm.
İçinde her şey var. Tam bir "all in one" durumu.
Taciz, şantaj, politika, medya, gizli örgüt...
Üstelik senaryo gerçek hayattan alınma!
Eğer Oda TV muhabiri kızın anlattıkları doğruysa, Deniz Baykal artık "Battı balık yan gider" felsefesine demir atmış durumda.
Basında çalışan güzel kadınlar aslında oldukça sık tacize uğrarlar.
Özellikle işadamları paranın gücüyle kendilerine röportaja gelen kızlara bunu sık yaparlar.
Ama siyasetçilerin bir gazeteciyi taciz ettiği durumlar pek vaki değildir.
Ya da oluyordur da, bazı gazeteciler bu durumu ranta dönüştürüyordur, bazıları da sineye çekiyordur, tacizcinin rütbesi, durumu, konumu yaşı itibarıyla...

Bu yüzden bu gibi durumlar "kol kırılır yen içinde kalır" vakası olarak değerlendirilir.
Şimdi...
Daha önce gizli çekilmiş bir video kaydı yüzünden bütün kariyerini sıfırlayan Deniz Baykal kendisine röportaja gelen Oda TV Ankara muhabirine gayet rahat teklifler yapmış:
"Bırak şimdi röportajı. Hayatı hafife alalım. Beraber yüzmeye gidelim. Yemek yiyip sohbet edelim. Evde de kimse yok."
İkili arasındaki telefon konuşması şöyle;
-Selam, ben Oda TV'den İklim.
- "Gözlerine ve güzelliğine aurasına kapılıp gözlerimi ayıramadığım bayan gazeteci mi?"
Baykal'da da ne laflar varmış arkadaş!
Aurasına kadar tespit etmiş kızı.

Şair Can Yücel kendisine röportaj teklif eden bir kadın gazeteciye böylesi dolaylı sözler etmez, direkt konuya girerdi:
"Boşver şimdi röportajı, gel sevişelim."
Oda TV Ankara Muhabiri İklim Bayraktar Kaleli Baykal'ın kendisine böyle tacizde bulunduğunu YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na anlatıyor. Dolayısıyla bu konuşma teknik takibe takılıyor.
Muhabir arkadaş, başına gelenleri Gürsel Tekin'e anlattığını da söylüyor.
Soner Yalçın bir gün sonra tacize uğradığını söyleyen muhabirini arıyor ve iki gün sonra Ankara'ya geliyor, durumu muhabiriyle görüşüyor.
Düşünebiliyor musunuz, Soner Yalçın da bütün bu olanların yaşandığı sırada Halk TV'yi satın alma operasyonu peşinde.

Hisseleri Deniz Baykal'ın tasarrufunda bulunan Halk TV'nin Oda TV'ye satışı için Deniz Baykal'ı nasıl ikna edeceğini kara kara düşünüyor!
Bu aşamadan sonra ne oluyor biliyor musunuz?
Soner Yalçın muhabir kızı Kemal Kılıçdaroğlu'na gönderiyor.
Muhabir kızımız Kılıçdaroğlu'ndan "Baykal'a karşı bir çalışma yapılması için" destek istiyor.
Muhabirimiz Kılıçdaroğlu'na "Sana bu kadar büyük balık getirebilirim" diyor.
Kılıçdaroğlu "Git kendi şartlarınla yap getir" diyor.

"En büyük balığı getireceğim, yardımcı ol. En azından bunun için ufacık da olsa alet lazım değil mi, bir şey lazım, onu sağla. Tamam de. Destek ol, güç ver, yok olmaz deme. Ya da 'kendin yap getir de.' Ben yaptıktan sonra youtube'a koyarım, sana ihtiyaç yok ki!"
Şimdiii...
Baykal'ın Oda TV muhabiri kadını tacizi veya Oda TV'nin o kadını Baykal'a göndermesi...
Soner Yalçın'ın Halk TV'nin Oda TV'ye satılması ile ilgili polis kayıtlarına geçen notları...
Falan filan...
İçimden bir ses "bu kadar da suizan içinde olma" diyor ama...
Bakın...

Ergenekon davası kapsamında tutuklanan Soner Yalçın'ın ofisinden çıkan notlarda "Halk TV'yi satın alırsak, parasal sıkıntımız kalmaz. Kılıçdaroğlu da istekli. Her türlü desteği alırız. Ama Baykal direniyor. Baykal engelini aşmalıyız. İkna için Varan 2 kaseti..." ifadeleri yer alıyor.
Baykal'ı istifaya zorlayan video kaydının başında Varan 1 deniliyordu. Varan 2 çok yakında gelecekti, eğer Baykal istifa etmemiş olsaydı...
Demek Baykal'a büyük bir tuzak kurulmuş!
Kurulmaya da devam ediliyormuş!
Demek Oda TV'ye operasyon yapılmasaydı...

Nuh GÖNÜLTAŞ / www.bugun.com.tr