SELAHATTİN DUMAN TİNERCİ KÖŞE YAZARINI AÇIKLADI!.. İŞTE O MİLLİYET YAZARI!..
Eğer boş verirsek, meslektaşlarına karşı saldırganlaşan bu yeni model yazarlar yarın sokağa çıkar.. Bu kez vatandaşı "Yazımı okudun mu?" diye taciz eder.. Lütfen.. Lütfen..
"Tinerci Köşe Yazarı.." deyip boş vermeyelim
Onları topluma kazandırmaya bakalım.. Üretken yazarlar haline getirelim.. Eğer boş verirsek, meslektaşlarına karşı saldırganlaşan bu yeni model yazarlar yarın sokağa çıkar.. Bu kez vatandaşı "Yazımı okudun mu?" diye taciz eder.. Lütfen.. Lütfen..
Dünkü risaleden özet:
Yazar "Sedası yok alem onu işite.. Tırnağı yok kendi kıçını kaşıya.." türü köşe yazarından "Yediği hedik.. Dediği dedik.." türü köşe yazarına geçiş sürecini incelerken yeni bir modelle karşılaşır..
"Tinerci Köşe Yazarı Modeli.."
Bu yeni model, kendi yazılarını okutmak için cep telefonu marifetiyle tanıdıklarını taciz eden mümtaz köşe yazarlarının tarifidir..
Bunlar tıpkı "tinerciler" gibi ilk temaslarında yumuşak ve alttan alan tiplerdir..
İstekleri yerine getirilmeyince giderek saldırganlaşırlar.. Sonunda kaçınılmaz olarak ağızlarını bozarlar..
Yazdıkları yazıların sayfa editörlerinden başkası tarafından okunmaması bu yeni model yazarları tersine motive eder.. Allah cümlesinin şerrinden okuru muhafaza etsin..
Cep telefonuma düşen "Okusana ulan yazımı, it oğlu it.." mesajı, yukarıda tarife çalıştığım evrenin son aşamasıydı..
Her satırını "inci dizer, bade süzer" gibi yazdığına inanan tinerci köşe yazarından geliyordu..
Genel okuyucuya yönelik yazılarında çok kibardı..
Siyasal alandan mı söz ediyor?
Yazısını "Lütfen biraz demokrasi.." diye bitirir.. Terörden mi söz ediyor? "Lütfen biraz sevgi.." çağrısı yapar.. Futboldan mı söz ediyor? O zaman da "Lütfen" sözcüğü ile başlayan final cümlesini "Biraz hoşgörü.." diye bitirirdi..
KAÇACAK YER YOK
Böyle nazikçe "duygu sinyalciliği.." yapmak kötü bir şey mi? Bence değil.. Lakin hükümet adamlarına lütfen sözünün bir şey ifade etmemesi yazarın şanssızlığı..
Böyle biten yazılarına alacağı en yumuşak tepki "Lütfenini de al, ananın yanına git.." şeklinde olunca arkadaşın morali bozuluyor..
Tiner çekmiş, bali koklamış gibisinden agresif bir ruh hali içine giriyor..
Başlıyor cep telefonu marifetiyle eşe dosta, tanıdıklara sardırmaya..
Genel okura hitap ederken "Lütfen" çağrısının bolca geçtiği nazik cümleler şekil değiştiriyor.. "Ulan.." diye başlayıp "İt oğlu it.." hitabıyla bitiyor.. Bu da bir güzellik!
Evet okudum yazısını..
O kadar baskıdan sonra bana köşe yazısı vız gelir.. Kurtulmak için oturur Orhan Pamuk veya Elif Şafak bile okurum..
Yeter ki canımı kurtarayım.. Allah kimseyi köşe yazısıyla, ondan da beteri "yeni romancı kuşağının" kitaplarıyla terbiye etmesin..
Mecidiyeköy´den Taksim´e uzanan yürüme yolumu cehenneme çevirecek önemde ne mi yazmış?
Özetleyeyim..
Bunu Fener´in Chelsa maçına davet etmişler.. Yazısından gidip gitmediğini de anlayamadım..
Aslında bu Galatasaraylı´ymış .. Lakin birlik ve beraberlik havası estiğinde bir maçlığına Fenerli de olabilirmiş..
Birbirlerinin tercihine saygı göstermek ne iyi bir şeymiş?
Benimle ilgili de bir cümlesi var.. Güya ben buna Fener maçlarından önce cepten geçebilecek "dalgacı mesajlar" veriyormuşum..
Kulaklarım çınlasınmış..
FİKİRLİ YAZI YAZ
Bu muydu ağabeycim "Okusana ulan, it oğlu it.." diye başımın etini yemenin sebebi?
Koskoca Genel Yayın Müdürü/Gitarist Sedat Engin´in sana verdiği köşeyi böyle şeylerle mi zayi e