07 Ağu 2012 09:47
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:00
SELAHATTİN DUMAN OLİMPİYAT SPİKERLERİNİ FENA Tİ'YE ALDI!
Greko Romen'de ilk aslanımız mindere çıktı..Ben de ekran başından heyecanla izliyorum..TRT spikeri veriyor gazı, veriyor gazı..
Filenin sultanları.. Minderin aslanları..
Bunlar olimpiyatlarda kendimizi diğer milletlere ifade etmek için bulduğumuz sıfatlar.. Bitmedi.. Bir de “Potanın Perileri” var.. Boksörlere yakışıklı bir isim bulamadık.. “Ringlerin Arıları..” olabilirdi mesela.. Abartısız isimler bize uymuyor..
“Yalakalık..” nasıl yazılı medyanın milli sporuysa “Kendimize gaz vermek” de görsel medyanın milli sporu olmalı..
Yani televizyonların..
TRT ise kuruluş amacındaki milliliğiyle bu alanda tek geçilecek, lider kuruluştur..
Şu Londra Olimpiyatları’nı izliyoruz.. Yayınlar fena da gitmiyor.. Görüntü kalitesi mükemmele yakın..
Ne var ki yarışmaları, müsabakaları sunan TRT spikerleri öyle bir dil tutturmuş ki bu kadar olur..
Yarışmaları veya maçları ekrandan izleyenler o spikerlerin saçtığı cümleleri dinlerken, iliklerimize kadar işlemiş bir “aşağılık kompleksinin” genetik şifrelerini de çözmeye çalışıyorlar..
***
Kadın voleybolcular..
“Kadın” diyorum üzerine basa basa.. Yarışma tablolarında kategorik isimleri “women” diye geçiyor çünkü.. “Mrs” veya “Miss”demiyorlar..
Kadın, dünyanın her yerinde kadın.. Sadece bizim ülkede “Bayan..” olmuş..
O sebepten takımlarımız da “bayan voleybolcular” veya “bayan basketbolcular” diye kategorize ediliyor..
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kendisine yasakladığı “bayan” sözcüğünü aklına estikçe kullanan bir “Seyrek Bıyıklı Asabi Şahsiyetimiz” varken, tedbir para etmiyor..
Varoş nezaketi her zaman galip..
O yüzden “bayan” sözcüğü dilerinden düşmeyen spikerlerimiz için “Boyunları devrilmesin inşallah” deyip esasa geçelim..
UNVAN YARIŞI
Ne diyorduk? Kadın voleybolcu tarifi bize yetmediğinden hepsini birden “Filenin Sultanları” ilân ettik..
Bizim sultanlar, diğer milletlerin cariyelerinden, halayıklarından blok yedikçe topluca gülbank çeker gibi ağlaştık..
“Sultanlık..” sportif marifetle açıklanıyorsa, bizimkilerin sultan olmadığı kesindi.. Cümlesi “ev bayanı” tarifinden ileri gidemezdi..
Kadın basketbolcularımız da “Potanın Perileri” oldu..
Sadece “basketçi” desek olmuyordu.. Çünkü bizim kızları dünyada (eğer hayat varsa uzayda da) yenebilecek bir güç yoktu..
Fevkalbeşer bir unvan bulmamız bu sebepten şart olmuştu..
Onlara da “sultan” diyebilirdik.. Bu kez de voleyboldaki haremimizle karışırdı..
“Peri..” uydu mu? İki metrelik kızlar.. En küçük ayaklısı 46 numara giyiyor.. Kollar kaslı.. Biraz testosteron yüklesen sakal traşı bile olacaklar..
Yine de zarafetlerini ölçü alıp “peri” unvanını seçmişiz..
Laf aramızda olimpiyata yolladığımız kafilenin tek başarılısı da onlar..
Güreşçilerimiz için seçimi hayvanlar âleminden yapmışlar.. Özellikle de ormanlar kralı “aslanı..” uygun bulmuşlar..
Sırtlarının yerden kalkmadığı minderle birleştirildiği zaman da olmuş size “Minderin Aslanları..”
Greko Romen’de ilk aslanımız mindere çıktı.. Ben de ekran başından heyecanla izliyorum..
TRT spikeri veriyor gazı, veriyor gazı..
***
İlk güreş başlamış..
Spiker müsabaka ile ilgili değil.. “Aslan” lafına takık olduğundan ille de buldukları sıfatı kafaya kazıtmak için defalarca tekrar edecek..
“Minderin aslanları şöyle.. Minderin aslanları böyle..”
Bre namert! Aslan sözcüğü geçmeyen bir cümle kuramıyorsun bari göz ucuyla müsabakaya da bir bak..
Bizim “aslan” unvanlı yiğidimiz kendini yere atmış, hasmı tepesine tünemiş..
Minderin aslanlarından ilki tuş olmamak veya bir çırpma yememek için can havliyle minderin dışına kaçıyor..
Belgesel terminolojisi tersine dönmüş.. Aslan kaçıyor, ceylan kovalıyor..
SAFARİ GİBİYDİ..
Ardından dünya şampiyonu unvanlı aslanımız ikinci müsabık olarak mindere çıktı..
Spiker gaz kesmesine kesmedi ama yine antilop kazandı.. Bizim aslan eve döndü..
Greko Romen güreşlerinin tamamı “Minderin Aslanları” laflarını dilinden düşürmeyen spikerimiz sayesinde Afrika’da safariye döndü..
Boksörlerimize yakışıklı isim bulamadığımızdan mıdır nedir ringlerde yediğimiz dayaklardan rakiplerimiz fazla zevk alamadı..
Boksta dişe gelir bir zaferimiz yoktu ama yine de müsabakaları izleyenler Sevgili Orhan Ayhan’ın muhteşem anlatıcılığı sayesinde eğlenceli dakikalar geçirdiler..
Orhan abimiz kırk dokuz senedir bu işi yapıyor..
Artık kemikleşmiş kanıları var.. O da boks hakemlerinin tamamının dünyanın en aşağılık insanları olduğu..
Özellikle Türk boksör ringe çıkmışsa, bunlar aralarında şirket olup bizimkinin başını yemek için her şeyi yapıyorlar..
Orhan Abi’nin matematiği de özel..
Bizimki yumruğunu sallarsa üç puan, öbürü gözünü şişirip burnunu kanatırsa eh işte, şanssızlıkla verilmiş bir puan..
Orhan Abi’nin bir başka özelliği de asla yanılmaması.. Mavili boksör basıyor sopayı.. Orhan Abi kafayı kırmızı mayoluya takmış..
Onu övüp duruyor.. Galibiyetini oturduğu yerden ilân ediyor.. Hakemler maviliyi galip ilan edince de “ana fikre” dönüş yapıyor..
“Görüyorsunuz işte sayın izleyiciler.. Bu hakemler..”
Bu arada müsabaka sırasında verilen akla ziyan bilgileri es geçiyorum.. Misal, Küba’nın nüfusunun üç milyon ilân edilmesi gibi..
Orhan Abi’nin kendine göre bir anatomik dili var..
Diyelim ki mavili boksör, kırmızılının karnına vurdu.. Orhan Abi durumu açıklıyor:
“Kırmızılı şimdi böbreğine bir yumruk aldı..”
***
Buradan anlıyoruz ki Orhan Abi’nin anatomik bilgisine göre insan kısmının böbreği gövdesinin ön tarafında.. Bu durumda mide haliyle arkada kalıyor..
Yine de Orhan Abi’me eğlenceli anlatışı için teşekkür etmek istiyorum..
Asıl teşekkürü ise başka bir şey için hak ediyor.. Bizim boksörlere akla ziyan bir isim takmadığı için..
Ne bileyim.. Kelebek gibi uçan arı gibi sokan Muhammed Ali’den galat “Ringlerin Arıları..” diyebilirdi..
Bu sonuçlardan sonra medyada durduk yerde “Bunlar nasıl arı.. Kelebek gibi dövüşüyorlar..” nizası çıkardı..
Teşekkürler Orhan Abi..
Selahattin Duman/Vatan
Bunlar olimpiyatlarda kendimizi diğer milletlere ifade etmek için bulduğumuz sıfatlar.. Bitmedi.. Bir de “Potanın Perileri” var.. Boksörlere yakışıklı bir isim bulamadık.. “Ringlerin Arıları..” olabilirdi mesela.. Abartısız isimler bize uymuyor..
“Yalakalık..” nasıl yazılı medyanın milli sporuysa “Kendimize gaz vermek” de görsel medyanın milli sporu olmalı..
Yani televizyonların..
TRT ise kuruluş amacındaki milliliğiyle bu alanda tek geçilecek, lider kuruluştur..
Şu Londra Olimpiyatları’nı izliyoruz.. Yayınlar fena da gitmiyor.. Görüntü kalitesi mükemmele yakın..
Ne var ki yarışmaları, müsabakaları sunan TRT spikerleri öyle bir dil tutturmuş ki bu kadar olur..
Yarışmaları veya maçları ekrandan izleyenler o spikerlerin saçtığı cümleleri dinlerken, iliklerimize kadar işlemiş bir “aşağılık kompleksinin” genetik şifrelerini de çözmeye çalışıyorlar..
***
Kadın voleybolcular..
“Kadın” diyorum üzerine basa basa.. Yarışma tablolarında kategorik isimleri “women” diye geçiyor çünkü.. “Mrs” veya “Miss”demiyorlar..
Kadın, dünyanın her yerinde kadın.. Sadece bizim ülkede “Bayan..” olmuş..
O sebepten takımlarımız da “bayan voleybolcular” veya “bayan basketbolcular” diye kategorize ediliyor..
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kendisine yasakladığı “bayan” sözcüğünü aklına estikçe kullanan bir “Seyrek Bıyıklı Asabi Şahsiyetimiz” varken, tedbir para etmiyor..
Varoş nezaketi her zaman galip..
O yüzden “bayan” sözcüğü dilerinden düşmeyen spikerlerimiz için “Boyunları devrilmesin inşallah” deyip esasa geçelim..
UNVAN YARIŞI
Ne diyorduk? Kadın voleybolcu tarifi bize yetmediğinden hepsini birden “Filenin Sultanları” ilân ettik..
Bizim sultanlar, diğer milletlerin cariyelerinden, halayıklarından blok yedikçe topluca gülbank çeker gibi ağlaştık..
“Sultanlık..” sportif marifetle açıklanıyorsa, bizimkilerin sultan olmadığı kesindi.. Cümlesi “ev bayanı” tarifinden ileri gidemezdi..
Kadın basketbolcularımız da “Potanın Perileri” oldu..
Sadece “basketçi” desek olmuyordu.. Çünkü bizim kızları dünyada (eğer hayat varsa uzayda da) yenebilecek bir güç yoktu..
Fevkalbeşer bir unvan bulmamız bu sebepten şart olmuştu..
Onlara da “sultan” diyebilirdik.. Bu kez de voleyboldaki haremimizle karışırdı..
“Peri..” uydu mu? İki metrelik kızlar.. En küçük ayaklısı 46 numara giyiyor.. Kollar kaslı.. Biraz testosteron yüklesen sakal traşı bile olacaklar..
Yine de zarafetlerini ölçü alıp “peri” unvanını seçmişiz..
Laf aramızda olimpiyata yolladığımız kafilenin tek başarılısı da onlar..
Güreşçilerimiz için seçimi hayvanlar âleminden yapmışlar.. Özellikle de ormanlar kralı “aslanı..” uygun bulmuşlar..
Sırtlarının yerden kalkmadığı minderle birleştirildiği zaman da olmuş size “Minderin Aslanları..”
Greko Romen’de ilk aslanımız mindere çıktı.. Ben de ekran başından heyecanla izliyorum..
TRT spikeri veriyor gazı, veriyor gazı..
***
İlk güreş başlamış..
Spiker müsabaka ile ilgili değil.. “Aslan” lafına takık olduğundan ille de buldukları sıfatı kafaya kazıtmak için defalarca tekrar edecek..
“Minderin aslanları şöyle.. Minderin aslanları böyle..”
Bre namert! Aslan sözcüğü geçmeyen bir cümle kuramıyorsun bari göz ucuyla müsabakaya da bir bak..
Bizim “aslan” unvanlı yiğidimiz kendini yere atmış, hasmı tepesine tünemiş..
Minderin aslanlarından ilki tuş olmamak veya bir çırpma yememek için can havliyle minderin dışına kaçıyor..
Belgesel terminolojisi tersine dönmüş.. Aslan kaçıyor, ceylan kovalıyor..
SAFARİ GİBİYDİ..
Ardından dünya şampiyonu unvanlı aslanımız ikinci müsabık olarak mindere çıktı..
Spiker gaz kesmesine kesmedi ama yine antilop kazandı.. Bizim aslan eve döndü..
Greko Romen güreşlerinin tamamı “Minderin Aslanları” laflarını dilinden düşürmeyen spikerimiz sayesinde Afrika’da safariye döndü..
Boksörlerimize yakışıklı isim bulamadığımızdan mıdır nedir ringlerde yediğimiz dayaklardan rakiplerimiz fazla zevk alamadı..
Boksta dişe gelir bir zaferimiz yoktu ama yine de müsabakaları izleyenler Sevgili Orhan Ayhan’ın muhteşem anlatıcılığı sayesinde eğlenceli dakikalar geçirdiler..
Orhan abimiz kırk dokuz senedir bu işi yapıyor..
Artık kemikleşmiş kanıları var.. O da boks hakemlerinin tamamının dünyanın en aşağılık insanları olduğu..
Özellikle Türk boksör ringe çıkmışsa, bunlar aralarında şirket olup bizimkinin başını yemek için her şeyi yapıyorlar..
Orhan Abi’nin matematiği de özel..
Bizimki yumruğunu sallarsa üç puan, öbürü gözünü şişirip burnunu kanatırsa eh işte, şanssızlıkla verilmiş bir puan..
Orhan Abi’nin bir başka özelliği de asla yanılmaması.. Mavili boksör basıyor sopayı.. Orhan Abi kafayı kırmızı mayoluya takmış..
Onu övüp duruyor.. Galibiyetini oturduğu yerden ilân ediyor.. Hakemler maviliyi galip ilan edince de “ana fikre” dönüş yapıyor..
“Görüyorsunuz işte sayın izleyiciler.. Bu hakemler..”
Bu arada müsabaka sırasında verilen akla ziyan bilgileri es geçiyorum.. Misal, Küba’nın nüfusunun üç milyon ilân edilmesi gibi..
Orhan Abi’nin kendine göre bir anatomik dili var..
Diyelim ki mavili boksör, kırmızılının karnına vurdu.. Orhan Abi durumu açıklıyor:
“Kırmızılı şimdi böbreğine bir yumruk aldı..”
***
Buradan anlıyoruz ki Orhan Abi’nin anatomik bilgisine göre insan kısmının böbreği gövdesinin ön tarafında.. Bu durumda mide haliyle arkada kalıyor..
Yine de Orhan Abi’me eğlenceli anlatışı için teşekkür etmek istiyorum..
Asıl teşekkürü ise başka bir şey için hak ediyor.. Bizim boksörlere akla ziyan bir isim takmadığı için..
Ne bileyim.. Kelebek gibi uçan arı gibi sokan Muhammed Ali’den galat “Ringlerin Arıları..” diyebilirdi..
Bu sonuçlardan sonra medyada durduk yerde “Bunlar nasıl arı.. Kelebek gibi dövüşüyorlar..” nizası çıkardı..
Teşekkürler Orhan Abi..
Selahattin Duman/Vatan