Selahattin Duman bir döndü, pir döndü! Usta yazar eski patronunu nasıl ti'ye aldı?
Hürriyet'teki ilk yazısında okurla buluşan usta kalem Selahattin Duman, eski patronu Demirören ailesini fena tiye aldı...
Daha önce Sabah gazetesinde önemli bir okur kitlesine ulaşan
ve son olarak da geçen yıl Vatan gazetesindeki köşesinden
ayrılan Selahattin Duman, Hürriyet'in yazar kadrosuna katıldı.
Duman, bugün yayınlanan ilk yazısıyla Hürriyet okurlarıyla
buluştu.
İLK YAZIDA DEMİRÖRENLERİ FENA TİYE ALDI
Duman'ın Hürriyet'teki ilk yazısı beklendiği gibi mizahi bir
nitelik taşıyor. Mililyet ve Vatan gazetelerinin patronu olan
Erdoğan Demirören ve oğlu Yıldırım Demirören'i tiye alan Selahattin
Duman, eski patronlarını ironik bir dille yerde yere vurdu.
İşte, Duman'ın Hürriyet'teki ilk köşe yazısı:
Fikrin ağırlığı olsa gramaj üzerinden para kazanırdık
Hürriyet okuruna merhaba! Medyanın tek eksiği yeni bir futbol
yazarıydı.. Allah razı olsun büyüklerimden..
Elimden tutup bu köşeye kondurdular, futbolun geleceğini
kurtardılar.. Oturduğu yerden başarılı olan tek canlı tavuk
olduğuna göre artık gayret başa düşüyor..
OKUR kısmı vesveselidir..
Şimdi tasvirimizi köşenin tepesinde görür görmez “Ey yazar! Bir
senedir ortalıkta yoktun.. En küçük bir açıklama bile yapmadın..
Birden ortalığa çıktın.. Onu da anladım ama futbol yazmak
neyin nesi?” diye soracaktır..
Kem küm etmeden arz edeyim..
Son patronum ki (dünya durdukça namı yürüsün, AVM’sinin kapılarında
boz sürüler sağılsın, Beyoğlu’nun çarşı ağaları
yollarını kesmesin..) beni çok severdi..
Muhabbetini bu köşeye tövbe sığdıramam..
Ayrıca da tarif etmeye kalemimin gücü yetmez.. Sağ olsaydı bu işi
“Eski patronumun bana muhabbetini hele bir de sen anlat..”
deyip
tarihçi milletinin atasından Bostanizade Yahya Efendi’nin omzuna
yıkardım..
Malûm, hazret lafı tersine çevirmekte mahirdir..
Tahta çıkar çıkmaz “Bu daha eşikte.. Bu daha beşikte..” demeyip on
dokuz erkek kardeşini birden boğduran Padişah Üçüncü Mehmet
için lafı kıvırtıp;
“Mübarek padişahımız o kadar merhametliydi ki tahta çıkar çıkmaz on
dokuz karındaşını cennet kayığına bindirdi..” diyen o’dur..
Bizim meramımızı da anlatırdı herhalde..
* * *
Eski patronum ki (Şahbazlığını Dadaloğlu gelip, elektro gitarına
vurarak anlatsın..) iki gazeteyi birden satın aldığında benim de
yeni
sahibim olduğunun henüz farkında değildi..
Eski insan kaynakları müdürümden rivayettir.. Satın aldığı iki
gazeteyi kendisine teslim ederken içindekileri tek tek
saymışlar..
“En iyisinden iki genel müdür, üç başyazar..
En besilisinden 49 baş köşe yazarı..
Amigoluk tecrübesine de sahip iki spor müdürü.. Topun yuvarlak
olduğunu iddia eden 35 spor yazarı..
128 adet genel müdür yardımcısı ki bir yarısı yavru balaban, öbür
yarısı boş bakışlı...
Yarısı yerli cins, yarısı kırma 26 ekonomi yazarı..
Üçte biri lakıta taifesinden (kız kısmından) iki yüz kadar da
muhabir.. Dehey buyur, hayrını gör..”
BU NE ARKADAŞ?
Eski patronum ki (Cennet’te devremülk sahibi olsun..) elindeki
malların listesine bakarken benim adımı görmesiyle şallak mallak
olup
telefona sarılmış.. Bir eyyam gazetenin eski sahibine
sızlanmış..
“Üstadım..” demiş..
“Yazarın, çizerin, muhabirin iyilerini üste koymuşsun..
Yaramazlarını altta tıkmışsın.. Ben bunları almam...”
Geçtiii.. Alırken içinde kimler var kimler yok bakacaktın.. Ayrıca
satılan mal geri alınmaz..
Bari gazeteyi alır almaz “Seyrek bıyıklı asabi şahsiyete..”
müjdesini vermek için koşmasaydın.. O da sana benim adımı gösterip
“Bu
muydu vereceğin müjde?” demezdi, mübarek yüzün yere dönmezdi..
Gel de üzülme..
Adamcağızın başı zaten büyük oğlan ile dertte.. Bebeliğinden beri
“Okumam da okumam..” diyen bir oğlan.. Sırf eğitimi sevsin, o da
bir
kardelen olsun deyip gitmiş lise satın almış..
Oğlanı da içine tıkmış..
Baba eğitim gönüllüsü ama oğlandan hâlâ ışık yok.. Bu kez de “Bana
içinde kız olan üniversite almazsan tövbe okumam..” diye
tutturmaz mı?
Okul çağı geçmiş, bir işin kulağından da tutmuyor.. Ne yapsın
rikkat kalpli babası? “Evimi ocağımı yıkacağına bari gitsin
Beşiktaş’ı
yıksın..” deyip oğlanı kulüpçü yapmış..
* * *
Lakin oğlan müsriflikte benden beter..
Sabah kalkıp iki futbolcu alıyor.. Daha kulübün malzemecisi bunlara
“şort” biçmeden akşama iki topçu daha getiriyor..
Temsil, getirdiği futbolcu bir milyon mu istedi? Oğlanın cebine
zorla iki milyon daha tıkıştırıyor.. Almazsan ölümü öp, diye
tutturmacasına..
Koca Beşiktaş meydanını TOKİ’ye satsan, dikilen pembeli, turunculu,
öküz baş çiviti mavili binaların yarısını kendine alsan,
oğlanın
başkanlığına para yetiremezsin..
Ne yapmalı? Ne yapmalı?
Demişler ki gidelim “Seyrek bıyıklı asabi şahsiyete..” Diyelim ki
durumlar böyleyken böyle.. “Sen bunu al, futbolun başına dik,
bizde
futbol zaten batık.. Hiç değilse takım kurtulsun..”
OĞLAN BAŞARILI
Evdeki hesap tutmuş.. Oğlanın yükünü federasyona devredince eski
patronuma bir ferahlık hali gelmiş.. Mübarek adam “Sorunun
yarısını hallettik, sıra diğer yarısında..” deyip gözünü bana
dikmiş..
Laf aramızda ben eski patronumun oğlunun federasyon başkanlığını
çok beğeniyorum.. Çok da başarılı buluyorum..
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ