12 Eki 2011 11:24 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:53

SEL FELAKETİNE 32 AKRABASINI KURBAN VERMİŞ! ÜNLÜ GAZETECİ ''HAZİN MAZİ''YE DALDI!

Antalya'da yaşanan sel felaketi usta gazetecinin aklına yıllar önce ailesinin yaşadığı "hazin mazi"yi getirdi.

Takvim Gazetesi'nin usta yazarı Savaş Ay, yıllar önce ailesinin başına gelen ve 32 akrabasını kurban verdiği sel felaketini köşesine taşıdı....

Selde neler yitirdik

Rahmetli babamı bir kez bile yüzerken görmedim. Zaten denize girdiğini de görmedim hiç. Denizden, gölden, küvete dolan sudan bile ürken, korkan, derin sulara bakarken bile panikleyen biriydi babam. Çocukken çok da üzerinde durmadığım bu hal, gün geldi sorular sormama neden oldu. Baktım ki daha sorduğumda bile kıpkırmızı kesiliyor, sesi titriyor koca adamın. Çok seneler sonra Adana’daki tek akrabamız Şadiye Halam, çok daha başka mevzulardan söz ederken birden bire yanıtlarını sundu bu soruların.

Diğerleri nerede
Babamın denizden, gölden, su birikintilerinden korkma nedeni onun anlattıklarıyla açığa çıkmıştı. Diyordu ki, "Tabii ki koca sülaleden benden başka yaşayanı yok Adana’da. Turan Abim (Babam) annenle evlenip İstanbul’a yerleşeli beri ben tek kaldım burada. Ona da sordum:
- İyi de diğerleri ne oldu?
- Bilmiyor musun ne olduklarını...
- Allah Allah. Niye öyle kıstın gözlerini, neden hüzünlendin hala?
- Oğlum hepsi öldüler bilmiyor muydun?
- Aaa! Gençler de mi?
- Genci yaşlısı, çocuğu büyüğü hepsi...
- !!!!!!!!!!
- Sel aldı boğdu hepsini...
- Neee?
- Abim anlatmadı mı yoksa... Anlatmaz...
Ketumdur... Hem zaten bu konuyu hatırlamak bile istemez.

Hacı Tahir’in evi
Şaşırmış hatta dehşet içinde kalmıştım. Israr ettim:
- Sen anlat o zaman nedir bu sel aldı, boğuldular meselesi?
- Bak evladım. Biz Adana’da çok geniş bir sülaleydik. Rahmetli deden Hacı Tahir denen kudretli bir adamdı. Hem şehir içinde hem de pamuk tarlalarının olduğu yerde evleri vardı.
Seyhan nehri taştı bir gün. Adana’ya sular yürüdü. Herkes kaçıyordu. Deden de 30- 40 kişiyi bulan sülaleyi at arabalarıyla suyun ulaşamayacağını sandığı tarla evlerinden birine taşıdı. İlk 4-5 saat gerçekten de güvendeydi herkes. Biz çok küçüktük ama hatırlıyorum her şeyi. Gece yarısına doğru önce büyük gürültüler, ardından da tonlarca sel suyu patladı evin içinde.
Kendimi kaybetmişim. Uyandığımızda hastane koğuşundaydık. Baban, ben ve babaannen yan yana yataklarda yatıyorduk. Diğerlerine ne olduğunu çok sonra söyleyebildiler bize. Hepsi ya suda boğulmuş ya molozların altında kalıp ezilmiş, bazılarını da ağızlarının içine kadar dolan çamur öldürmüş. O zamandan beri hem baban hem ben denize ayaklarımızı bile sokmadık, sokamadık. Koca bir sülaleyi yok eden sel sularına benzettik su birikintilerini bile.

Hazin bir mazi
İşte o zaman anlamıştım babacığımın neden böyle davrandığını. Bize bunu anlatmaması da aynı korkuyu bizim de taşımamamız içinmiş meğer. Şimdi başta Antalya olmak üzere pek çok yeri sular basıyor, seller alıyor, canlar yitiyor, evler, tarlalar göçüyor ya. Hazin bir mazinin, hâle de ne kadar etkili olduğunu, içimi muhtemelen dışarıdan bakan herkesten çok acı kapladığını paylaşmak istedim sizinle.
Yine de su gibi aziz olun...

Savaş Ay/Takvim