Sedat Peker BAE Türkiye’de medyaya yatırım yapacak dedi: Keskin Kalem yatırımın adresini açıklıyor…
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
Onda bunda şundadır…
Şunda bunda ondadır…
Yeşil dolar kimdeyse…
Benim gönlüm ondadır…
Nasıl yeni bestemi beğendiniz mi yoldaşlar?
Bırakalım 60, 70’lerin naif nostaljik şarkılarını da…
Hem hayatın hem de medya sektörümüzün gerçeklerine uygun düşünelim diye böyle bir peşrev yaptım.
Malum, organize suç örgütü lideri Sedat Peker, ülke siyasetinde arı kovanına çomak sokmak istedi.
Ama asıl çomağı medya mahallemizin tam gözüne soktu.
O ifşalarına başladığından beri kimse iflah olmadı.
Peker, Veyis Ateş’in söz verdiği gibi suç duyurusunda bulunmadığını hatırlatıyor, arada hafıza tazeliyor ama…
Medya dünyasıyla ilgili aslında çok önemli ama pek de üzerine gidilmeyen bir, iddia attı ortaya…
Neydi o iddia:
"Birleşik Arap Emirliklerine düşman diyen, bana da bu ülkeye geldiğim için hain diyen namusu maaşı kadar olan gazeteciler size iyi haberlerim var. Birleşik Arap Emirliklerinden bazı iş adamları Türkiye’de basın sektörüne de yatırım yapmayı düşünüyorlarmış. Sizin çalıştığınız basın gruplarını da satın alırlarsa artık onlara birer… verirsiniz Ne de olsa sizin namusunuz aldığınız maaş kadar öyle değil mi? Ses kaydı whatsapp yazışması yayınlayıp yer, zaman bildirdiğim halde bu iddiaların doğru olduğunu nerden bileceğiz diyen namussuzlar siz değil miydiniz?"
Biliyorsunuz, Peker’in kendisi Birleşik Arap Emirlikleri’nde…
Türkiye de bir süredir, ilişkilerin kötü olduğu bu ülkeyle yakınlaşıyor.
Peker, bu yakınlaşmasının kendisi yüzünden olduğundan emin.
Hatta Habertürk köşe yazarı Fatih Altaylı, Türkiye’nin, elindeki iki BAE ajanına karşılık, Peker’i istediğini bile iddia etti.
Altaylı ve Peker arasındaki paslaşma da zaten dikkat çekici.
Peker sürekli Altaylı’yı övüyor, onunla ilgili bir tweetini günlerce sabit tweet yapıyor…
Altaylı da Peker’le ilgili ilginç iddiaları sık sık sayfalarına taşıyor…
O haldeeeeee, mevzu bahis Peker’se hiçbir şey tesadüf değildir diyeyim.
Ve kulislerde konuşulan bomba iddiayı ortaya atayım.
Pek çok kişi ‘Demirören zaten medyadan çıkmak istiyor, BAE kesin orayı satın alacak’ dedi.
Ama öyle değil.
Sizce Ankara’da hangi akıl neredeyse Türkiye’nin en büyük medya kuruluşunu BAE’ye verir?
Vermez.
Burası daha küçük bir yer olmalı…
Patronu bir süredir Ankara’yı arayıp, ‘bana alıcı bulun satayım’ demeli…
Hükümetle arası bayağı limoni olmalı…
Olmalı…
Olmalı…
Baş harfini vereyim:
H.....
Sonra size bu baş harfi hatırlatırım... Biraz merakta kalmak iyidir...
Keskin demişti dersiniz…
Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim…
Demirören ödeyecek mi?
Hazır Demirören demişken…
Kurumdan tazminatsız kovulan 45 gazeteci geçtiğimiz günlerde yine kendini hatırlattı.
Uzayan dava sürecinden şikayetçi oldu.
Defalarca bu sayfada dile getirdim, çok büyük bir haksızlık söz konusu.
İnsanlarla çalışmak istemeyebilirsiniz ama, yıllardır verdikleri emeklerin üzerine yatmak, medya tarihinde görülmemiş bir şey.
Bu gazetecilerin çoğu, Hürriyet eskisi kerli ferli yazarlarla arkadaş.
Demirören’den kallavi maaşlarını alan bu yazar takımı, çalışma arkadaşları için kılını kıpırdatmadı, bir tavır göstermedi.
Ama bizim medya mahallesi iki yüzlü.
Eminim kimse bu ballı yazar takımının yüzüne ‘siz ne biçim gazetecisiniz’ demiyordur.
Hatta önlerinde ceket ilikliyordur.
Neyse…
Bence Demirören bu garabete bir son vermeli.
Hatta, çalışanlarına hala ödemediği 5 aylık yasal zam farkı var ya…
Benim burada defalarca dile getirdiğim…
Onu da ödemeli.
Çünkü bir kurum, yasal zamların, yasal tazminatların üzerine yatarak abad olmaz.
Oradan hiçbir hayırlı iş çıkmaz.
Kadın kuşağı sunucularına soru: Çocuğunuza programınızı izletir misiniz?
Herkes isyan etti.
Sosyal medya çalkalandı.
RTÜK harekete geçti.
Ceza yağdırdı…
Ancak kimin umurunda?
Aynı tas aynı hamam düzen sürüyor…
Sevgili sırdaşlar, gündüz kuşaklarında eğlence kanallarında yayınlanan düşük sınıf dedektiflik programlarından bahsediyorum.
Bu kadın kuşağı denilen programlar- ki aslında evdeki emekli, çocuk herkes izliyor- resmen toplumun üzerine ekranlardan pislik boca ediyor.
Adli makamların ilgilenmesi gereken en ağır meseleler, yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden herkesin gözü önünde, adeta şiddetin pornosu yapılarak tartışılıyor.
Günlerce eşelendikçe eşeleniyor.
Ensest, şiddet, aldatma, dolandırıcılık, cinsellik…
Ne ararsanız en düşük seviyesinden orada…
Bir programda, güya adalet dağıtılıyor, ancak bir kadın kayınpederiyle ilişki kurmakla suçlanıyor.
Dayak, ensest, şizofrenik sanrılar resmen ekranda normalleştiriliyor…
Bir diğeri, çıkıyor Kürtçe konuşan bir kadını susturarak, milliyetçilik körüklediğini zannediyor.
Oysa ki beyinlere ırkçılık zerk ediyor.
Bu sunucuların çoğu eski haberci…
Milyonlar onları ekranlarda ciddi işlerle, siyasetçilerle yaptıkları söyleşilerle anımsıyor.
Yani bir habercilik güveninin üzerine inşa edilen show business var.
Bu sunucular yıllardır ekranda edindikleri güveni, bu işe alet ediyorlar.
Hem de güya adalet arayışı sloganıyla.
Ben ne aradıklarını söyleyeyim:
Maaşlarına bakın anlarsınız.
Aylık 60 ila 100 bin lira arasında değişiyor.
Bu acı gerçeği herkesin yüzüne çarptıktan sonra şu soruyu da sunuculara sorayım:
Siz kendi çocuğunuzun programınızı izlemesini ister misiniz?
Cevabınız hayırsa, başkalarının evdeki yaşlı emekli teyzesine, amcasına, ev hanımına, çocuğuna bu rezillikleri neden reva görüyorsunuz?
Elinizi vicdanınıza koyarak bu soruyu yanıtlayın lütfen…
KESKİN KALEM