SEÇİMİN "ÖN SEVİŞMESİ" REFERANDUM!
Referandum için düzenlenen kumpanyalarda, memleketin binbir sorunu varken bir ‘havuz tartışması' aldı başını gidiyor..
Siyaset reklâmcılığı ve buna bağlı kampanya stratejileri ‘düz siyasi propagandanın’ pabucunu dama attıktan sonra, özgün‘seçim şarkıları’ ile ‘tornistan nağmeler’ meydanların ‘gel geli’ olmaya devam ediyor. Bizde daha çok ‘kumpanyalar’ şeklinde tecelli eden ‘kampanyalar’ revaçta.
Seçimin ‘ön sevişmesi’ referandum
Seçimin ‘ön sevişmesi’ niteliğindeki referandum için düzenlenen kumpanyalarda, memleketin binbir sorunu varken bir ‘havuz tartışması’ aldı başını gidiyor. Kimin havuzu daha büyük, kim havuzlu villada oturuyor? Başbakan, yüzme biliyor mu? Kılıçdaroğlu, deniz altında su yutmadan duruyor mu? Necmettin Erbakan ‘besmelesiz’ uçuyor mu? Süleyman Demirel, tek ayağının üstünde yürüyor mu? Hüsamettin Cindoruk, cin tonik yerine ‘Villa Doluca’ içiyor mu? Kamer Genç, ‘Belgrat Ormanı’nı suluyor mu? Gündem işte böyle geçiyor.
‘Yazlıkçık’
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, “Kılıçdaroğlu'na ait” dediği 'havuzlu villa', aslında 6’ya 18 metre ‘ortak kullanımlı’ havuzu olan bir kooperatif yazlığı… Kılıçdaroğlu,40’ı peşin, ipotek karşılığı da 61 bin lira banka kredisiyle aldığı, gerçek bir ‘yazlıkçık’ olan evinin, mal beyanında geçtiğini, taksitleri ödemekte de ‘bir hayli zorlandığını’ açıkladı.
‘Nereden Yürüttünse Yürüttün’ Yasası
Ecevit Hükümeti, Zekeriya Temizel’in Maliye Bakanlığı döneminde, 1998’de çıkarılan ‘nereden üttün yasası’, AKP Hükümeti’nce ambalajı açılmadan geri postalandı. Bunun yerine ‘Nereden yürüttünse yürüttün’ kararnamesi (!) devreye girdi.
Melih Bey, ‘naklen yayın aracı’ gibi. Bir şey duymaya görsün, hele bir de eline, doğru, eğri bir ‘evrak-ı metruke’ ulaştı mı tamam. Archimedes (Arşimet) gibi fırlar sokağa, ‘Bulduuum… Bulduuuum’ diye, ver elini bir televizyonun haber stüdyosu.
‘Çöplük menüsü’
Ne Türkiye 1950’lerin bir ülkesi, ne de dünya o günlerin evresi. ‘Küresel köyümüzde’ onca açlık ve sefaletin yaşandığı ülkeler olsa da dünya çok zengin. Türkiye de hiç fena değil. ‘Çöplük menüsünden’ tercih yapanlar varsa da pazar artıklarından alışveriş yapanları görsek de ‘cukkası sağlam’ 34 bin zengin var ülkede.
Başbakan ayaklarını leğene mi sokacak?
Bu yüzyılda insanların evi, arabası, yazlığı, havuzu olması gayet sıradan. Ne Kılıçdaroğlu’nun, daha iki kulaç atamadığı, ‘su birikintisi’ havuzuna, ne de başbakanın daha ayağını bile sokmadığı, isterse ‘Alibeyköy Selleri’ni andıran göletine, kem gözle bakmanın bir âlemi yok.
‘Naapsın?, ‘adam uzun’. Kemal Bey’in ‘minyatür havuzuna’ girse, su dizlerine kadar gelecek. E başbakanın da bu havada, önüne koyduğu leğene, ayaklarını sokup Emine Hanım’a da ibrikle tepesinden aşağıya su döktürerek, serinleyecek hali yok herhalde.
Erdoğan duraktan taksi mi çağırmalı?
Erdoğan’ın Üsküdar Kısıklı’daki villasında ‘helikopter pisti’ de olduğu söyleniyor. Aslında başbakan, duraktan taksi mi çağırmalı? Erdoğan’ın ‘kiracı’ olduğu söylenen villa, tapuda ‘iki oğlu üzerine kayıtlı’ çıktı. Erdoğan, ‘kirayı’ burslu okuyan ‘girişimci’ oğullarına veriyordur.
Onun ‘busu’ var, şunun ‘fesi’ var. ‘Benimki daha küçük’, ‘seninki daha büyük’ tarzı yaklaşımlar, biraz ‘Roman hesabı’ oluyor.
İki lider Maksim’de, Sacit Aslan taksimde…
‘Gazinocular Kralı’ rahmetli Fahrettin Ağabey’in (Aslan) oğlu sevgili Sacit, Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, ‘Maksim’ gibi bir müzikhol açsın. Bunlar sabaha kadar ‘atışsın’, dursun. Nasıl mı? Dinleyelim hep beraber:
Sacit Aslan: Sayın misafirler… Karşınızda yeni parlayan ‘kutup yıldızımız’… ‘Mamur Kemal’, ‘İndim Havuz Başına’yı meşk ediyor:
İndim havuz başına
Melih çıktı karşıma
Taksit nedir bilmezdim
Haciz, geldi başıma
Atamam ben, veremem ben
Oylamada ‘evet’ diyemem ben
Aç sandığı koy ortaya
‘Pazara kadardı’, diyemem ben
Havuz başında vurma
Medya karşımda durma
Âlem ‘altı ok’ olmuş
Recep, partime vurma
Yüzemem ben, dalamam ben
Her havuza birden, giremem ben
Aç kolların, sar boynuma
Boğulup boğulup, batamam ben
Sacit Aslan: Sevgili dostlar… Şimdi de sahneye, ‘Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda’ eserinin en büyük icracısı, musikîmizin 1 numarası… ‘Ortadoğu Güneşimiz’… Alkışlarınızla Recep Tayyip Erdoğan… “Seninle düştüm dile” diyor:
Melih’le düştün dile
‘Duşa-kabin’, sana çok bile
Rakip oldun Dümbüllü’ye
Cevabın ne delegeye?
Gandi misin, Dandi misin?
Memur musun, işçi misin?
Hep böyle kem sözlü müsün?
Anlamadım, sen ne işsin?
_________________________
“Komşunun gözü, duvarı deler.” (MAB)
Mert Ali BAŞARIR / POSTA