SBK parasını medyayla nasıl akladı?
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
SBK PARASINI MEDYAYLA NASIL AKLADI?
Komşu komşu hu…
SBK geldi mi?
Geldi
Ne getirdi?
Çil çil dolar…
Kime kime?
Sana bana…
Başka kime?
Kara kediye
Kara kedi nerde?
Ekrana çıktı
Ekran nerde?
Balta kesti.
Balta nerde?
Suya düştü
Su nerde?
İnek içti.
İnek nerde?
ABD’ye kaçtı.
Medyamızdaki hali pürmelali modifiye ettiğim bu tekerleme çok güzel özetliyor yoldaşlar.
Mahallemizin gelmiş geçmiş en büyük bombalarından biri patlamak üzere.
Ama herkes sessiz…
Çıt çıtmıyor…
Eller cepte ıslık çalınıyor, havaya bakılıyor.
Herkes o infilak anını, pür dikkat bekliyor.
Avusturya’dan ABD’ye iade edilen Sezgin Baran Korkmaz, ABD hazinesinden çalınan 133 milyon doların hesabını vermek üzere, Amerikalı yetkililerle pazarlık halinde.
ABD savcılığına göre, aklamak üzere Türkiye’ye getirmekle suçlandığı paranın 100 milyon doları hala SBK’nın kontrolünde.
Parayı kiminle nasıl aklamaya çalıştığı, meselenin iş dünyası boyutu başka mesele…
Bense biliyorsunuz medya boyutuna eğiliyorum.
Arı kovanına çomak soktuğum için çok hedef gösterildim.
Tehdit edildim. Davalar açıldı.
Ama saldırarak suçlarını örtmek isteyenlerin iplikleri pazara çıkmak üzere.
Ondan bazıları sessiz.
Köşe yazıyormuş, ekrana çıkıyormuş gibiler…
Ama aslında yoklar.
Rezil olacakları o günleri bekliyorlar.
Üstelik aralarında kimler var kimler…
Ben meselenin üzerine gittikçe çok önemli isimler, iyi işler çıkaran gazeteciler, ‘yazdıkların satırı satırına doğru’ dedi. Hatta önemli görevlerdeki isimler bile, "fazlası var" diye mesaj gönderdi.
Benim de ricam, gerçek gazetecilerin, muhalefet-iktidar yanlısı demeden bu işe bulaşmış herkesi ifşa etmesidir. Devlete gerçekten sahip çıkanlar zaten gereğini yapacaktır.
Çünkü SBK meselesi medyamızın Watergate’idir.
O nedenle SBKgate koyuyorum adını…
Neyse, hazır SBK yine gündem, ben de elde ettiğim taze bilgilerle, SBKgate’in medya yapılanmasıyla ilgili çıktım yine karşınıza sırdaşlar…
Cüneyt Özdemir dünkü Youtube yayınında güzel yorumlar yaptı.
‘SBK hakkında gazetelerde Robin Hood haberleri çıktı sırf lahmacun dağıttı diye. Şimdi gazeteciler ölü taklidi yapıyor. SBK kimmiş diye. Biliyoruz ne anlı şanlı meslektaşlarımızın ne muhabbetlere girdiklerini’ dedi.
Hepimiz önümüzdeki günlerde gerçekten de kimin hangi muhabbetlere girdiğini göreceğiz.
Saygı Öztürk’ün medyada bomba etkisi yaratan, çok sayıda insanın bildiği sırrı anlatan köşesi de bunun kanıtı.
Ne diyor Öztürk?
SBK tüm rüşvet çarkını videolarla, ses kayıtlarıyla belgelemiş…
Zaten Veyis Ateş’in ses kaydını sızdırdığı an, SBK’nın arşivciliğini herkes görmüştü.
SBK çamuruna bulaşan gazetecilerin isimleri az çok biliniyor, ben bazılarını yazdım. Geçmiş yazılarıma dönüp bakabilirsiniz.
Ancak bu, buzdağının görünen kısmı.
İsimlerden çok SBK’nın medyada kurmak istediği yapılanmaya bakmak gerek.
Çünkü çok sağlam kaynaklardan aldığım bilgilere göre, SBK’nın Türkiye’de kurduğu kara para aklama piramidinin en tepesi, medyayla olacaktı.
ABD’den getirilen paraların bir kısmı, büyük bir medya kuruluşunun satın alınmasıyla taçlanacaktı.
Böylece SBK ekonomik gücünü büyük oranda siyasi güce de çevirecekti.
Eminim ki 100 milyon dolarlarının peşine düşen ABD’li yetkililer, bu satın alma girişimlerinden ve medyaya yatırılan paralardan haberdardır.
Şimdi düşünün ki siz bir medya yöneticisisiniz ya da ünlü bir gazetecisiniz.
SBK’dan örneğin 500 bin dolar almışsınız.
E o para ABD hazinesinin…
ABD yargısı da o paranın peşine düşmüş.
Ben bu parayı geri vereyim de paçayı sıyırayım diye bir şey de olamaz.
Çünkü sizin de aldığınız rüşvet, hanut…
Bulaştığınız pisliğin boyutunun farkında mısınız?
Hele bazıları var ki, tüm bu rezalet patladıktan sonra bile SBK’ya siper oldu.
‘Bizi mi dolandırdı, ABD’yi dolandırdı’ diyecek kadar gözünü para hırsı bürümüş olanlar var.
Üstelik SBK'nın medyaya bulaştırdığı bu pisliğin içinde sadece yazarlar filan da yok, yazarından muhabirine, yöneticisinden editörüne birbirine benzemez, duyunca şaşıracağınız, şok olacağınız çok farklı isimler var...
İşte ülkemiz medyasındaki arlanmazlık, rezil olamama halinin kaynağı budur.
Koltuklarımız köşelerimiz elimizde kaldıkça, istediğim kadar kepaze olurum rahatlığı budur.
Bu yolsa yol değildir.
Bu arlanmaz yüzler yok olmaya mahkumdur.
CÜNEYT ÖZDEMİR NEYİ AÇIKLAMALI?
Şimdi sayın Cüneyt Özdemir’in yayınlarından zaten bu SBK meselesinin nereye gideceğini gördüğü anlaşılıyor.
Fakat kendisinden bir ricam var.
Çünkü SBK’nın medya yapılanmasının çözülmesinde, bence kilit role sahip.
Hatırlarsanız bundan aylaaar önce SBK’nın bir haber kanalı satın alacağını, kendisine de yöneticilik teklif edildiğini söylemişti.
Medyanın dehlizlerine hakim bir isim olarak Özdemir tabii ki teklifi kibarca geri çevirmiş ve adeta olay yerinden kaçarak uzaklaşmış.
Çok akıllıca davranmış.
Ancak ben eminim ki, Türk yetkililer kadar ABD’li yetkililer de bunu bir yere not ettiler.
SBK hangi medya grubuna yakındı?
Ve o grubu satın almak için kimlerle görüştü?
Hangi gazeteciler aracılık etti?
Veeeeee hangi medya patronu, resmen ipin ucundan döndü.
Düşünsenize, ABD kara parasını alarak medyanızı satıyorsunuz.
O kara para sizin kasanıza giriyor.
Allah korumuş!
Neyse, sırdaşlar.
SBK ekseninde patlayacak atom bombasının çekirdeği budur.
Ve emin olun skandallar da, tüm bu isim ve cisimler etrafında ifşa olacaktır.
Hep birlikte göreceğiz.
FARUK BİLDİRİCİ BAZILARINA NEDEN HİÇ BULAŞMIYOR?
Açık yazayım.
Medya ombudsmanı sayın Faruk Bildirici, bizim medya mahallesinde zor bir iş yapıyor ve adeta salyangoz satıyor.
Bu kadar yalanın, numaranın döndüğü bir yerde, medya etiği üzerine yazılar yazmak zor.
Ben kulis yazıyorum, sayın Bildirici gibi yüksek perdede tutmuyorum işleri.
İşim bir nevi medyanın Batman’liği.
Köşelere çöreklenmiş, emekçiyi sömüren, her gün yalan pazarlayan ve her şeyin kaymağını yiyen tiplerle bir derdim var.
Belki de ömrümü bu mesleğe verip de yaşadığım hayal kırıklıkları yüzündendir.
Başkalarının da benim kandığım şeylere kanmasını, birilerinin kurduğu oyunda piyon olmasını izlerken üzülüyorum.
Elimde de emekli maaşım dışında bir şey olmadığı için rahatım.
Tam da bu nedenle, tüm pisliğini, damarlarına kadar bildiğim bu düzenin, çarklarını ifşa ediyorum.
Ve yazılarımın yarattığı etkinin de farkındayım.
Neyse uzattım sırdaşlar.
Birlikte daha çooook maske indireceğiz…
Bildirici meselesine gelince…
Pek çok meseleyi ele alıyor, eleştiriyor.
Ama şunu fark ettim.
Medyamızın dört bir yanını saran gediklilerine hiç ama hiç dokunmuyor.
Mesela geçen gün şunu yazmış:
Guardian’da yayımlanan Uber belgelerini “Macron’u sarsan Uber belgeleri” başlığıyla haber yapan AA, Sabah, Milliyet, Yeni Akit ve Yeni Şafak, AKP kurucusu Cüneyd Zapsu’nun “lobi yapmak için Uber’den 150 bin dolar istediği” bilgisini okurundan gizledi.
Mesela Fatih Altaylı’nın adı bu belgelerde geçiyor.
Para karşılığı haber yazmakla suçlanıyor.
Hürriyet ve Sabah gazetesine de benzer suçlamalar var.
Bir ombudsman bunun peşine nasıl düşmez?
Hele ki yavuz hırsız misali, yakalanınca haberi yapan gazeteci Pelin Ünker’i yabancı istihbarata çalışmakla suçlayan Altaylı…
Gazeteye meydan okumuşken, ve bir garip Keskin Kalem Altaylı’nın para karşılığı yazdığı iki yazıyı bulup ifşa etmişken…
Nasıl bu konuyu araştırmazsınız sayın Bildirici?
Hadi ben yazdım, çizdim kanıt bile koydum ortaya.
Siz Uber meselesini yazarken bunu nasıl görmezden gelirsiniz?
Düşünsenize, para karşılığı haber yazmakla suçlanıyor, yetmiyor bir yayın kuruluşunu ve gazeteciyi hedef gösteriyor.
Kimse bir şey demiyor.
İşte bu medya züppeleri, devri geçmişlerle uğraşmak kimsenin işine gelmiyor.
Çünkü kimse o eski çarklara çomak sokmak istemiyor.
Bildirici’nin bu yaklaşımı ilk Ebru Baki’nin kripto para reklamında oynaması meselesinde gözüme çarpmıştı.
Baki’yi adeta aklayan bir yazı yazmıştı Bildirici.
Ben de kibar bir dille, ‘meslektaşları kira ödeyemezken, lüks ayakkabılarla poz verenler işsiz kaldım reklamla oynadım demesin’ demiştim.
Bu kez biraz daha sert bir dille eleştiriyorum müsaadesiyle, sanırım bu ‘medya gediklililerine dokunmama’ huyu sayesinde yıllarca Doğan medyada ombudsmanlık yapabilmiş.
Diyeceğim bu kadar.
ARA ZAM İÇİN KRİTİK HAFTA
Yoldaşlar, yaza yaza dilimde tüy, klavyemde harf bittiği için.
Kısa ve öz anlatacağım derdimi.
Medya kuruluşlarının patron katlarında, ara zam hazırlıkları hız kazandı.
Oranların belirlenmesi için kıran kırana bir mücadele yürütülüyor.
Gözünüzü dört, kulağınızı beş açın lütfen.
Faka basmayın.
Hele ki son anda bazı patronların ara zamdan cayacağı ya da çok düşük zam yapacağı haberleri geliyor.
Aman diyim hakkınıza sahip çıkın.
Zam oranlarınız da belli olunca, beni haberdar edin ki hangi patron gerçek patron, kim naylon patron herkese gösterelim.