24 Şub 2009 16:13
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:33
"SAYIN DOĞAN'A BİR SÖZÜM OLDU! BAK BELDEN AŞAĞI VURMAYIN" ERDOĞAN BU SÖZLERİ NEDEN SARFETTİ?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Wall Street Journal gazetesine açıklamalarda bulunan Aydın Doğan'a Yozgat mitinginde cevap verdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doğan Holding A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'ın yabancı bir gazeteye yaptığı açıklamalarla ilgili olarak, ''Sayın Doğan, önce kendine gel... Bu Başbakan öyle küçük düşünen bir başbakan değil. Bu Başbakan Türkiye'nin şanına yakışan,Türkiye'nin büyük düşünmesini kendisi için ideal addeden bir başbakan'' dedi.
Erdoğan, partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmaya hava koşulları nedeniyle güçlükle ve gecikerek geldiğini belirterek başladı. ''Çok dolaştık, hakkınızı helal edin. Sizleri bu alanda çok beklettik fakat bu güzel hava rahmettir, rahmet... Bu kurak topraklara bir bereket'' diyen Erdoğan, yoğun kara rağmen kendisini dinleyen onbinlerce kişiyi görünce duygulandı. Medeniyet ve kalkınma yolculuğunda Yozgat'ın AK Parti'yi hiçbir zaman yalnız bırakmadığını ve seçimlerde tercihini AK Parti'den yana kullandığını hatırlatan Erdoğan, Aydın Doğan'la ilgili şöyle konuştu:
''HER ŞEYİNİZ SAĞLAMSA NİÇİN RAHATSIZ OLUYORSUNUZ''
''Buradan Sayın Doğan'a da sesleniyorum. Amerikan gazetelerinden bir tanesine açıklama yapıyor. 'Başbakanın çocuklarına' diyor 'ilgili haberlerimizden rahatsız olduğu için bunları koyma dedi. Biz de reddettiğimiz için bundan dolayı' diyor 'bize bunu yaptı'... Sayın Doğan, önce kendine gel. Bu Başbakan öyle küçük düşünen bir başbakan değil. Bu Başbakan Türkiye'nin şanına yakışan, Türkiye'nin büyük düşünmesini kendisi için ideal addeden bir Başbakan. Farklı alışmıştınız, alışkanlıklarınız bozuldu diye rahatsız oluyorsunuz. Çünkü sizler karşınızda el pençe divan duran başbakanlara alışmıştınız. Çünkü sizler İkitelli'den Babıali'den iktidarları yönetmeye alışmıştınız. Çünkü şimdi sizler devletin bir biriminin, Maliye Bakanlığının size yönelik yapmış olduğu rutin bir incelemeden eğer sizin her şeyiniz sağlamsa niçin rahatsız oluyorsunuz. Bundan kısa bir süre önce aynı yanlışı yine yaptınız ve mahkemeye dahi gitmediniz, uzlaşmaya gittiniz. Bu uzlaşmada da 200 trilyonu aşkın ceza ödediniz. Neden?''
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Benim Sayın Aydın Doğan'a bir sözüm oldu. Dedim ki 'Bak, belden aşağı vurmayın. Çocuklarımızı, ailelerimizi, mahremimizi yalan yanlış haberlerle gelip de gazetelerinize basmayın'. Ben teşkilatıma bir sivil inisiyatif olarak şunu söyledim, 'şu gazete' demedim; 'yalan yanlış haber yapan gazeteleri boykot edin almayın' dedim. Niye? Çünkü habercilik doğru olmayı gerektirir. Şimdi bu medya grubunun avukatlığını kim yapıyor? Baykal yapıyor. Peki bu medya grubu ne yapıyor? O da Baykal'ın, CHP'nin taşeronluğunu yapıyor. Anlaşma gayet iyi. Taşeron... Bunu yapıyor.
Bir de biliyorsunuz çeteler, mafyalar meselesi vardı. Sayın Baykal ne dedi? 'Ben Ergenekon'un avukatıyım' dedi. Olay bu kadar açık, ortada. 'Biz bu ülkede çetelerle, mafyalarla, yolsuzlukla mücadele edeceğiz' dedik. Ve bu mücadeleyi hamdolsun veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Biz bunların her yaptığına laf yetiştiremeye kalksak Ankara'dan çıkamaz hale geliriz. Ama biz iş yapacağız, yapacağımız çok şey var. Yozgat atasözü çok güzel söylemiş; 'kara kazanın yanına varma, karası bulaşır'. Öyle mi? Biz AK Parti'yiz karaya bulaşmayacağız. Biz AK Parti'yiz, bu partinin üzerinde kara leke durmaz. Bu parti kara lekeyi kabul etmez. Güneş balçıkla sıvanmaz.''
Erdoğan, partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmaya hava koşulları nedeniyle güçlükle ve gecikerek geldiğini belirterek başladı. ''Çok dolaştık, hakkınızı helal edin. Sizleri bu alanda çok beklettik fakat bu güzel hava rahmettir, rahmet... Bu kurak topraklara bir bereket'' diyen Erdoğan, yoğun kara rağmen kendisini dinleyen onbinlerce kişiyi görünce duygulandı. Medeniyet ve kalkınma yolculuğunda Yozgat'ın AK Parti'yi hiçbir zaman yalnız bırakmadığını ve seçimlerde tercihini AK Parti'den yana kullandığını hatırlatan Erdoğan, Aydın Doğan'la ilgili şöyle konuştu:
''HER ŞEYİNİZ SAĞLAMSA NİÇİN RAHATSIZ OLUYORSUNUZ''
''Buradan Sayın Doğan'a da sesleniyorum. Amerikan gazetelerinden bir tanesine açıklama yapıyor. 'Başbakanın çocuklarına' diyor 'ilgili haberlerimizden rahatsız olduğu için bunları koyma dedi. Biz de reddettiğimiz için bundan dolayı' diyor 'bize bunu yaptı'... Sayın Doğan, önce kendine gel. Bu Başbakan öyle küçük düşünen bir başbakan değil. Bu Başbakan Türkiye'nin şanına yakışan, Türkiye'nin büyük düşünmesini kendisi için ideal addeden bir Başbakan. Farklı alışmıştınız, alışkanlıklarınız bozuldu diye rahatsız oluyorsunuz. Çünkü sizler karşınızda el pençe divan duran başbakanlara alışmıştınız. Çünkü sizler İkitelli'den Babıali'den iktidarları yönetmeye alışmıştınız. Çünkü şimdi sizler devletin bir biriminin, Maliye Bakanlığının size yönelik yapmış olduğu rutin bir incelemeden eğer sizin her şeyiniz sağlamsa niçin rahatsız oluyorsunuz. Bundan kısa bir süre önce aynı yanlışı yine yaptınız ve mahkemeye dahi gitmediniz, uzlaşmaya gittiniz. Bu uzlaşmada da 200 trilyonu aşkın ceza ödediniz. Neden?''
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Benim Sayın Aydın Doğan'a bir sözüm oldu. Dedim ki 'Bak, belden aşağı vurmayın. Çocuklarımızı, ailelerimizi, mahremimizi yalan yanlış haberlerle gelip de gazetelerinize basmayın'. Ben teşkilatıma bir sivil inisiyatif olarak şunu söyledim, 'şu gazete' demedim; 'yalan yanlış haber yapan gazeteleri boykot edin almayın' dedim. Niye? Çünkü habercilik doğru olmayı gerektirir. Şimdi bu medya grubunun avukatlığını kim yapıyor? Baykal yapıyor. Peki bu medya grubu ne yapıyor? O da Baykal'ın, CHP'nin taşeronluğunu yapıyor. Anlaşma gayet iyi. Taşeron... Bunu yapıyor.
Bir de biliyorsunuz çeteler, mafyalar meselesi vardı. Sayın Baykal ne dedi? 'Ben Ergenekon'un avukatıyım' dedi. Olay bu kadar açık, ortada. 'Biz bu ülkede çetelerle, mafyalarla, yolsuzlukla mücadele edeceğiz' dedik. Ve bu mücadeleyi hamdolsun veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Biz bunların her yaptığına laf yetiştiremeye kalksak Ankara'dan çıkamaz hale geliriz. Ama biz iş yapacağız, yapacağımız çok şey var. Yozgat atasözü çok güzel söylemiş; 'kara kazanın yanına varma, karası bulaşır'. Öyle mi? Biz AK Parti'yiz karaya bulaşmayacağız. Biz AK Parti'yiz, bu partinin üzerinde kara leke durmaz. Bu parti kara lekeyi kabul etmez. Güneş balçıkla sıvanmaz.''