06 Ara 2016 10:23
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:14
Sayın Cumhurbaşkanına çağrı: Emir verin, gerçek ortaya çıksın!..
Medyaradar analisti Atilla Akar, yeniden alevlenen “Kayseri’de gömülü uçaklar” tartışmasına dair çok önemli bir çağrıda bulundu…
Hatırlayacaksınız: kısa bir süre önce “Kayseri’de gömülü uçaklar” konusuna dair bir tartışma yaşanmıştı. Bu tartışmada Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Sayın Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal başrollerde gözüküyorlardı. Devletin tepe noktalarında çok önemli bir konuda birbirine zıt iki ayrı açıklama ister istemez dikkatleri çekecekti. Neler oluyordu? Daha da önemlisi hangisi doğruyu söylüyordu? Bu konu kafaları meşgul etti o sıralar…
Erdoğan, konu ile ilgili Yeni Akademik Yıl vesilesiyle yaptığı konuşmasında “İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden şekillenen Batı Paktı’nda yer alabilmek için Cumhuriyet sonrası elde ettiklerimizden dahi vazgeçirildik. Tüm zorluklara ve yokluklara rağmen kurduğumuz uçak fabrikalarımızın, sanayi kuruluşlarımızın kapılarına kendi ellerimizle kilit vurdurdular. Kayseri’de uçaklarımızın gömülü olduğu mezarlar var. O zaman yapıldı bunlar. Şu anda bizi uçağımızı yaptırtmamak için ellerinden geleni yapanlar var.” diyecekti.
Buna karşılık çok geçmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu beyanı bizzat Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal tarafından tekzip edilecekti. Ünal Cumhurbaşkanını yalanlamakla kalmayacak üstüne bir de bu haberler için “Asparagas” tabirini kullanacaktı.
Bunun üzerine bende 28.10.2016. tarihinde bu sütunlarda “Kayseri’de gömülü uçakların sırrı ne?” başlıklı bir yazı yazmış, Cumhurbaşkanının açıklamasına inandığımı vurgulamış, bu “Sır”ın ABD ile yapılan “Özel anlaşmalar” çerçevesinde saklanmış olabileceğini belirtmiş ve kesin şekilde “Kamuya gerçek durumun açıklanması” çağrısında bulunmuştum. O günden bugüne konunun netleşmesi yönünde fazla bir adım atılmadı ne yazık ki…
Şimdi bir “Fikri takip yazısı” olarak devam edelim…
TEKRAR ALEVLENEN TARTIŞMA
İşte şimdi bu tartışma tekrar alevlenmiş görünüyor. Nitekim Göktürk-1 uydusunun, fırlatılma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri'deki "Uçak mezarlığı"ndan tekrar söz açarak "Geçmişte uçak, silah, motor fabrikalarımızı kapatıp, hazır ürün alımına yönelen anlayışın tuzağına bir daha kesinlikle düşmemeliyiz. Kayseri uçak mezarıdır biliyor musunuz? Oralara gömmüşlerdir uçakları, üretilenleri." dedi.
Lakin bu sözlerin asıl muhatabı aslında, Erdoğan konuşurken tam karşısında oturan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’dı. Mesaj gereken yere verilmişti!..
Ancak öyle anlaşılıyor ki bu tartışmayı artık sadece bir “tartışma” olmaktan çıkartmak gerekiyor. Çünkü mevcut tartışma aynı zamanda devlete zarar veriyor ve devletin üst makamlarına bir “Güven sorunu” yaratıyor. Kim haklıysa (ya da değilse) biran önce ortaya çıksın. (Gerçi ben bu konuda halen cumhurbaşkanına inanıyorum. O ayrı. Gerekçem belli. Ancak gerçeğin bir daha hiçbir şekilde tartışmaya mahal vermeyecek şekilde ortaya çıkması lâzım.) 70 yıla yaklaşan bu sürede bir “Sır” varsa da artık açıklansın. Devletin yüksek makamlarının “inanılırlığı” da tartışma konusu olmaktan uzak kalsın. Aksi halde devlet yıpranacak. Tüm hassasiyetim bundandır. Başka yolu yok!..
CUMHURBAŞKANIMIZI DURUMU NETLEŞTİRMEYE ÇAĞIRIYORUM!..
Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na bir çağrıda bulunmak istiyorum. Artık bu konuyu törenlerde kişisel bir “atışma” konusu gibi görünmekten lütfen çıkartın. Çözümü basit; emir verin, denilen bölgede bir kazı yapılsın ve “gerçek” ne ise ortaya çıksın. Eğer yerleri devlet arşivlerinde bir belgede, haritada işaretli değilse, adı geçen alanda metal dedektörleriyle bir arama yaptırmanız yeterlidir. (Sivil temsilciler ve medya mensuplarının eşliğinde olması iyi olur) Böylelikle konu üzerindeki her tür spekülasyon ortadan kalkacaktır. (Siz haklıysanız –ki bence öyle- kamuoyu desteği de arkanızda olacaktır.) Yeter ki bu tartışma bir son bulsun. Artık bu konu net bir “açıklığa” kavuşsun!
Şayet uçaklar iddia ettiğiniz gibi oradan çıkarsa da hem ABD-NATO sürecinin milli silah sanayimize verdiği zarar somut kanıtlarıyla tescillenmiş olacak hem de belki de havacılık müzelerimize –halen sağlam veya onarılabilir durumda iseler- yeni ve çok kıymetli tarihi değeri olan uçaklar kazandırmış olacaksınız.
Ve bence bu tartışmayı kesin bir şekilde sonlandırmanın başka bir yolu da yoktur. Aksi taktirde spekülasyonlar ve belki de karşılıklı yıpratıcı cevaplar sürecek, durum muğlaklığını koruyacaktır. Bu olayı adeta kişisel bir “iddia” imiş gibi olmaktan çıkartıp, resmi açıdan ve somut kanıtlarıyla ortaya konulmalıdır. O kanıtlar toprağın dibinde ise de başka yolu yok. Gereği yapılmalıdır!
Bu konudaki her gecikme veya geri adım şu veya bu yönde şüphelerin sürmesine yol açabileceği gibi ayrıca yıpratıcı da olacaktır. İlaveten iddia sahibi siz olduğunuza göre iddiayı ispatlamak öncelikle size düşer. Konuyu ısrarla dile getirdiğinize göre bildiğiniz bir şeyler olmalı diye düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum?
Lütfen bunu yaptırınız!.. Makamınıza ve şahsınıza arz olunur. Saygılarımla…
06. 12. 2016.
[email protected]
Erdoğan, konu ile ilgili Yeni Akademik Yıl vesilesiyle yaptığı konuşmasında “İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden şekillenen Batı Paktı’nda yer alabilmek için Cumhuriyet sonrası elde ettiklerimizden dahi vazgeçirildik. Tüm zorluklara ve yokluklara rağmen kurduğumuz uçak fabrikalarımızın, sanayi kuruluşlarımızın kapılarına kendi ellerimizle kilit vurdurdular. Kayseri’de uçaklarımızın gömülü olduğu mezarlar var. O zaman yapıldı bunlar. Şu anda bizi uçağımızı yaptırtmamak için ellerinden geleni yapanlar var.” diyecekti.
Buna karşılık çok geçmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu beyanı bizzat Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal tarafından tekzip edilecekti. Ünal Cumhurbaşkanını yalanlamakla kalmayacak üstüne bir de bu haberler için “Asparagas” tabirini kullanacaktı.
Bunun üzerine bende 28.10.2016. tarihinde bu sütunlarda “Kayseri’de gömülü uçakların sırrı ne?” başlıklı bir yazı yazmış, Cumhurbaşkanının açıklamasına inandığımı vurgulamış, bu “Sır”ın ABD ile yapılan “Özel anlaşmalar” çerçevesinde saklanmış olabileceğini belirtmiş ve kesin şekilde “Kamuya gerçek durumun açıklanması” çağrısında bulunmuştum. O günden bugüne konunun netleşmesi yönünde fazla bir adım atılmadı ne yazık ki…
Şimdi bir “Fikri takip yazısı” olarak devam edelim…
TEKRAR ALEVLENEN TARTIŞMA
İşte şimdi bu tartışma tekrar alevlenmiş görünüyor. Nitekim Göktürk-1 uydusunun, fırlatılma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri'deki "Uçak mezarlığı"ndan tekrar söz açarak "Geçmişte uçak, silah, motor fabrikalarımızı kapatıp, hazır ürün alımına yönelen anlayışın tuzağına bir daha kesinlikle düşmemeliyiz. Kayseri uçak mezarıdır biliyor musunuz? Oralara gömmüşlerdir uçakları, üretilenleri." dedi.
Lakin bu sözlerin asıl muhatabı aslında, Erdoğan konuşurken tam karşısında oturan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’dı. Mesaj gereken yere verilmişti!..
Ancak öyle anlaşılıyor ki bu tartışmayı artık sadece bir “tartışma” olmaktan çıkartmak gerekiyor. Çünkü mevcut tartışma aynı zamanda devlete zarar veriyor ve devletin üst makamlarına bir “Güven sorunu” yaratıyor. Kim haklıysa (ya da değilse) biran önce ortaya çıksın. (Gerçi ben bu konuda halen cumhurbaşkanına inanıyorum. O ayrı. Gerekçem belli. Ancak gerçeğin bir daha hiçbir şekilde tartışmaya mahal vermeyecek şekilde ortaya çıkması lâzım.) 70 yıla yaklaşan bu sürede bir “Sır” varsa da artık açıklansın. Devletin yüksek makamlarının “inanılırlığı” da tartışma konusu olmaktan uzak kalsın. Aksi halde devlet yıpranacak. Tüm hassasiyetim bundandır. Başka yolu yok!..
CUMHURBAŞKANIMIZI DURUMU NETLEŞTİRMEYE ÇAĞIRIYORUM!..
Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na bir çağrıda bulunmak istiyorum. Artık bu konuyu törenlerde kişisel bir “atışma” konusu gibi görünmekten lütfen çıkartın. Çözümü basit; emir verin, denilen bölgede bir kazı yapılsın ve “gerçek” ne ise ortaya çıksın. Eğer yerleri devlet arşivlerinde bir belgede, haritada işaretli değilse, adı geçen alanda metal dedektörleriyle bir arama yaptırmanız yeterlidir. (Sivil temsilciler ve medya mensuplarının eşliğinde olması iyi olur) Böylelikle konu üzerindeki her tür spekülasyon ortadan kalkacaktır. (Siz haklıysanız –ki bence öyle- kamuoyu desteği de arkanızda olacaktır.) Yeter ki bu tartışma bir son bulsun. Artık bu konu net bir “açıklığa” kavuşsun!
Şayet uçaklar iddia ettiğiniz gibi oradan çıkarsa da hem ABD-NATO sürecinin milli silah sanayimize verdiği zarar somut kanıtlarıyla tescillenmiş olacak hem de belki de havacılık müzelerimize –halen sağlam veya onarılabilir durumda iseler- yeni ve çok kıymetli tarihi değeri olan uçaklar kazandırmış olacaksınız.
Ve bence bu tartışmayı kesin bir şekilde sonlandırmanın başka bir yolu da yoktur. Aksi taktirde spekülasyonlar ve belki de karşılıklı yıpratıcı cevaplar sürecek, durum muğlaklığını koruyacaktır. Bu olayı adeta kişisel bir “iddia” imiş gibi olmaktan çıkartıp, resmi açıdan ve somut kanıtlarıyla ortaya konulmalıdır. O kanıtlar toprağın dibinde ise de başka yolu yok. Gereği yapılmalıdır!
Bu konudaki her gecikme veya geri adım şu veya bu yönde şüphelerin sürmesine yol açabileceği gibi ayrıca yıpratıcı da olacaktır. İlaveten iddia sahibi siz olduğunuza göre iddiayı ispatlamak öncelikle size düşer. Konuyu ısrarla dile getirdiğinize göre bildiğiniz bir şeyler olmalı diye düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum?
Lütfen bunu yaptırınız!.. Makamınıza ve şahsınıza arz olunur. Saygılarımla…
06. 12. 2016.
[email protected]