16 Mar 2016 15:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:24

Saygı Öztürk'ün bu yazısı çok konuşulacak: Örgüt içindeki istihbarat elemanları saf değiştirdi!

Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk bomba bir iddiaya imza atarak, “Emniyet, asker ve MİT'in örgüt içindeki istihbarat elemanları saf değiştirdi” dedi.

Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, “Emniyet, asker ve MİT'in örgüt içindeki istihbarat elemanları saf değiştirdi” dedi. Emniyet, asker ve MİT içinde ‘haber elemanları’nın çift taraflı çalıştığını söyleyen Öztürk, “Bugün, Güneydoğu’da ‘haber elemanlığı’da farklı bir boyut kazanmış. Elemanlar, devletin yanında gözüküp para alırken, örgüt içinden bilgi getirmekten çok, örgüte bilgi aktardığı değerlendiriliyor. Yani, birçok köy korucusu, aşiret lideri gibi onlar da saf değiştirmiş durumda” ifadesini kullandı.

Öztürk’ün Sözcü’de “Saf değiştiren istihbarat elemanları” başlığıyla bugün (16.03.2015) yayımlanan yazısı şöyle:

Şırnak il merkezinde, Hakkari’nin Yüksekova, Mardin’in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bölücü örgüt, 21 Mart’tan sonra eylem alanını genişletmeye çalışırsa, yasak uygulanacak ilçe merkezlerinin sayısı da artacak. Bunun nedeni de askerin, polisin gücü bölünüp, bir taraftan da olayları bölge dışına taşırmayı hedefliyorlar.

Terörle mücadelenin içinde yıllarca yer almış komutanlarla, Güneydoğu’yu konuşunca iyice umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Gerçekten, ne olduğunu araştırdığınızda ilçelerde polisin sokağa çıkamaz hale geldiğini, kaymakamın evinden çıkmadığını, adliyelerde çalışmaların yürütülemediğini öğreniyorsunuz. Onlara da bir şey diyemiyorsunuz.

Denetim diye bir şey yok

Bir zamanlar “yol denetimi” yapılıyordu. Ana yollarda olduğu gibi, tali yollarda da bu denetimler gerçekleştiriliyordu. 24 saat esasına göre denetim yapılan yollarda gözden kaçırılan çok şey olsa da, o yöredeki terörist yandaşlarının militan, silah, mühimmat taşıması engelliyor, caydırıcı oluyordu.

AKP hükümetine, terörü sıfırlanmış, Güneydoğu’sunda terör örgütü eylem yapamaz hale getirilmiş bir Türkiye bırakılmıştı. AKP döneminde yol denetimleri kaldırıldı. Teröristlere yardım- yataklık yapanların, dağa malzeme taşıyanların, örgüte katılmak için batıdan gelenlerin hiçbirisi için caydırıcı bir önlem bırakılmadı.

Terör örgütleri ağır silahları parça parça taşımaz. Bunlar bir bütün halinde yurda sokulur. İşte yurda sokulduğu yer ise genelde Habur Sınır Kapısı’dır. Bugün, gümrük kapılarında görevli olanlar da ne kadar fedakarca çalışırlarsa çalışsınlar, örgütün baskısı altındadırlar. Güneydoğu’da bir çok güvenlik önleminin önce gevşetilmesi, sonra kaldırılması da terör örgütünün Türkiye genelinde etkin faaliyet yapmasının yolunu açtı.

Gelene “geç” denildi

Değişik dönemlerde yasalarda yapılan değişikliklerle, bölücü örgütün içinde yıllardır bulunanlar, “ben suça karışmadım” deyince ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Bunların bir kısmı başka şehirlere örgütlenme, eleman kazandırma, eylem planlama hazırlıkları için gönderildi. Nitekim, kendiliğinden teslim olduğu belirtilenlerin çoğu, yeniden örgüte katıldı.

Dağdan inmiş teröristi siz eğitime, rehabilitasyona tabi tuttunuz mu? Yok. İşte, o günün teröristlerinin bir kısmı bugün büyük kentlerde, yine örgütleri adına çalışıyor. Güneydoğu’da yaşananlara karşı öc alma faaliyeti yürütüyor. İşte, Ankara’da meydana gelen patlamalar da bunun bir sonucudur.

Halk ne yapsın?

Güneydoğu halkına büyük acılar yaşatılıyor. Ne olduysa “çözüm” dedikleri süreçte oldu. Devletin etkinliği giderek kayboldu. Yöre halkı, yanında, yöresinde devleti göremeyince terör örgütünün emrine girmek zorunda kaldı. “Kepenkler kapatılacak” deniliyor kapatılıyor, “yollara hendek kazılacak” deniliyor, kazılıyor, “herkes otomobilinin kontak anahtarını verecek” deniliyor veriliyor.

Evleri kurşunlananlar, durumu polise bildirdiğinde polis, “O mahalleye giremiyoruz. Sen fotoğraflarını çekip polise getir” diyor ve bunun için tutanak düzenlemekten de çekinmiyor. Durum böyle olunca, terör örgütünün her yere hakim olduğu da kabul edilmeye başlandı, istemese de örgütün yanında yer aldı. Siz kendinizi Güneydoğu’nun ilçesinde yaşayan birisi olarak bu durumda ne yapacağınızı düşünün.

Örgütün, eylemleri kırsaldan ilçe merkezlerine taşımasıyla birlikte kim terörist, kim sade vatandaş ayrımı yapmak da zorlaştı. Yapılan operasyonlar ilçelerdeki evleri de yaşanmaz hale getirdi. Devletin, yöre halkına yapması gereken çok işler var. Bunun için zaman geçmeden halkın sorunlarını çözmeli.

Haber elemanlarını kaybettiler

Başbakan, HDP’li bir milletvekilinin içinde bulunduğu araçla teröristlere silah taşındığını belirtmişti. Peki ne yaptınız? Nerede yargılanan bir asker varsa, o duruşmayı izlemek için HDP milletvekilleri adliyelere gidiyor. Ömrü Güneydoğu dağlarında geçmiş, bir komutan yargılandığı davaya “kırmızı plakalı” otomobille HDP’li TBMM Başkanvekili’nin geldiğini anlatıyor.

Emniyet’in, askerin, MİT’in “haber elemanı” bulunur. Bunlar, terör örgütünün militanı gibi hareket eder, örgüt içinden aldığı bilgileri bağlı olduğu birime bilgi aktarır. Haber elemanları “çift taraflı” çalışır. Örgüt içindeki bilgileri aktaran kişi, deşifre olmamak için teröristlerle birlikte çatışmalara girdiğinde, askere, polise ateş eder. Bugün, Güneydoğu’da “haber elemanlığı” da farklı bir boyut kazanmış. “Haber elemanları” devletin yanında gözüküp para alırken, örgüt içinden bilgi getirmekten çok, örgüte bilgi aktardığı değerlendiriliyor. Yani, bir çok köy korucusu, aşiret lideri gibi onlar da saf değiştirmiş durumda.

Yani, ülkemizin işi giderek zorlaşıyor.