Saygı Öztürk'ün bu yazısı çok konuşulacak: Örgüt içindeki istihbarat elemanları saf değiştirdi!
Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk bomba bir iddiaya imza atarak, “Emniyet, asker ve MİT'in örgüt içindeki istihbarat elemanları saf değiştirdi” dedi.
Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, “Emniyet, asker ve MİT'in
örgüt içindeki istihbarat elemanları saf değiştirdi” dedi. Emniyet,
asker ve MİT içinde ‘haber elemanları’nın çift taraflı çalıştığını
söyleyen Öztürk, “Bugün, Güneydoğu’da ‘haber elemanlığı’da farklı
bir boyut kazanmış. Elemanlar, devletin yanında gözüküp para
alırken, örgüt içinden bilgi getirmekten çok, örgüte bilgi
aktardığı değerlendiriliyor. Yani, birçok köy korucusu, aşiret
lideri gibi onlar da saf değiştirmiş durumda” ifadesini
kullandı.
Öztürk’ün Sözcü’de “Saf değiştiren istihbarat elemanları”
başlığıyla bugün (16.03.2015) yayımlanan yazısı şöyle:
Şırnak il merkezinde, Hakkari’nin Yüksekova, Mardin’in Nusaybin
ilçesinde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bölücü örgüt, 21
Mart’tan sonra eylem alanını genişletmeye çalışırsa, yasak
uygulanacak ilçe merkezlerinin sayısı da artacak. Bunun nedeni de
askerin, polisin gücü bölünüp, bir taraftan da olayları bölge
dışına taşırmayı hedefliyorlar.
Terörle mücadelenin içinde yıllarca yer almış komutanlarla,
Güneydoğu’yu konuşunca iyice umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Gerçekten,
ne olduğunu araştırdığınızda ilçelerde polisin sokağa çıkamaz hale
geldiğini, kaymakamın evinden çıkmadığını, adliyelerde çalışmaların
yürütülemediğini öğreniyorsunuz. Onlara da bir şey
diyemiyorsunuz.
Denetim diye bir şey yok
Bir zamanlar “yol denetimi” yapılıyordu. Ana yollarda olduğu gibi,
tali yollarda da bu denetimler gerçekleştiriliyordu. 24 saat
esasına göre denetim yapılan yollarda gözden kaçırılan çok şey olsa
da, o yöredeki terörist yandaşlarının militan, silah, mühimmat
taşıması engelliyor, caydırıcı oluyordu.
AKP hükümetine, terörü sıfırlanmış, Güneydoğu’sunda terör örgütü
eylem yapamaz hale getirilmiş bir Türkiye bırakılmıştı. AKP
döneminde yol denetimleri kaldırıldı. Teröristlere yardım- yataklık
yapanların, dağa malzeme taşıyanların, örgüte katılmak için batıdan
gelenlerin hiçbirisi için caydırıcı bir önlem bırakılmadı.
Terör örgütleri ağır silahları parça parça taşımaz. Bunlar bir
bütün halinde yurda sokulur. İşte yurda sokulduğu yer ise genelde
Habur Sınır Kapısı’dır. Bugün, gümrük kapılarında görevli olanlar
da ne kadar fedakarca çalışırlarsa çalışsınlar, örgütün baskısı
altındadırlar. Güneydoğu’da bir çok güvenlik önleminin önce
gevşetilmesi, sonra kaldırılması da terör örgütünün Türkiye
genelinde etkin faaliyet yapmasının yolunu açtı.
Gelene “geç” denildi
Değişik dönemlerde yasalarda yapılan değişikliklerle, bölücü
örgütün içinde yıllardır bulunanlar, “ben suça karışmadım” deyince
ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Bunların bir kısmı
başka şehirlere örgütlenme, eleman kazandırma, eylem planlama
hazırlıkları için gönderildi. Nitekim, kendiliğinden teslim olduğu
belirtilenlerin çoğu, yeniden örgüte katıldı.
Dağdan inmiş teröristi siz eğitime, rehabilitasyona tabi tuttunuz
mu? Yok. İşte, o günün teröristlerinin bir kısmı bugün büyük
kentlerde, yine örgütleri adına çalışıyor. Güneydoğu’da yaşananlara
karşı öc alma faaliyeti yürütüyor. İşte, Ankara’da meydana gelen
patlamalar da bunun bir sonucudur.
Halk ne yapsın?
Güneydoğu halkına büyük acılar yaşatılıyor. Ne olduysa “çözüm”
dedikleri süreçte oldu. Devletin etkinliği giderek kayboldu. Yöre
halkı, yanında, yöresinde devleti göremeyince terör örgütünün
emrine girmek zorunda kaldı. “Kepenkler kapatılacak” deniliyor
kapatılıyor, “yollara hendek kazılacak” deniliyor, kazılıyor,
“herkes otomobilinin kontak anahtarını verecek” deniliyor
veriliyor.
Evleri kurşunlananlar, durumu polise bildirdiğinde polis, “O
mahalleye giremiyoruz. Sen fotoğraflarını çekip polise getir” diyor
ve bunun için tutanak düzenlemekten de çekinmiyor. Durum böyle
olunca, terör örgütünün her yere hakim olduğu da kabul edilmeye
başlandı, istemese de örgütün yanında yer aldı. Siz kendinizi
Güneydoğu’nun ilçesinde yaşayan birisi olarak bu durumda ne
yapacağınızı düşünün.
Örgütün, eylemleri kırsaldan ilçe merkezlerine taşımasıyla birlikte
kim terörist, kim sade vatandaş ayrımı yapmak da zorlaştı. Yapılan
operasyonlar ilçelerdeki evleri de yaşanmaz hale getirdi. Devletin,
yöre halkına yapması gereken çok işler var. Bunun için zaman
geçmeden halkın sorunlarını çözmeli.
Haber elemanlarını kaybettiler
Başbakan, HDP’li bir milletvekilinin içinde bulunduğu araçla
teröristlere silah taşındığını belirtmişti. Peki ne yaptınız?
Nerede yargılanan bir asker varsa, o duruşmayı izlemek için HDP
milletvekilleri adliyelere gidiyor. Ömrü Güneydoğu dağlarında
geçmiş, bir komutan yargılandığı davaya “kırmızı plakalı”
otomobille HDP’li TBMM Başkanvekili’nin geldiğini anlatıyor.
Emniyet’in, askerin, MİT’in “haber elemanı” bulunur. Bunlar, terör
örgütünün militanı gibi hareket eder, örgüt içinden aldığı
bilgileri bağlı olduğu birime bilgi aktarır. Haber elemanları “çift
taraflı” çalışır. Örgüt içindeki bilgileri aktaran kişi, deşifre
olmamak için teröristlerle birlikte çatışmalara girdiğinde, askere,
polise ateş eder. Bugün, Güneydoğu’da “haber elemanlığı” da farklı
bir boyut kazanmış. “Haber elemanları” devletin yanında gözüküp
para alırken, örgüt içinden bilgi getirmekten çok, örgüte bilgi
aktardığı değerlendiriliyor. Yani, bir çok köy korucusu, aşiret
lideri gibi onlar da saf değiştirmiş durumda.
Yani, ülkemizin işi giderek zorlaşıyor.