Saygı Öztürk'ten uyuşturucu yazısı: Emniyet önüne geleni gözaltına almış!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun uyuşturucu açıklamasının ardından Türkiye'nin uyuşturucu ile mücadelesi gündemdeki yerini koruyor. Saygı Öztürk bugünkü yazısında Emniyet'in açıkladığı verileri yazarak tutuklananlarla, hakkında işlem yapılan kişi sayısı arasındaki farkı kaleme aldı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı verilere göre bu yılın ilk 10 ayında 198 uyuşturucu operasyonu yapıldı. Bu operasyonlarda 258 bin kişi hakkında işlem yapıldı, bu işlem yapılanlardan 22 bini tutuklandı.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk bugünkü köşe yazısında işlem yapılanla tutuklananlar arasındaki farka dikkat çekerek, "Emniyet Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi bu yılın ilk 10 ayında 198 bin uyuşturucu operasyonunda 258 bin şüpheliyi yakaladığını, bunlardan 22 binin tutuklandığını duyurdu. O zaman, emniyet önüne geleni gözaltına almış, hakkında işlem yapmış demektir" diye ifade etti.
Saygı Öztürk'ün o yazısı:
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) kurulduğunda başkanlığa “Kanun Metin” olarak bilinen Metin Aksoy atanmıştı. İllerle eşgüdümlü olarak operasyonlar yapılıyor, o dönemde uyuşturucu kadar silah kaçakçılığı da öne çıkıyordu.
İlk tanıdığım narkotikçi Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürü Atilla Aytek'ti. Tam bir operasyon polisiydi. Uyuşturucuyla terörün bağlantısını uluslararası toplantılarda dile getirdi. Nitekim PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığı kayıtlara girdi. Mesleğe yeni başladığı dönemde uyuşturucu alıcısı rolünü çok oynadı. Çok silahlı çatışmaya girdi. Vücudunda 14 mermi çekirdeği vardı. Side'de, hippi kılığına girip uyuşturucu almak isterken onun polis olduğu anlaşıldığında yediği dayağı ise hep anlatırdı.
SİZDE NEDEN AZ?
Kamil Tecirlioğlu'nun, Haluk Bahçekapılı'nın, Hanefi Avcı'nın dönemleri de uyuşturucu ve silah kaçakçılarıyla mücadelede geçti. O dönem KOM Dairesinde çalışanlar, “Baba”lara karşı yaptıkları operasyondan söz ederken, “Babaları babaanne yaptık” derdi. Uluslararası düzeyde önemli operasyonlar yapıldı. “Kontrollü teslimat” uygulamasıyla, karşılıklı güven ortamıyla uyuşturucunun çıkış noktasından, varış noktasına kadar izi sürüldü. Eş zamanlı operasyonlarla “Baron”lara ulaşıldı. Uyuşturucu yüklü gemiler denizde batırıldı.
Ülkemiz, uyuşturucunun geçiş noktasıydı. Uyuşturucu kullanımı da nüfusa göre yaygın değildi. Amerikalı bir uzman, resmi toplantıda dönemin KOM Daire Başkanı Kamil Tecirlioğlu'na sordu, “Dünyada yaygınlaşmasına rağmen, Türkiye'de niçin uyuşturucu kullanımı yok” dedi. Deneyimli Emniyetçi Tecirlioğlu, geleneksel aile yapısından söz etti, uyuşturucu kullanana iş ve kız verilmediğini, toplumdan dışlandığını, tepkiyle karşılaştıklarını anlattı.
Uyuşturucuya başlama yaşı genelde 16-24 olarak kayıtlara geçmiş durumda. Zaman zaman “Uyuşturucuya başlama yaşı 10'a düştü” açıklamalarını duyarız. Bu daha çok “Sokak çocuklarının” kullandığı bali ve benzerlerinin kayıtlara “Uyuşturucu” olarak geçmesinden kaynaklanıyor. O çocuklarımızı, bu beladan kurtarmak da devletimizin ödevidir.
ÖNCE GÜVEN
Uyuşturucu ticaretini daha çok belli aileler yapıyor. Örgütsel olarak uyuşturucu ticareti de yapıldığı ve bunun önemli gelir kaynaklarının başında geldiği, “Narko-terör” konulu toplantılarda hep dile getirilir.
Uyuşturucuyla mücadelede geçmişte Türkiye hep örnek gösterilirdi. Karşılıklı güven ve dayanışmayla “Baron”lara ulaşılıyordu. Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanlığı döneminde İnterpol bile devreye sokulmadan, 7-8 ülkede eş zamanlı uyuşturucu operasyonları başlatılıyordu. Bunlar hep geride kaldı. Güven kaybolunca, ilişkiler azalınca karşılıklı bilgi akışı olmuyor. Uyuşturucu tacirleri ülkelerde dinlemeye alınıyor, bağlantılar belirlendikçe ilgili ülkeler bilgi değişimini yapıyor, kaçakçılara önemli darbeler indiriliyordu. Devletin polisini, iktidarın polisine çevirirseniz, polis bandosuyla iktidar partisinin şarkısını söyletirseniz o polise yabancının güveni de kaybolur, bilgi paylaşımı da durur.
BUNUNLA ÖVÜNÜLMEZ
Emniyet Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi bu yılın ilk 10 ayında 198 bin uyuşturucu operasyonunda 258 bin şüpheliyi yakaladığını, bunlardan 22 binin tutuklandığını duyurdu. O zaman, emniyet önüne geleni gözaltına almış, hakkında işlem yapmış demektir.
Bir kahveye baskın yapıldı. Aynı masada oturanlardan örneğin birisi uyuşturucu kullandıysa, diğerlerine de aynı gözle bakılıyor ve dosyasına “Uyuşturucudan hakkında işlem yapıldı” kaydı giriyor. Bu gençler örneğin polis, jandarma, yargı mensubu gibi hakkında arşiv kaydı gerektiren bilgiler istendiğinde o kayıtlar karşısına çıkıyor. İşte, bu durum onların geleceğini etkiliyor.
AÇIKLANSIN DA ÖĞRENELİM
Bazı illerde, emniyet yetkilileri kendilerini üst makamlara başarılı göstermek için her rutin denetimi “Operasyon” diye kayıtlara geçiriyor. İşte o yüzden “Operasyon sayısı” da “Gözaltına alınan şüpheli” sayısı da yüksek. Eğer, 258 bin kişi gözaltına alındıysa, neden sadece 22 bini tutuklandı? Daire Başkanı İbrahim Hakkı Seydioğulları bunu açıklasa da öğrensek. Gerçekten 258 bin kişiye işlem uygulandıysa, bu ülkede gençliğin bittiğini ortaya koyar.
Uyuşturucu üzerinden büyük dolaplar çevriliyor. Bu beladan kurtulmak isteyenler başka tuzaklara düşürülüyor, adeta sömürülüyor. Uyuşturucu parası bulabilmek için evinde satacak bir şey kalmayınca, tehditle para alıyorlar. O yüzden bazı aileler, “Onların cezaevine konulmasını” bile istiyor.
Polisi “İktidarın polisi” görünümünden kurtarmak gerekiyor. Nitekim “Devletin polisi” olmak isteyenler ortaya çıkan durumdan rahatsız. Emniyet Genel Müdürünün, Jandarma Genel Komutanının “Siyasetçi” ağzıyla açıklamalar yapması ise şaşkınlık yaratıyor, güven duygularını yok ediyor.