13 Eyl 2016 09:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:32
Savaş muhabirlerinin gözü kulağı Suriye'de yaşadıklarını anlattı
Suriye’deki savaşı takip etmek için bölgeye giden gazetecilere rehberlik yapan Al-Basha, her gün yaşam ile ölüm arasında gidip geliyor.
Mahmud Al-Basha, Esad'a muhalif olduğu için okuduğu üniversiteden atılan ve Suriye'de 6 yıldır süren iç savaşta bölgedeye giden CNN, BBC, El Cezire muhabirlerinin savaş bölgesinde gözü kulağı olan bir rehber. Kendi tanımıyla o bir Fixer. ( yabancı gazeticiye bağlantı sağlayan, rehberlik ve çevirmenlik yapan) IŞİD'e karşı rehin düşüp hem kendisini hem de bölgeye gelen gazetecileri kurtaran bir kahraman da aynı zamanda.
Habertürk'ten Sami Akbıyık'ın haberine göre, Al-Basha, 2011’de Humus’taki Al-Baath Üniversitesi’nde İngiliz dili ve edebiyatı son sınıf öğrencisiyken Esad’a muhalif olduğu gerekçesiyle üniversiteden atılmış. Suriye’de yaşanan savaşı dünyaya duyurmak için Aleppo Halep Media Center’ı (Halep Medya Merkezi) kurduğu için tutuklanıp 5 ay hapis yatmış. Al-Basha, burada yaptığı haberlerle kısa sürede dünya medyasının dikkatini çekmiş ve CNN International, BBC ile Al Jazeera’da çalışan muhabirler kendilerine rehberlik etmesi için teklifte bulunmuş.
Yaptığı işi gazetecilik olarak tanımlayan Al-Basha, “Yabancı medya temsilcileri gelmeden önce nasıl bir haber hazırlamak istediklerini söylüyor. Ben de bağlantıları kurup haber yapmalarını sağlıyorum” diye anlatıyor.
Ölümle burun buruna yaşıyor
The Times Gazetesi’nin ünlü savaş muhabiri Anthony Loyd da pek çok gazeteci gibi bölgeye gittiğinde Al-Basha ile çalışmayı tercih etmiş. Çatışma bölgelerini gezdiklerinin 5’inci gününde IŞİD’in kontrolünde olan Tel Rıfat bölgesine geçtiklerinde rehin alınmışlar. Ölümle burun buruna geldikleri o anları Al-Basha şöyle anlatıyor:
“Elim bağlıydı, çözmeye çalıştım. Jack’ın ayağıyla ittirdiği çekiç yardımıyla çözebildim. Gözümdeki bezden de kurtuldum. Arabanın bagajındaki delikten dışarı baktım. Sürekli sigara içip telefonla konuşan ve bizi bekleyen bir kişi vardı. Arkası bize dönüktü. Yavaşça bagajın kapısını açtım. Çekiçle adama vurup bayılttım. Jack’ın da ellerini çözüp kaçmaya başladık. Arkamızdan gelenler bize ateş ettiler. Loyd’un sol bacağına 2 kurşun isabet etti. Halk, bizi rehin alanları durdurdu. Loyd’la Jack’ı araca bindirdik ve Kilis’teki hastaneye götürdük.”
Al-Basha, olaydan çok sonra kendilerini kaçıran grubun başındaki kişinin 10 yıllık arkadaşı olduğunu öğrenmiş.
"Bağlantıları sağlıyorum"
Al-Basha, ‘fiksır’ın bir gününü ise şöyle anlatıyor: “Yaptığınız anlaşmaya göre o gün ne yapacağınız değişiyor. ‘Fiksır’lık yaptığım yabancı gazetecileri sabah Kilis sınırında karşılıyorum. Yapmak istediği habere göre bağlantıları ayarlıyor ve çekmek istediği çatışma bölgeleri için izinler alıyorum. Onları bölgeye götürüyorum. Çekimlerini, röportajlarını yapıyorlar. Ben de sürekli yanlarında olup tercümanlık yapıyorum.” 2012’de 100 dolar kazandığını ifade eden Al-Basha, bugünlerde günlük kazancının 200 ile 300 dolar arasında değiştiğini söylüyor.
"İyi savaş muhabiri yok, iyi bir fiksır var"
Yaşadıklarıyla ilgili Habertürk’e değerlendirme yapan ve dünyanın en iyi savaş muhabiri ödülüne sahip The Times Gazetesi Ortadoğu muhabiri Anthony Loyd ise “Ortadoğu’da iyi savaş muhabiri yoktur, iyi fiksır vardır. İyi ‘fiksır’la çalışan her savaş muhabiri, iyi savaş muhabiridir” diyor.
Mahmud Al-Basha’nın bölgenin en iyi ‘fiksır’ı olduğunu ve kendisinin de onunla çalışarak iyi haberler yaptığını ve ödül aldığını kaydeden Loyd, “Rehin alındığımızda birkaç saat sonra öleceğimi beklerken o beni ölümden kurtardı” diye konuşuyor.
Ortadoğu'yu 'Fiksır'la tanıdı
Çöl Kraliçesi olarak bilinen ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra Ortadoğu’nun haritasını çizen Gertrude Bell’e bölgedeki bütün aşiretleri tanıtan, danışmanlık yapan ve hayatını kurtaran da Fattuh isimli bir ‘fiksır’dı.
Suudi Krallığı’nın kurucusu Suud Bin Abdulaziz savaşın son günlerinde “Bir İngiliz kadınına bizi bu kadar çok sevdiren şey nedir?” diye sorduğunda Bell, “Bölgeye ilk geldiğimde çok güvendiğim ve bana yol gösteren sadık bir adamım vardı. Çölde defalarca hayatımı kurtarmıştı. İsmi Fattuh’du. İşte o adam bana sizi tanıttı ve sevdirdi” cevabını vermişti.
'Fiksırlık' (Fıxer) nedir?
İngilizce’den Türkçe’ye yerleşen kelimenin anlamı: İş bitirici, düzenleyici. Medya içindeki karşılığı ise: Yaşadığı ülke veya bölgeye gelen yabancı gazeteciye bağlantı sağlayan, rehberlik ve çevirmenlik yapan kişi. Bu işi yapanların çoğu ya eski gazeteci ya da yerel medyada çalışıyor.
Habertürk'ten Sami Akbıyık'ın haberine göre, Al-Basha, 2011’de Humus’taki Al-Baath Üniversitesi’nde İngiliz dili ve edebiyatı son sınıf öğrencisiyken Esad’a muhalif olduğu gerekçesiyle üniversiteden atılmış. Suriye’de yaşanan savaşı dünyaya duyurmak için Aleppo Halep Media Center’ı (Halep Medya Merkezi) kurduğu için tutuklanıp 5 ay hapis yatmış. Al-Basha, burada yaptığı haberlerle kısa sürede dünya medyasının dikkatini çekmiş ve CNN International, BBC ile Al Jazeera’da çalışan muhabirler kendilerine rehberlik etmesi için teklifte bulunmuş.
Yaptığı işi gazetecilik olarak tanımlayan Al-Basha, “Yabancı medya temsilcileri gelmeden önce nasıl bir haber hazırlamak istediklerini söylüyor. Ben de bağlantıları kurup haber yapmalarını sağlıyorum” diye anlatıyor.
Ölümle burun buruna yaşıyor
The Times Gazetesi’nin ünlü savaş muhabiri Anthony Loyd da pek çok gazeteci gibi bölgeye gittiğinde Al-Basha ile çalışmayı tercih etmiş. Çatışma bölgelerini gezdiklerinin 5’inci gününde IŞİD’in kontrolünde olan Tel Rıfat bölgesine geçtiklerinde rehin alınmışlar. Ölümle burun buruna geldikleri o anları Al-Basha şöyle anlatıyor:
“Elim bağlıydı, çözmeye çalıştım. Jack’ın ayağıyla ittirdiği çekiç yardımıyla çözebildim. Gözümdeki bezden de kurtuldum. Arabanın bagajındaki delikten dışarı baktım. Sürekli sigara içip telefonla konuşan ve bizi bekleyen bir kişi vardı. Arkası bize dönüktü. Yavaşça bagajın kapısını açtım. Çekiçle adama vurup bayılttım. Jack’ın da ellerini çözüp kaçmaya başladık. Arkamızdan gelenler bize ateş ettiler. Loyd’un sol bacağına 2 kurşun isabet etti. Halk, bizi rehin alanları durdurdu. Loyd’la Jack’ı araca bindirdik ve Kilis’teki hastaneye götürdük.”
Al-Basha, olaydan çok sonra kendilerini kaçıran grubun başındaki kişinin 10 yıllık arkadaşı olduğunu öğrenmiş.
"Bağlantıları sağlıyorum"
Al-Basha, ‘fiksır’ın bir gününü ise şöyle anlatıyor: “Yaptığınız anlaşmaya göre o gün ne yapacağınız değişiyor. ‘Fiksır’lık yaptığım yabancı gazetecileri sabah Kilis sınırında karşılıyorum. Yapmak istediği habere göre bağlantıları ayarlıyor ve çekmek istediği çatışma bölgeleri için izinler alıyorum. Onları bölgeye götürüyorum. Çekimlerini, röportajlarını yapıyorlar. Ben de sürekli yanlarında olup tercümanlık yapıyorum.” 2012’de 100 dolar kazandığını ifade eden Al-Basha, bugünlerde günlük kazancının 200 ile 300 dolar arasında değiştiğini söylüyor.
"İyi savaş muhabiri yok, iyi bir fiksır var"
Yaşadıklarıyla ilgili Habertürk’e değerlendirme yapan ve dünyanın en iyi savaş muhabiri ödülüne sahip The Times Gazetesi Ortadoğu muhabiri Anthony Loyd ise “Ortadoğu’da iyi savaş muhabiri yoktur, iyi fiksır vardır. İyi ‘fiksır’la çalışan her savaş muhabiri, iyi savaş muhabiridir” diyor.
Mahmud Al-Basha’nın bölgenin en iyi ‘fiksır’ı olduğunu ve kendisinin de onunla çalışarak iyi haberler yaptığını ve ödül aldığını kaydeden Loyd, “Rehin alındığımızda birkaç saat sonra öleceğimi beklerken o beni ölümden kurtardı” diye konuşuyor.
Ortadoğu'yu 'Fiksır'la tanıdı
Çöl Kraliçesi olarak bilinen ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra Ortadoğu’nun haritasını çizen Gertrude Bell’e bölgedeki bütün aşiretleri tanıtan, danışmanlık yapan ve hayatını kurtaran da Fattuh isimli bir ‘fiksır’dı.
Suudi Krallığı’nın kurucusu Suud Bin Abdulaziz savaşın son günlerinde “Bir İngiliz kadınına bizi bu kadar çok sevdiren şey nedir?” diye sorduğunda Bell, “Bölgeye ilk geldiğimde çok güvendiğim ve bana yol gösteren sadık bir adamım vardı. Çölde defalarca hayatımı kurtarmıştı. İsmi Fattuh’du. İşte o adam bana sizi tanıttı ve sevdirdi” cevabını vermişti.
'Fiksırlık' (Fıxer) nedir?
İngilizce’den Türkçe’ye yerleşen kelimenin anlamı: İş bitirici, düzenleyici. Medya içindeki karşılığı ise: Yaşadığı ülke veya bölgeye gelen yabancı gazeteciye bağlantı sağlayan, rehberlik ve çevirmenlik yapan kişi. Bu işi yapanların çoğu ya eski gazeteci ya da yerel medyada çalışıyor.