Sarışın Asena nereye koşuyor?

Medyaradar'ın usta yazarı Varol Ersoy, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sürpriz bir görüşme gerçekleştiren İYİ Parti eski genel başkanı Meral Akşener'in siyaset sonrası üç imaj değişikliğine dikkat çekti.

İYİ Parti Kurucu Genel Başkanı Meral Akşener, yerel seçimlerden önce kendisine sorulan, “Seçimlere tek başınıza girme kararınız partinize bir seçim yenilgisi getirirse ne yaparsınız?” sorusuna, “Ne yapacağım, evime çekilir, siyaseti bırakırım” diye yanıt vermişti.
Dediğini de bir ölçüde yaptı:
İYİ Parti Genel Başkanlığı’ndan ayrıldı, yaklaşık iki ay boyunca da ortalıkta görünmedi.
Ta ki Recep Tayyip Erdoğan’la gerçekleşen sürpriz görüşmesine kadar.
Bu ziyaret hakkında hemen herkes konuştu. Meral Hanım’ın ne “Kripto AKP”liliği kaldı, ne de Erdoğan’dan “büyükelçilik” istediği…
Hatta kendisine bir sonraki seçimlerde AKP ve MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı olmasının teklif edildiği bile…
*
Ben bunlarla ilgili değilim.
Kendisini seven de var sevmeyen de…
Ben Meral Hanım’daki “siyaset sonrası üç imaj değişikliği”ne dikkatinizi çekmek istiyorum:
Bir: Kestane kızılı olan saçlarını bıraz daha kısa kestirip sarıya boyatmış…
İki: Gözlüklerini yenilemiş…
Üç: Gömleğinin hep ilikli olan en üst düğmesini açmış…
*
Bu değişiklikleri dün mesleğinde saygın bir isim olan psikolog arkadaşıma sordum.
Çok ciddi baskı ortamlarından çıkan insanlarda bu tür değişim ihtiyacının “rahatlama arayışı” olarak yorumlanması gerektiğini söyledi.
Ayrıca, “Ben artık bildiğiniz o insan değilim. Aslında o kadar tutucu da değilim. Bakın kendimi nasıl değiştirebiliyorum. O eski halim sizin içindi. Yeni halim ise tamamen kendim için” demek istemiş olabileceğini de belirtti.
Aynı arkadaşımın, Meral Hanım’ın saçını sarıya boyatmasından ve gözlüklerini değiştirmesinden daha radikal bir karar olarak gördüğü değişiklik ise gömleğinin hep ilikli olan üst düğmesini açarak fotoğraf çektirmesi…
Bu “politik” bir değişimin de habercisi…
Yani artık “Daha az muhafazakarım, biraz daha ılımlıyım” demenin bir yolu.
*
Siyaset bizde böyle yapılır dostlar…
Değişmeyen tek şey değişimdir!
Dün ak dediğine bugün kara demek, düşman bildiğine bugün kucak açmak, uğruna öldüğün değerleri demode bulmak; günümüz Türk siyasetçi tipinin temel karakteridir.
Dün Kılıçdaroğlu ile kol kolasınızdır; bugün Recep Tayyip Erdoğan’la aynı karede!
*
Arkadaşıma, “Meral Hanım 35 yıl boyunca hep ‘erkek siyaseti’ yaptı. Onlardan daha sert söylemlere sahip. Daha radikal ve kimi konularda çok daha acımasız ve kavgacı… Acaba kendisindeki bu değişimin nedeni daha kadınsı görünme ihtiyacı olabilir mi?” diye sordum.
Aldığım yanıt şöyle oldu:
“Hiç kuşkusuz temel neden zaten bu… Her kadın gibi o da güzel görünmek, beğenilmek istemiş ama siyasi konumu nedeniyle bunu hayata geçirememiş olabilir. Şimdi artık böyle bir takıntısı kalmadı ve rahatladı. Bir psikolog olarak kendisine önerim, çıktığı bu yeni yolda, yüreğinin götürdüğü yere gitmesidir. ‘Elalem ne der?’, ‘Seçimlerde oy kaybeder miyim?’ kaygısı olmadan dilediği gibi yaşamasıdır. Attığı bu küçük ama önemli adım için kendisini kutluyorum. Bir psikolog olarak değil bir vatandaş olarak kendisinden tek ricam ise politik zikzaklarına artık bir son vermesidir. İlk önce kendisinin sevebileceği bir kadın siyasetçi olsun; hepimize yeter.”
*
Aslında bu değişimler çok da önemli değil:
Saçların ister süt beyazı olsun, ister kestane kızılı ya da Marilyn Monroe sarısı…
Yeter ki eksilmesin yüreğindeki “iyi ve dürüst insan olma kaygısı!”
Anlatabildim mi Sarışın Asena?