11 Şub 2013 12:06 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:01

SARAI SIERRA CİNAYETİNİ TÜRKİYE'YE DUYURAN İLK MUHABİR KİM OLDU?

Bugün yazarı Tarık Toros, Türkiye'yi sarsan Sarai Sierre cinayetinde bir muhabirin hakkını teslim etti..

Çok emare var ki; adi cinayet!

Cumartesi "Sarai Sierra ajan mı, kurye mi" sorusuna cevap aramış, ajan olamayacağı fakat kurye olma ihtimali üzerinde durmuştuk.

Bu konuda, sağ olsun Aydoğan Vatandaş, talihsiz kadının ABD’deki ailesiyle buluşmuş, Staten Island’a varan bir araştırma yapmış, bunları bu köşe aracılığıyla paylaşmıştı.

Tabir yerindeyse, bu arada İstanbul’un eli de armut toplamıyordu. Müthiş bir polis soruşturmasına tanık olduk. ABD’li kadın, sokak ve mekân kameraları aracılığıyla takip edildi adım adım. Son kamera görüntüleri Eminönü’nde tespit edilmiş, kadın 21 Ocak’ta kaybolmuştu. İşte İstanbul Polisi de bu noktadan sonra elde ettiği tüm verileri değerlendirip "ceset" aramaya koyuldu. Eminönü, Sarayburnu veya o civarda bir yerde olmalıydı. Tarihî surlarda yoğunlaşıldı.

Ceset 2 Şubat’ta Cankurtaran surlarının dibindeki dehlizde bulundu. Ölümünün üzerinden 10 günden fazla geçmişti. Yani kadın, kameralardan kaybolduğu gün öldürülmüş, polis doğru atış yapmıştı.

İşaretler "tinerci" dedi

Cesedin kimliğini tüm Türkiye’ye ilk duyuran Kanaltürk muhabiri Ömer Çağlak oldu. Ömer, 2 Şubat Cumartesi akşamı, gerek Kanaltürk Ana Haber bülteni gerek BUGÜN TV canlı bağlantılarında meslektaşlarına adeta nal toplattı. Sonraki günlerde de bu işi en önde götürdü.

Polis 72 saat boyunca olay yerinden delil topladı. Kanaltürk Haber, daha ilk gün yaptığı araştırmada tinerci veya gasp cinayeti üzerinde durdu. Zira kadının bulunduğu bölge, tinercilerin mekânıydı. Başına sert bir cisimle vurularak öldürülmüştü. Ömer Çağlak, bunun bir taş parçası olduğunu teyit etti, 22 şüpheliden kan örneği alındığını bildirdi. Bunların çoğu tinerciydi.

Ve Ömer Çağlak, beşinci gün yani 7 Şubat Perşembe, "Cinayeti tinercilerin işlediği netleşti" haberini yaptı.

İşte olayın otopsisi

Toparlayalım:

Sarai Sierra, ailevi sorunlar yaşayan, iki çocuklu parasız bir kadındı.

Son dönemde, cep telefonuyla fotoğraflar çekmeye ve bunu internette paylaşmaya başladı. Orada bir çevre edindi. Gerçekten de Instagram’a koyduğu fotoğraflar hayli başarılı çalışmalardı.

İnternet yazışmaları seyahate çıkmasını tetikledi. Zaten bunalımdaydı. Seyahate çıkınca eşi de bir miktar para yolladı, bazı masraflarını da internetten edindiği arkadaşları karşıladı.

İnternet görüşmeleriyle belirlenen ve gözaltına alınan şüpheliler var, fakat İstanbul Polisi olayın adi bir tinerci cinayeti olduğu üzerinde duruyor.

Çünkü... Kadının bulunduğu dehliz, tarihi surların en ücra köşesinde. Bilmeyen bir katilin götürüp cesedi atabileceği bir yer değil. Kadın muhtemelen gündüz öldürülüp gece oraya bırakıldı. Hayli uzak ve ıssız bir noktada olmasından dolayı ceset 13 sonra bulunabildi. Polis bölgeye yoğunlaşmasa belki de aylarca orada kalacaktı.

Tarık Toros’un yazısının tamamı için tıklayın