09 Mar 2011 11:06
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:06
ŞANTAJA, ÇİRKİNLİĞE, ÇİRKEFLİĞE PABUÇ BIRAKMAM! KENDİNE GEL, OTUR OTURDUĞUN YERDE!
Vatan yazarı Can Ataklı, "Bak güzel kardeşim" diyerek başladı ,hangi köşe yazarını kendisi hakkında kaleme aldığı yazıdan dolayı haşladı?
Mecburen yazdığım bir yazı
Beni yıllardır izleyen okurlar ve ekrandaki izleyiciler, kişisel tartışmalara girmediğimi, özellikle aynı meslekten kişilerle bire bir polemik yapmadığımı bilirler. Ben gazeteciyim, yazarım, ülkemdeki siyasi, ekonomik sosyal gelişmeleri izler, hataları saptar, eleştirilerimi yapar, beğendiklerimi de yazmaktan çekinmem.
Kişisel tartışmalara girmek, didişmek, hele hele son yıllarda çok moda olan “aşağılama, hakaret, küçük düşürme” gibi eylemlere asla bulaşmam.
Ancak tabii ki bu, hakkımda yazılan hiçbir şeye cevap vermeyeceğim anlamına da gelmiyor, ki zaman zaman kamuoyunda yanlış bir izlenim oluşmaması için bu tür yazılar yazdım.
Bugün de “mecburi” bir yazı yazmak durumundayım. Akşam Gazetesi’nin yazarlarından Oray Eğin, dün yazısında benim de adımı geçirmiş. İlk bakışta beni öven hatta göklere çıkaran bir ifade kullandığını sanabilirsiniz.
Ancak, ne yazık ki bu deyimi kullanmak zorundayım, “ruhu kötü olanlar, överken bile aşağılamaktan, karalamaktan, bir tür hıncı çıkarmaktan” garip bir haz duyarlar.
Bu yazar benim 28 Şubat’ta ‘dik duran’ nadir kişilerden olduğumu söylüyor. Ama diyor ki “Kim düşünürdü o yıllarda Aspava diye havadan sudan konular yazan, Tansu Çiller hayranlığı ile kendinden söz ettiren Can Ataklı’nın böyle dirençli olacağını.”
Bu yazara şunu söylemek isterim: ‘Bak güzel kardeşim, sağa sola bulaşarak, iri iri konuşarak, insanlar hakkında kendince tanımlamalar yaparak meslekte bir yerlere tutunmak isteyebilirsin. Ama şunu bil ki, havadan sudan yazdığımı söylediğin dönemde F-16 jetlerinin neden bu kadar sık düştüğünü, neden İstanbul’un sosyetik semtlerinden şehit cenazesi kalkmadığını, Milli Güvenlik Kurulu’nun neden var olduğunu, Doğu’daki jandarma zulmünün neden sürdüğünü, kendi ülkemde neden bazı yerlere gitmemize izin verilmediğini, kendi dilini konuşmak isteyenlere neden yasak konduğunu, kendine derin devlet süsü veren çetelerin nasıl korunduğunu sorguluyor ve yazıyordum. Bilemiyorum sen o tarihlerde okuma yazmayı sökmüş müydün? Ama istersen şimdi göndereyim o yıllardaki yazılarımı. Çok yararlanırsın.’
Ve bu yazara bir cümle daha ileteceğim: “Kapısından bile geçmediğim Genç Parti’den bakan olabilmek için Uzan’ın yalakalığını yaptığımı bile yazacak kadar kendini küçültmüştün. Ciddiye alıp cevap bile vermedim. Olabilir, gençtir, algılama sorunu vardır diye düşünmüştüm. Ama geçmişten bugüne, meslek hayatıma, yazılarıma, bu yazıların içeriğine dil uzatmaya kalkarsan bunu affetmem. Şimdi komplekse kapılıp sakın cevap yetiştirmeye kalkma. Zaten versen de ben sürdürmem. Ben başkalarına benzemem; şantaja, çirkinliğe, çirkefliğe pabuç bırakmam. Kendine gel, otur oturduğun yerde
Can Ataklı/Vatan
ORAY EĞİN CAN ATAKLI İLE İLGİLİ OLARAK NE YAZMIŞTI?
Beni yıllardır izleyen okurlar ve ekrandaki izleyiciler, kişisel tartışmalara girmediğimi, özellikle aynı meslekten kişilerle bire bir polemik yapmadığımı bilirler. Ben gazeteciyim, yazarım, ülkemdeki siyasi, ekonomik sosyal gelişmeleri izler, hataları saptar, eleştirilerimi yapar, beğendiklerimi de yazmaktan çekinmem.
Kişisel tartışmalara girmek, didişmek, hele hele son yıllarda çok moda olan “aşağılama, hakaret, küçük düşürme” gibi eylemlere asla bulaşmam.
Ancak tabii ki bu, hakkımda yazılan hiçbir şeye cevap vermeyeceğim anlamına da gelmiyor, ki zaman zaman kamuoyunda yanlış bir izlenim oluşmaması için bu tür yazılar yazdım.
Bugün de “mecburi” bir yazı yazmak durumundayım. Akşam Gazetesi’nin yazarlarından Oray Eğin, dün yazısında benim de adımı geçirmiş. İlk bakışta beni öven hatta göklere çıkaran bir ifade kullandığını sanabilirsiniz.
Ancak, ne yazık ki bu deyimi kullanmak zorundayım, “ruhu kötü olanlar, överken bile aşağılamaktan, karalamaktan, bir tür hıncı çıkarmaktan” garip bir haz duyarlar.
Bu yazar benim 28 Şubat’ta ‘dik duran’ nadir kişilerden olduğumu söylüyor. Ama diyor ki “Kim düşünürdü o yıllarda Aspava diye havadan sudan konular yazan, Tansu Çiller hayranlığı ile kendinden söz ettiren Can Ataklı’nın böyle dirençli olacağını.”
Bu yazara şunu söylemek isterim: ‘Bak güzel kardeşim, sağa sola bulaşarak, iri iri konuşarak, insanlar hakkında kendince tanımlamalar yaparak meslekte bir yerlere tutunmak isteyebilirsin. Ama şunu bil ki, havadan sudan yazdığımı söylediğin dönemde F-16 jetlerinin neden bu kadar sık düştüğünü, neden İstanbul’un sosyetik semtlerinden şehit cenazesi kalkmadığını, Milli Güvenlik Kurulu’nun neden var olduğunu, Doğu’daki jandarma zulmünün neden sürdüğünü, kendi ülkemde neden bazı yerlere gitmemize izin verilmediğini, kendi dilini konuşmak isteyenlere neden yasak konduğunu, kendine derin devlet süsü veren çetelerin nasıl korunduğunu sorguluyor ve yazıyordum. Bilemiyorum sen o tarihlerde okuma yazmayı sökmüş müydün? Ama istersen şimdi göndereyim o yıllardaki yazılarımı. Çok yararlanırsın.’
Ve bu yazara bir cümle daha ileteceğim: “Kapısından bile geçmediğim Genç Parti’den bakan olabilmek için Uzan’ın yalakalığını yaptığımı bile yazacak kadar kendini küçültmüştün. Ciddiye alıp cevap bile vermedim. Olabilir, gençtir, algılama sorunu vardır diye düşünmüştüm. Ama geçmişten bugüne, meslek hayatıma, yazılarıma, bu yazıların içeriğine dil uzatmaya kalkarsan bunu affetmem. Şimdi komplekse kapılıp sakın cevap yetiştirmeye kalkma. Zaten versen de ben sürdürmem. Ben başkalarına benzemem; şantaja, çirkinliğe, çirkefliğe pabuç bırakmam. Kendine gel, otur oturduğun yerde
Can Ataklı/Vatan
ORAY EĞİN CAN ATAKLI İLE İLGİLİ OLARAK NE YAZMIŞTI?