Sanatın gündemine bomba gibi düşen kare! Tartışmaları alevlendirdi...

Sanatçı Ahmet Güneştekin’in “Hafıza Odası” isimli sergisi, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın (DTSO) ev sahipliği ve Pilevneli Galeri’nin sunumu ile Diyarbakır’daki tarihi Keçi Burcu’nda açıldı.

Kürt sorunu içerisinde yaşanan ölüm ve krizleri simgeleyen “Kayıp Alfabe”, “Analar Duvarı”, “Yoktunuz”, “Hafıza Tepesi”, Güneydoğu’da çözüm süreci sonrasında yaşanan ölümleri simgeleyen “Çürüme” ve Diyarbakır cezaevini anlatan “5 No’lu Koridor” başlıklı eserlerin yer aldığı “Hafıza Odası” çalışmasının açılışına tepkiler de gecikmedi.

İstanbul sosyetesinin akın ettiği sergide özellikle Keçi Burcu’nun terasında yer alan tabut simgelerinin kullanıldığı “Çürüme” eseri önünde sosyetenin verdiği ve paylaştığı pozlar tartışmaları alevlendirdi.

Sosyal medyada tepki çeken fotoğraflardan birini de iş insanı Feryal Gülman’ın paylaştı. Gülman “Çürüme” çalışmasının önünde çekilen fotoğrafını Instagram’da paylaşarak, “Keçi Burcu Surlarının muhteşem ortamındaki serginin ne kadar etkileyici olduğunu anlatmam zor belki; Diyarbakırlıların koşarak geleceğini biliyorum ama civar illerdeyseniz gelip yaşamalısınız mutlaka” ifadelerini kullandı.

‘O GÜN BUGÜN DEĞİL...’

Leman’dan karikatürist Tuncay Akgün, sergi için Diyarbakır’a giden Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ün halay fotoğrafını kastederek, “Halay görüntülerinin benim için sürprizi yok(Parası ödenmiş kiralık uçaklarla gidilip hep çekildi) .Halaydaki ve tabut önünde poz verme (bütün İst.sosyetesi yaptı bunu bu arada) ‘şuursuzluk’ benim için kayda değer. O şuursuzluk bütün kurguya hakim. Devlet eliti de Kürt siyasi elit de bu fotoğrafa yer alıyor. Bu kadar dejenerasyon bir yerde patlayacak çok hatalar yapılacaktır. Ancak o gün bugün değil” ifadelerini paylaştı.

Gazeteci Rengin Arslan ise “Dağ başında plastik çiçekli beyaz masa örtülü fotoğraflardan, tabut önünde moda çekimlerine… Şuursuzluk hiç nesil atlamıyor, gösteri toplumu katlanarak beyni, yüreği tüketiyor. Oysa tabut önünde ben ne yapıyorum diye bir saniye sorsanız böyle mi olurdu” diye yazdı.

Eleştirel Kültür dergisinden Yıldırım Tankut da eleştirisini şu cümlelerle dile getirdi:

“Çağdaş sanatın kasıtlı kiçleştirme ve trajiği bile ironik hale getiren sinik yöntemleri düşünülünce bu kadar da olmaz demek hiç zor olmadı. Rengarek bonibonlara dönüşen tabutlar trajik ve politik olanı salt bir gösteriye indirgiyorlar. Gösteri Toplum’unun mucidi Guy Debord görse dumur olurdu. Karşımızda tam anlamıyla yıkımların, kanlı doksanların ve yakınlarda katledilen Tahir Elçi cinayeti ya da Sur gibi tarihi bir mahallenin yıkımı dururken, tabutların üzerine bonibon renkler serpiliveriyor.”

İşte o paylaşımlar ve tepkiler: