04 Ara 2010 11:27 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:51

SANAT MI, REZİLLİK Mİ? O SAHNE İÇİN İZLEYENLER NE DEDİ?

Şükran Moral'ın önceki gün Casa Dell Arte'de gerçekleştirdiği "Amemus" performansı sanat gündeminin ilk sırasına oturdu.

Sanatçının, kırmızı bir yatakta kadın partneriyle birlikte 20 dakika kadar seviştiği performansını, galeride bulunan izleyiciler değerlendirdi. "Bu bir sanat mıdır, tartışılır?" diyen de var, çok düz bulduğunu söyleyen de... Ama hemen herkesin birleştiği bir nokta var: Çok cesur bir performanstı... İşte görüşler...

’Sınırları zorlamış’
Veysel Uğurlu (Kâzım Taşkent Sanat Galerisi Müdürü): Türkiye için yeni, değişik. Şükran Moral genelde sınırları zorlayan, çizgi dışı bir sanatçı. Sadece Türkiye’de değil, İtalya’da da sınırları zorlamış. Zaman içinde toplumun birçok şeye alışması lazım diye düşünüyorum. Performansın içinde sanatçının olması çok önemli.

’Sanatsal amaç anlaşılmadı’
İnci Aksoy (EKAV Yönetim Kurulu Başkanı): Öncelikle biraz cesur bir performanstı. Yalnız burada estetiksel ilişki nedir, performansı sanat yapan? Bu net anlaşılmadı, öncesinde veya sonrasında performansı anlatan bir alt metin sunulsaydı sanatsal amaç daha net anlaşılırdı.

’Ben bunu yapamazdım’
Ayşegül Sağbaş (Sanatçı): Bu dönemde bir kadının böyle bir performans yapması çok cesurca. Moral’ı ve galeriyi tebrik etmek gerek. Türkiye’de böyle bir performansın ilk olarak bir erkekten geleceğini düşünüyordum. Bunu Moral dışında başka bir kadın yapamazdı. Ben de bir sanatçıyım ve böyle bir şey yapamazdım. Çok ilginçti.

’20 kat şiirsel sarsabilirdi’
Fırat Demir (Plastik sanatlar eleştirmeni): Moral güncel sanatın Courtney Love’ıdır. "Amemus" çok net bir performanstı. Porno diyemeyiz, çünkü pornodaki aşırılık yok. Planlanmamış performans diyemeyiz, çünkü planlanmış ve bizi röntgenci durumuna düşürme amacı var. Moral bir şeyleri açıkça göstermeyi severdi ama her zaman yanında ek anlamlar getirirdi. Amemus’u düz buldum. Düz tehlikeli bir kelime, çünkü düz olmasıyla bir yanıyla çok başarılı, bir yanıyla kelimenin diğer anlamıyla da düz. Türkiye için çok yeni bu deneyim ama ben Moral’ın bu sarsıcılığı, 10 - 20 katı daha şiirsel ve güzel bir dille yapabileceğini düşünüyorum.

’Bu sanat mıdır, o tartışılır’
Ceri Benardete (Koleksiyoner): Bu iş dünyada birkaç kere yapılmış. Türkiye için yeni, cesaret isteyen bir şey. Şükran Moral uçuk bir sanatçı olduğu için bunları yapma cesaretini bulabiliyor. Seyircilerin bir kısmı yarısında çekti gitti, çoğunlukla kadın seyirciler. Bu sanat mıdır, değil midir; insanların karakterine, görüşlerine göre tartışılacak bir konudur.

’Teşhiri, röntgeni yüzümüze vurdu’
Murat Sabuncu (Milliyet gazetesi Ekonomi Şefi): Teşhirin ve röntgenin sıradanlaştığı bir dünyada Moral’ın performansı beni şaşırtmadı. İzleyiciler arasındaydım ve sanatçının çalışmasını, bu özelliklerimizin yüzümüze vurulması olarak algılıyorum. Birçoğumuz twitter’da, facebook’ta yediğimizi, içtiğimizi, gördüğümüzü paylaşmıyor muyuz? Açıkçası teşhir etmiyor muyuz? Kimilerinin hayatlarını aynı platformlardan izlemiyor muyuz? Yani röntgenlemiyor muyuz? Burada iki kadın, cinsellik var diyenler... Bilgisayarı olan herkes daha sert görüntülere rahatlıkla ulaşıyor. O gece orada toplanan insanlar eğer sanatçının geçmişini biraz olsun biliyorlarsa, karşılarına "18 yaşın üstündekiler için provakatif bir çalışma çıkacağını" biliyorlardı. Üstelik "içinde seks olan sanat" Moral’ın keşfi değil. New York’ta Moma’da geçen yıl ülkenin ünlü bir galeri sahibi kadının benzer bir performansı, ama bu bir erkekleydi, uzun süre sergilendi. Sanatçıyı eleştirecek olanlar da çıkacaktır. Benim önerim "tükürürüm böyle sanata" çizgisinin üstüne çıkmayı denemeleri...

Moral: Cinsellik önemli bir tabu
Şükran Moral’ın, "Amemus" adlı performansıyla ilgili değerlendirmesi şöyle:
"20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar gelen süreç, insan bedeni ile ilgili politikaların ele alındığı performans sanatı ve türevlerinin örnekleri ile dolu. Bu, Marina Abramovic, Tracey Emin gibi isimlerin de yer aldığı bir süreç ve temelinde 1960’ların hippi hareketi, cinsel özgürlük mücadeleleri ve feminist hareketlerin başkaldırıları yer alıyor. Bu bile başlı başına politik bir gösterge ve bu gösterge, iktidarların bedenler üzerinde kurduğu hegemonyanın varlığının belirtisidir: Bedeni kontrol altına almak ve arzu ettiği şekli vermek.

’Sevişme sanatsaldır’
Bugüne kadarki tüm performanslarımda hep "tabularla" bir derdim oldu. Düşünceleri saf aklın yerine, eylemdeki bedenin özgürleştireceğine inanıyorum. Bu noktada önemli tabulardan birisi "cinsellik". Cinsellik, iktidarların "yasakladığı" alanların başında yer alıyor. Örtük olarak masa altına süpürülen "heteroseksüel" ilişkilerin varlığının yanında, yüz çevrilen "gay/lezbiyen" ilişkilerin normal dışı olarak kodlanması da dikkat çekmek istediğim önemli bir konu.
Bu performanstaki "sevişme", sanatsal bir eylemdir. İzleyiciler (bakanlar) ise bu sanat etkinliğinin pasif konumdaki okuyucularıdır; ve bu bağlamda etkinlik bir "cinsel gösteri" değil, bir "ahlak" sorununun ele alınmasıdır. Yoksa, seks asli olarak yaşamsal bir gerçeklik. Belki de çalışmada sorgulanabilecek olan, galerideki "sanatın" yeryüzüne inmesi ya da bir gündelik olgu olarak cinselliğin "sanatın fildişi kulesine" çıkması çizgisindeki "sınır ihlali"nin olup olmadığıdır".
Galeri yetkilileri de, sanatçının ifade özgürlüğüne her zaman öncelik verdiklerini belirtti


Milliyet