24 Şub 2011 08:03
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:04
SANAT DÜNYASININ USTA İSMİ MÜJDAT GEZEN'İN BÜYÜK SIRRI!
Son günlerde AK Parti karşıtı çıkışlarıyla dikkat çeken Müjdat Gezen'in büyük sırrı açığa çıktı..
Zeki Müren, Müjdat Gezen’i neden affetmedi?
Zeki Müren yaşarken birileri "Türk sanat müziğini yozlaştırdı" diye yazsa ne olurdu?
Hemen söyleyeyim, bir şey olmazdı. Rahmetli, "Allah beni bu haberlerden veya dedikodulardan mahrum etmesin. Onlar bitince ben de unutulurum. Hakkında konuşulmayan insan bitiktir" derdi. Ve örnek olarak aynı günlerde radyoya başlayan sanatçı arkadaşlarını gösterirdi. "Şimdi evlerinin balkonunda oturmaktan başka bir şey yapamıyorlar" der, kahkahayı basardı. İçinden geçeni hiç belli etmezdi.
Bir gazeteciyi mahkemeye verdi. O da benim... 25 yıl yanında çalışan Bolulu aşçısı Mehmet Usta’ya yaptıklarını yazdığım için dava açtı. Yüce Allah’ım her şeyi biliyor. Mehmet Usta şeker hastası idi. "Artık çalışamıyorum, emekli olmak istiyorum" dediği için ağır hakaretlere maruz kalmıştı. İnanılmaz korkutulmuştu. Kıdem tazminatı olarak da Mersin’de iflas etmiş bir fabrikanın hisseleri verilmişti. Hiçbir değeri olmayan kağıt parçaları... Hakkını aradığı için de "Seni mahkemeye verip evini alacağız" diye korkutulmuştu. Karşısında koca Zeki Müren, ünlü avukatlar... Garibim Mehmet Usta resmen korkudan ölmüştü.
O zaman da doğrunun yanında, haksızlığa karşı çıkan bu salak gazeteci vardı. Her şeyi yazdığım için Zeki Müren bana tazminat davası açmıştı. 70’li yıllar... En az 35 yıl önce... Alacağı tazminatı da bir kalp vakfına bağışlayacağını açıklamıştı. Merak edenler Hürriyet Gazetesi’nin arşivine girip haberi incelesin. Şimdiden farkı yok değil mi? O zaman da medyada güçlüye yalakalık yapanlar, çıkarcılar vardı. O zaman da "Allah’ım sana sığınıyorum" deyip dua etmiştim. Sonra neler olduğunu yazmam. Vicdanım izin vermez.
Sonra barıştık, çok güldük, eğlendik. Son röportajını yapmak da bana nasip oldu. Daha doğrusu yazı dizisini. Bodrum sahilindeki o sohbetten sonra evine kapandı, ölene dek kimse ile görüşmedi.
Bir gün merak edip sordum, "Paşam kırgın veya küs olduğun insan var mı? Her şeyi unutur musun yoksa hep içinde saklar mısın?" diye... Şöyle bir durup düşündü ve bana, "Her kötülüğü ve saygısızlığı unuturum. Herkesi affederim. Ama bir kişiyi asla... Ölürken sanırım sadece onunla küs gideceğim" dedi. Tabii ki deştim. Meraktan çatlayarak, "Paşam kim bu? Ne olur açıkla" diye
adeta yalvarınca...
"İlk kez sana söylüyorum. Bir daha da anlatmayacağım" diyerek başladı.
"Biliyorsun Müjdat Gezen yıllardır gazino programında beni taklit eder. Benim gibi konuşur, şarkı söyler, saçlarını yaptırır. Herkes kızdığımı sanır. Oysa benim reklamımı yapıyor, neden kızayım? Beni taklit ederek çiçek gönderenlere teşekkür de ederdi. Teşekkür ettikleri arasında ’Ankaralı sauna arkadaşım Osman’ diye bir cümle kullanmaya başlamış. Ankara’da Osman diye bir arkadaşım gerçekten vardı. Haber gönderip, ’Osman’ı başka bir isim yapsın’ diye rica ettim. Hayır. Tam tersi üstüne basa basa ’Osman’ demeye başladı. Ben de Müjdat’a küstüm. Çünkü herkesten beklerim de Müjdat’tan beklemezdim. Müjdat’ın babası yıllarca saz ekibimde ritim sanatçısı idi. Sünnetinde kirvelik yaptım. Elimde büyüdü sayılır. Sanırım ölürken dargın olduğum tek insan olacak."
Siz de benim gibi şok oldunuz mu? Sanırım bu ilginç gerçek, Türk medyasında ilk olarak Bugün Gazetesi’ne kısmet oluyor. Müjdat Gezen’in kirvesi Zeki Müren imiş..
Aykut IŞIKLAR / BUGÜN
Zeki Müren yaşarken birileri "Türk sanat müziğini yozlaştırdı" diye yazsa ne olurdu?
Hemen söyleyeyim, bir şey olmazdı. Rahmetli, "Allah beni bu haberlerden veya dedikodulardan mahrum etmesin. Onlar bitince ben de unutulurum. Hakkında konuşulmayan insan bitiktir" derdi. Ve örnek olarak aynı günlerde radyoya başlayan sanatçı arkadaşlarını gösterirdi. "Şimdi evlerinin balkonunda oturmaktan başka bir şey yapamıyorlar" der, kahkahayı basardı. İçinden geçeni hiç belli etmezdi.
Bir gazeteciyi mahkemeye verdi. O da benim... 25 yıl yanında çalışan Bolulu aşçısı Mehmet Usta’ya yaptıklarını yazdığım için dava açtı. Yüce Allah’ım her şeyi biliyor. Mehmet Usta şeker hastası idi. "Artık çalışamıyorum, emekli olmak istiyorum" dediği için ağır hakaretlere maruz kalmıştı. İnanılmaz korkutulmuştu. Kıdem tazminatı olarak da Mersin’de iflas etmiş bir fabrikanın hisseleri verilmişti. Hiçbir değeri olmayan kağıt parçaları... Hakkını aradığı için de "Seni mahkemeye verip evini alacağız" diye korkutulmuştu. Karşısında koca Zeki Müren, ünlü avukatlar... Garibim Mehmet Usta resmen korkudan ölmüştü.
O zaman da doğrunun yanında, haksızlığa karşı çıkan bu salak gazeteci vardı. Her şeyi yazdığım için Zeki Müren bana tazminat davası açmıştı. 70’li yıllar... En az 35 yıl önce... Alacağı tazminatı da bir kalp vakfına bağışlayacağını açıklamıştı. Merak edenler Hürriyet Gazetesi’nin arşivine girip haberi incelesin. Şimdiden farkı yok değil mi? O zaman da medyada güçlüye yalakalık yapanlar, çıkarcılar vardı. O zaman da "Allah’ım sana sığınıyorum" deyip dua etmiştim. Sonra neler olduğunu yazmam. Vicdanım izin vermez.
Sonra barıştık, çok güldük, eğlendik. Son röportajını yapmak da bana nasip oldu. Daha doğrusu yazı dizisini. Bodrum sahilindeki o sohbetten sonra evine kapandı, ölene dek kimse ile görüşmedi.
Bir gün merak edip sordum, "Paşam kırgın veya küs olduğun insan var mı? Her şeyi unutur musun yoksa hep içinde saklar mısın?" diye... Şöyle bir durup düşündü ve bana, "Her kötülüğü ve saygısızlığı unuturum. Herkesi affederim. Ama bir kişiyi asla... Ölürken sanırım sadece onunla küs gideceğim" dedi. Tabii ki deştim. Meraktan çatlayarak, "Paşam kim bu? Ne olur açıkla" diye
adeta yalvarınca...
"İlk kez sana söylüyorum. Bir daha da anlatmayacağım" diyerek başladı.
"Biliyorsun Müjdat Gezen yıllardır gazino programında beni taklit eder. Benim gibi konuşur, şarkı söyler, saçlarını yaptırır. Herkes kızdığımı sanır. Oysa benim reklamımı yapıyor, neden kızayım? Beni taklit ederek çiçek gönderenlere teşekkür de ederdi. Teşekkür ettikleri arasında ’Ankaralı sauna arkadaşım Osman’ diye bir cümle kullanmaya başlamış. Ankara’da Osman diye bir arkadaşım gerçekten vardı. Haber gönderip, ’Osman’ı başka bir isim yapsın’ diye rica ettim. Hayır. Tam tersi üstüne basa basa ’Osman’ demeye başladı. Ben de Müjdat’a küstüm. Çünkü herkesten beklerim de Müjdat’tan beklemezdim. Müjdat’ın babası yıllarca saz ekibimde ritim sanatçısı idi. Sünnetinde kirvelik yaptım. Elimde büyüdü sayılır. Sanırım ölürken dargın olduğum tek insan olacak."
Siz de benim gibi şok oldunuz mu? Sanırım bu ilginç gerçek, Türk medyasında ilk olarak Bugün Gazetesi’ne kısmet oluyor. Müjdat Gezen’in kirvesi Zeki Müren imiş..
Aykut IŞIKLAR / BUGÜN