SANA NE OLDU ERDAL ŞAFAK?
Eğer birkaç yıl öncesine kadar “Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak nasıl biridir?” diye sorsanız... VAROL ERSOY yazdı...
Eğer birkaç yıl öncesine kadar “Sabah Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni Erdal Şafak nasıl biridir?” diye sorsanız,
kendisini tanıyan herkes söz birliği etmişçesine aynı yanıtı
verirdi:
“Dünyanın en beyefendi insanıdır. Karınca ezmez, uyumludur,
yardım severdir ve iyi bir gazetecidir.”
Ne olduysa bu
“karınca ezmez” adam birkaç yılda nobran, herkesi
kıran, burnu havalarda kaba saba bir insana dönüştü.
Her şey Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olmasıyla değişmeye
başladı…
O sakin, uyumlu adam gitti; toplantılarda terör estiren, avaz avaz
bağıran, birlikte çalıştığı arkadaşlarının haklı şikayetlerini bile
dinlemeyen, gazete sahiplerine gıkını çıkarmayıp, çalışanları kıran
biri geldi…
“Her şeyin en doğrusunu o biliyordu artık… Ve herkes onun
ayağını kaydırmak istiyordu, kimse başarısını çekemiyordu, bu
yüzden ihanete uğruyordu…”
***
Otuz yıla bir süredir tanıdığı ve kendinden sonra Sabah’ın ikinci
tepe yöneticisi olan Şule Talu’yu bile harcadı Erdal
Şafak…
Talu’nun annesinin hastalığı nedeniyle izinli
olduğu bir gün, toplantı masasında onun hakkında çok ağır sözler
söyleyerek, tüm yetkilerini aldığını duyurdu.
Sonuçta Şule Talu, zehir zemberek bir açıklamayla,
otuz yıllık yuvasından ayrılmak zorunda kaldı.
***
Şimdi refikimiz duyuyoruz ki Erdal Şafak beleş bir geziye
katılmış ve Dubai’ye gitmiş…
Uçakta giderken, alkolün dibine vurmuş…
Sonra da havaalanında pasaport kontrolü yapılırken kuyruğa girmek
istememiş, "Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Ben
Sabah’ın genel yayın yönetmeniyim... Ben herkesi tanırım. Bir
telefon edersem..." diye esip gürlemeye başlamış…
Görevli memurlara hakaret edip küfürler savurmuş…
Tam gözaltına alınıyormuş ki; Allah’tan beleş geziyi düzenleyen
ünlü işadamı Ali Ağaoğlu araya girmiş ve Dubaili
polisleri ikna ederek kendisini kurtarmış…
***
Sevgili Erdal Şafak…
Dubaili polisler senin kim
olduğunu nereden bilecek?
Ben söyleyeyim:
Akhisarlı yoksul bir ailenin, 60’ına kadar beyefendi yaşamış ama
sonrasında çığırından çıkmış, kabalaşmış, burnu büyümüş çocuğusun
sen…
60 yaşına kadar basın emekçisi olmanın hakkını verip, koltuğu
kaptıktan sonra gazetecilik etiğini unutmuş…
Başbakan’ın damadının yönettiği gazeteyi, tüm basın şehitlerinin
kemiklerini sızlatmak pahasına iktidarın emrine sokmuş…
Bunun karşılığı olarak Başbakan’ın uçağında yer kapmış…
Ve bundan sonra da kabalaşmış bir insansın!
Gazete içindeki pozisyonu yükseldikçe, dostluklarını, ilkelerini ve
samimiyetini kaybetmiş bir gazetecisin sen Erdal Şafak…
60 yılın birikimi olan çevrendeki “sevgi
halkası”nı, kaprislerinle darmadağın etmiş bir medya
yöneticisin…
Ve Dubaili polisler asla bilmezler ki; artık sevilmiyorsun!
Bu yüzden hızla yalnızlaşıyor, yalnızlaştıkça da “Ben
kimim” diye feryat ediyorsun!
Sen hiçbir şey değilsin Erdal Şafak…
Akhisarlı yoksul bir ailenin çocuğuyken ve bizim Erdal Ağabeyimiz
iken çok şeydin…
Ama artık, hiçbir şey değilsin!
İki alkol vakti arasında eğer kendine gelme olanağı bulursan, bu
yazdıklarımı iyi bir düşün:
Gerçekten artık hiçbir şey değilsin!
VAROL ERSOY