02 Tem 2010 09:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:26

SALİH TUNA'NIN ENGİN ARDIÇ İSYANI!

Rasim Ozan Kütahyalı liberal demokrattır, ben değilim usta! Fikri Akyüz galiba muhafazakar, ben çok şükür değilim.

Erdoğan işte o gün benim gözümde biter!

Oldukça saf biriyim, hiç uyanık sayılmam. Zaten "uyanık" olsaydım bu yazıyı yazmazdım

Lakin "salak" da sayılmam!

Yüksek matematiğim 100'dü. Hiç durmadan en az üç saat konferans verebilirim "Kuantum fiziği" hakkında.

Yine de alışveriş yaparken bir çocuk bile rahatlıkla kazıklar beni.

Yeteneklerim çok sınırlı. Hiçbir espriye düşünürken gülemem.

Bir yaprağın düşüşünü 20 farklı şekilde anlatan usta yazarlar vardır, ben anlatamam.

Yaprak düşer; ben en fazla ağlarım!

Hiç cesur değilim.

Şimşek çaksa hâlâ anamın kucağını ararım!

Köpek fobim dillere destan! Şayet yayan yürürsem, ceplerimi taş doldurmadan geceleyin eve varamam.

Cesur değilim dedimse, o kadar da korkak değilim. İnandığım davada bütün bir yeryüzü üzerime kalksa, milim sapmam.

İdare-i maslahatçılıktan nefret ederim!

Hayat görüşüm: Pire için yorgan yakmak!

Biliyorum; hayat görüşüm, hayatta pek işe yaramaz.

Hayat görüşü mesabesinde bir görüşüm daha var: Annesini sevmeyeni sevmem. Ne bileyim; varmış böyle insanlar!

Hesap kitaptan; 5 yıllık kalkınma planlarından falan hiç çakmam.

Türküm ama Türkçe bilmediği için öğretmenine tuvalet ihtiyacını söyleyemeyip altını ıslatan bir Kürt kız çocuğunun dramını okuduğumda, doğup büyüdüğüm Karadeniz'in bütün dalgaları beni öyle boğdu ki, Kürt oldum!

Yeryüzünün bütün konfederasyonlarını, federasyonlarını, bağımsızlıklarını o kız çocuğunun ayağına sersem de utancımdan kurtulamam!

Diplomasinin dilinden hiç anlamam.

Mesela, Mavi Marmara katliamından haftalar sonra, Başbakanlık Başdanışmanı'nın Jerusalem Post'a, "Gitmeyin dedik!.." açıklamasının ne manaya geldiğini çözebilmiş değilim.

İsrail'den özür beklerken, İsrail'den özür dilemektir bu diyeceğim, dilim varmıyor!

Elbette ben de biliyorum, hükümetin "Gitmeyin..." dediğini.

Mamafih, "İsrail terör devleti"nin çirkin yüzüne, "Siz ne kadar Filistinlilerin karşısındaysanız, biz de o kadar Filistinlilerin arkasındayız..." şeklinde haykırdıktan sonra bu sözlerin ne anlamı var?

Dışişleri Bakanımız Davutoğlu'nun İsrail Sanayi Bakanı'yla bir otelde gizlice görüşmesini de anlayamadım.

İşin tuhaf yanı, İsrail'i karıştırmış bu görüşme; halbuki, Türkiye karışmalı değil miydi?

Pardon, İsrail'i her alanda yalnızlaştıracağımızı biz söylemedik mi?

Pardon, İsrail mi bizim 9 vatandaşımızı öldürdü, biz mi İsrail'in?

Gelgelelim hiçbir zaman Türkiye'nin "bölgesel güç" olduğuna inanmadım. Tamam, kendimize inanalım, da, fazla abartmayalım. (Hayır yani, insanlığa sunduğumuz en büyük icadımız hâlâ yoğurt değil mi?)

Hayatımın hiçbir döneminde resmi ideolojinin "yandaşı" olmadım.

İlk oyunum, 21 yaşımda, İlyas Dönmez'le birlikte "Dünya Yayınları"nı kurduğumuz yıllarda, 86'da sahnelendi.

Mahmut Övür de geçenlerde bir vesileyle Sabah'ta yazdı; Brecht'ten "uyarladığım" bir oyun nedeniyle de, aynı anda 141-142 ve 163'den yargılandım.

28 Şubat'tan önce yazdığım bir film senaryosu yüzünden Genelkurmay muhtıra verecekti nerdeyse!

Üslubumun oluşmasında, düşünce dünyamın şekillenmesinde etkisi olan üstadları /ustaları Zaman gazetesinden sevgili Murat Tokay'ın benimle yaptığı söyleşide belirttim.

Engin Ardıç yok bunların arasında.

Rasim Ozan Kütahyalı liberal demokrattır, ben değilim usta!

Fikri Akyüz galiba muhafazakar, ben çok şükür değilim.

Ayrıca, Fikriciğimin esprilerinden çok Ümit Zileli'nin esprilerine gülerim. (Ümit Zileli ben espri yapmıyorum derse, bilemem tabii. Sağlık olsun.)

Engin Ardıç'ın kimi görüşlerine katılmam ama Cem Uzan'ın Star gazetesinde yazdıklarını yüzüne vurmayı da hiç doğru bulmam.

Dün değil, bugün nerde durduğudur önemli olan.

Zırtapozların yaftalaması umrumda değil ama "yandaş" değilim. İstesem de olamam; karakterim müsait değil buna.

Mesela...

Engin Ardıç'ın çok değil, bundan 4 yıl mukaddem, "İsrail terör devleti"nin "Kana katliamı" sırasında Akşam gazetesinde yazdıklarının onda birini Başbakan Erdoğan bugün söylese, benim gözümde biter!

Salih Tuna/Yeni Şafak