Salih Tuna'dan Özkök'e 'Asuman' yanıtı: “Asuman”dan çok “Pansuman”ı merak ediyorsun gibi...
Salih Tuna “Yere yakın Asuman'ın fena halde ayıp halleri”ni yazdı. Özkök, "Asuman kim" diye sordu. Salih Tuna "Biraz gayret et. Hazıra konma" cevabı verdi.
Kendisi ve Cem Küçük'ün 17 Aralık akşamı katıldıkları programda
Fetullah Gülen'e yönelik sözlerinin olduğu videonun sosyal medyaya
sürülmesi üzerine Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, çarşamba günü "Yere
yakın Asuman'ın fena halde ayıp halleri"ni yazdı.
Bunun üzerine Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, cuma günü
"Allah Allah kim bu yere yakın Asuman" diye sordu.
Salih Tuna bugün Ertuğrul Özkök'e cevap verdi...
ORTALIK 'SIFIR KİLOMETRE ERTUĞRUL ÖZKÖK'
KAYNIYOR...
"Hiç kusura bakma Ertuğrul Beyciğim, piyasa 'sıfır kilometre
Ertuğrul Özkök'lerle' kaynarken seninle uğraşamam" diyen Salih
Tuna, Ertuğrul Özkök'e Asuman'ın kim olduğunu söylemek için şartlar
sundu:
"Madem, Asuman'ın kim olduğunu çok merak ediyorsun, biraz gayret
et. Ne bileyim, en azından tahminini söyle, 3- 5 seçenek sun. O mu
bu mu şu mu, diye sor. Öyle lüp diye hazıra konma..."
SEN 'ASUMAN'I DEĞİL, 'PANSUMAN'I MERAK
EDİYORSUN!
Ertuğru Özkök'ün "Asuman"ı değil de daha çok "çok ayıp hallerini"
merak ettiğini belirten Salih Tuna, "Günahını almak istemem ama
'Asuman'dan çok 'Pansuman'ı merek ediyorsun gibi geldi bana. Yoksa,
Hayrettin Karaman Hoca'ya ironi soslu o gerzek soruyu sormazdın."
ifadelerini kullandı...
İşte Salih Tuna'nın o yazısı:
NE KADAR AYIP, YAPMA ASUMAN
Hiç kusura bakma Ertuğrul Beyciğim, piyasa “sıfır kilometre
Ertuğrul Özkök'lerle” kaynarken seninle uğraşamam.
Madem, Asuman'ın kim olduğunu çok merak ediyorsun, biraz gayret
et.
Ne bileyim, en azından tahminini söyle, 3- 5 seçenek sun. O mu bu
mu şu mu, diye sor. Öyle lüp diye hazıra konma.
Soner Yalçın katkı sunmuştu mesela.
Bir iki ay önce bu köşecikte ilk kez Asuman'ı yazınca, Mirkelam'ın
“Asuman Pansuman” klipinin linkini iletmişti. (Türkiye'de çekilen
en güzel kliplerdendir; Şevket Çoruh falan da oynamıştı hani.)
Bak, Ertuğrul Beyciğim…
Günahını almak istemem ama “Asuman”dan çok “Pansuman”ı merek
ediyorsun gibi geldi bana.
Yoksa, Hayrettin Karaman Hoca'ya ironi soslu o gerzek soruyu
sormazdın.
Zira “Yere yakın Asuman'ın fena halde ayıp halleri” (03 Mayıs 2017,
Yeni Şafak) serlevhalı yazımda sorduğun sorunun cevabı ziyadesiyle
var. Kaldı ki, Hayrettin Hocamız da aylar öncesinden mahut iftiraya
maruz kalmıştı.
Pardon, “Yere yakın Asuman” kim mi?
Hadi tamam, “Ne kadar ayıp” demeyecek, cevap vereceğim. Fakat önce
şıkları alayım.
***
Troll akını mevsim normallerinin üstünde seyrediyor. Kimi zaman
vardiyalı kimi zaman eşzamanlı harekete geçiyorlar.
Fakire “İrancı – Şii” diye iftira atanlara, son günlerde “FETÖ'cü”
şeklinde hakaret edenler ekledi.
Trollün biri de geçen gün, “azılı Esatçı” diye çemkirdi.
Bu köşede tee 19 Ağustos 2013 tarihli yazımda, Mirzabeyoğlu'nun bir
şiirinden mülhem, “Fark etmez zaman ve yer / İsmi ister Beşar Eset
/ İster Sisi olsun / Köpekler birbirine benzer…” dediğim halde.
Bunları ciddiye almayın, gülüp geçin diyebilirsiniz; lakin, biraz
araştırınca arkasından “profesyoneller” çıkıyor, onu ne
yapacağız?!
Ne kadar manidar!
Bu profesyonellerin, bu menfaat çetelerinin, bu kifayetsiz
muhterislerin, bu müptezellerin, Erdoğan'ın yanında duran yazarlara
attıkları iftiraları, Emre Uslu gibi Tunçay Opçin gibi tescilli
FETÖ'cüler de paylaşıyor.
Hülasa…
O karanlık “Virüs adam”ın da içinde yer aldığı kapkaranlık bir
ittifak var.
***
Biz “sancılı kalemlerden” malum “mağdur hikayeleri” dinliyoruz ama
kripto FETÖ'cüler, Anadolu'da birçok insana envaiçeşit ayak
oyunlarıyla zulmediyorlar hâlâ.
Bunlardan biri de yüzünü hiç görmediğim, sesini hiç duymadığım bir
dostum.
“Hançeremizdeki Harita” ve “Turna ve Gayda”nın yazarı değerli bir
akademisyen, bir sanatçı: Berat Demirci.
Evet, bizim böyle hiç yüz yüze görüşmediğimiz dostlarımız vardır.
Hiç görüşmediğimiz halde hiç eksilmeyen dostluklarımız…
Çünkü bizim aramızdaki dostluk köprülerini Ayşe Şaşa ablamız,
Bahattin Yıldız şehidimiz kurdu, bin yıl geçse yıkılmaz.
İmdi, Berat Demirci'nin fakire gönderdiği “mektubun” bir kısmını
gelin birlikte okuyalım: “Yüz yüze görüşemedik ama say ki görüştük.
Merhume Ayşe Şasa sizden bahsetti, o an dost olduk. Bir de merhum
Bahattin Yıldız'dan bahsetmiştiniz, kanım size ziyadesiyle ısındı.
Şehit kardeşim, benim hayatta en kıymet verdiğim insanlardandı (…)
Feto'yu tanıdığım günden beri münafık, hareketini de nifak gördüm.
Teferruatı uzun ama en sert biçimde Bizim Sivas Gazetesi'nde de
yazılar yazdım. İki defa yargılandım, hüküm giydim. Şimdi beni
yargılayanlar hapiste…”
Dostumuzun, “FETÖ, operasyon yapmaya ve intikam almaya devam
ediyor” dediği mezkur “mektubundaki” şu ifadesi yüreğimi dağladı:
“Size şu an böyle bir mektup yazmam tamamen yalnızlıktan. Yalnızız
ve kim vurduya gidebileceğimiz bir ortam…”
Herkes şunu bilsin, Berat Demirci asla yalnız değildir.
Yerimiz kalmadı ama dostumuzun “15 Temmuz Koçaklaması” adlı uzun
şiirinden şu kadarcığını buraya almadan bitirmeyelim: “Meydan olsun
yeter ki, yer yarılır er çıkar / Vur toprağa dizini göresin neler
çıkar / Üzenginde tut ayağı ola ki sefer çıkar / Ölümüne savlet
eder, gaziler çıkar / Gün, esen rüzgardan hile sezme günüdür /
Taşlar altından daha nice hainler çıkar…”