Salih Tuna'dan Can Dündar ve Cengiz Çandar'a: Tebrik ediyorum çok rezilsiniz!
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, MİT TIR'ları haberine soruşturma başlatılması üzerine 'Susmak yok' açıklaması yapan Can Dündar ile Dündar'ı tebrik eden Cengiz Çandar'a sert eleştiriler yöneltti.
Cumhuriyet gazetesinin MİT TIR'ları fotoğraflarını yayınlamasının ardından başlatılan soruşturma üzerine 'Susmak yok' çıkışlı yapan Can Dündar'a Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan cevap geldi.
Can Dündar'ı "Cumhuriyet'in atanmamış imamı" olarak tanımlayan Salih Tuna, "28 Şubat dahil hiçbir netameli dönemde susmamış, hep vesayetçilerden yana konuşmuştur." diye yazdı.
Salih Tuna yazısında, "Sadece haksızlık karşısında susmuştur. Haksızlık ve zülüm karşısında.
Mesela, Suriye asıllı ABD vatandaşı 3 Müslüman gencin hunharca katledilmesi karşısında dut yemiş bülbüle dönmüştür." ifadelerini kullandı.
Tuna'nın eleştirilerinden "MİT Tırları" haberi nedeniyle Can Dündar'ı tebrik eden Cengiz Çandar da nasibini aldı.
İşte o yazı:
Tebrik ediyorum çok rezilsiniz
Paralelcilerin "Cumhuriyet gazetesi imamı" gibi çalışan malum eleman, "casusluk" soruşturmasına maruz kalınca "susmak yok" demiş.
Demek ki, "İkinci el paralel malzeme" yakmaya devam edecek. Cumhuriyet gazetesi bir süredir bu yakıtla çalışıyor.
"İkinci el" diyorum, çünkü paralel örgütün bu ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatına bu ülke topraklarında yaptığı saldırıdan elde ettiği malzemeyi Aydınlık gazetesi aylar önce tüketmişti.
Yanlış anlaşılmasın; Aydınlık gazetesinin, matine suare "F tipi" deyip de mahut malzemeyi kullanması dışında bir çelişkisi yok.
Zira baştan beri Esat'ı desteklemişlerdi, tıpkı Saddam'ı destekledikleri gibi.
Lakin Cumhuriyet gazetesinin "susmak yok" diyen "atanmamış imamı" ve şürekâsı öyle değil.
Her daim "üst akıl"la gayet uyumlu hareket ettiler.
Şürekası dedim de aklıma geldi...
"Casusluk" soruşturmasına neden olan "MİT Tırları" haberi nedeniyle Cumhuriyet gazetesinin "atanmamış imamını" tebrik eden Sevgili Çandar, Amerika Bağdat'a bomba yağdırırken, (mealen) "Şimdi Bağdat'ta çay içip seyretmek vardı" şeklinde hayıflanmıştı.
Sevgili Çandar 19 Kasım 2011'de ne demişti biliyor musunuz?
Şunu: "Suriye rejiminin mukadder çöküşünü gözyaşlarını içine akıtarak izleyen başka çevreler de var ve bunların arasında, paradoksal biçimde, bazıları iktidara çok yakın 'İslamcılar'ın bir bölümü de yer alıyor. Bunlar, dünyanın her köşesinde ve Ortadoğu'daki her gelişmenin ardında, ABD'nin yazdığı bir 'master plan' bulunduğuna inandıkları ve akılları küfür ile eş anlamlı 'BOP'la dolu olduğu için, Suriye ve dolaylı olarak İran'ı karşısına yerleştiren herhangi bir gelişmeye alerji duyuyorlar ve Türkiye'nin Suriye'ye karşı 'macera'ya girişmesi ihtimalini öne çıkartıyorlar..."
Sevgili Çandar şimdi kalkmış hiç utanmadan "MİT Tırları" muhabbeti yapabiliyor.
O tarihlerde şöyle cevap vermiştim: "Medyada Suriye politikamıza eleştirel yaklaşan benim bildiğim hepi topu iki - üç 'İslamcı' kalem var'. Bunlar da her şeyden (...) Suriye rejimine de asla ve kat'a ağıt yakmıyorlar. Tam aksine, Baas rejimlerinin alayına bidayetinden beri (hem de kromozomlarına kadar) karşılar..." (21 Kasım 2011, Yeni Şafak)
Evet, Üstadımız Sezai Karakoç başta olmak üzere, gazetemiz yazarlarından Akif Emre ve bendeniz Suriye'nin "tuzak" olduğunu söylüyorduk.
Sevgili Çandar da işte buna karşı çıkıyordu.
Gelgelelim bu konuda hiç yalnız değildi.
Açın bakın Zaman gazetesinin arşivine; Türkiye'yi Suriye'ye girmesi için nasıl fiştekleyip durduklarını göreceksiniz.
Sonra ne oldu?
Ne olacak, mezhep kavgası tehlikesine dikkat çekerek Suriye'ye girmeye karşı çıkan herkesi "İrancı" olmakla suçlayan paralel çete MİT TIR'larına operasyon yaptı.
Neden peki?
Çünkü "dönemin başbakanı" Sayın Erdoğan da bu tuzağı görmüş, "bizi mezhep savaşına çekmek istiyorlar, bu kirli savaşa girmeyeceğiz" yollu bir çıkış yapmıştı.
Reyhanlı katliamı, Sevgili Çandar'ın dediği gibi "maliyet" değil, bir bedeldi.
Doğrusunu isterseniz, Gezi gericiliği de 17 Aralık darbe teşebbüsü de nihayetinde bir "bedel"den ibaretti.
Türkiye'nin "üst akıldan" bağımsız hareket etmesinin bedeli...
Suriye politikamıza eleştirel yaklaştığımız için dün bizleri jurnalleyen sevgili Çandar bugün paralelcilerin "MİT Tırları" ihaneti üzerinden Türkiye'yi bütün dünyaya karşı teröre destek veren ülkeymiş gibi göstermeye çalışan "Cumhuriyet gazetesinin atanmamış imamı"nın "susmak yok" lagalugasını tebrik ediyor.
Ben de bu birbirlerine yuvarlanma tekniklerini tebrik ediyorum; doğrusu pek yakıştılar.
Cumhuriyet'in atanmamış imamı da 28 Şubat dahil hiçbir netameli dönemde susmamış, hep vesayetçilerden yana konuşmuştur.
Şimdi de paralelcilerin vesayeti adına konuşmaktan başka bir şey yapmıyor.
Sadece haksızlık karşısında susmuştur. Haksızlık ve zülüm karşısında.
Mesela, Suriye asıllı ABD vatandaşı 3 Müslüman gencin hunharca katledilmesi karşısında dut yemiş bülbüle dönmüştür.