SALİH TUNA HÜRRİYET YAZARLARINI TOPA TUTTU; CİBİLLİYET SORUNLARI VAR!
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Salih Tuna, Hürriyet yazarları ile Doğu Perinçek'i karşılaştırdı..
Perinçek bunlar kadar kurnaz değildi
'Demokratikleşme paketinin' beklentileri karşılamayacağını daha paketi görmeden söylemeye başladılar.
Azcık daha gayret etseler, Erbakan'ın yapmadığı, daha doğrusu ertelediği bir konuşmayı manşete çeken Hürriyet gazetesini yakalayacaklar.
Hey gidi günler hey, 'Eleman'dan Sedat Ergin'e kadar bir yığın Hürriyet köşe yazarı, olmayan konuşmadan ötürü merhum Erbakan'a demediğini bırakmamıştı.
İşin aslı ortaya çıkınca da pişkinliğe vurmuşlardı.
Demek ki, rezil olmak için bile asgari bir cibilliyet gerekti.
Kimi 'liberallerin' özellikle 'çözüm sürecine' yaklaşımları sadece cibilliyet sorunuyla açıklanamaz tabii.
Galiba bir misyon da yüklenmişler.
Kurtuluş Tayiz geçenlerde, 'Üçüncü taraf talep eden liberallerin amacı sürece üçüncü bir gücü daha dahil etmek anlaşılan' demişti, 'Benim için merak konusu olan liberallerin bunu hangi güç adına talep ettikleri. Bunu öğrenirsek 'bizsiz barış yapamazsınız' diyen ve çözüm sürecini sabote etmek isteyen gücü de tanıyacağımıza inanıyorum.' (13 Eylül 2013, Akşam)
Şuncağızı da belirtmeden geçmeyelim: Bunlara lafın gelişi 'liberal' falan diyoruz; yoksa Atilla Yayla veya Gülay Göktürk gibi gerçek liberallere haksızlık olur.
Son zamanlarda iyice zıvanadan çıktılar!
'Kürt sorunu elden gidiyor' paniğine mi kapıldılar, yoksa yüklendikleri misyonun ağırlığı altında mı eziliyorlar, bilemiyorum.
Sinirleri çok bozuk, bu kesin.
Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en büyük demokratik reformlarını yapan Erdoğan'a 'diktatör' dediler, Öcalan'a da 'cahş' demelerine ramak kaldı.
İçlerinden biri daha evvel Ümit Fırat ve Muhsin Kızılkaya'yı fabrikasyon tasnifle (İyi Kürtler- Kötü Kürtler) 'andıçlamıştı.'
Son günlerde işi bir hayli ilerletti.
Bir de kurnaz ki, aman Allah'ım!
Öcalan için 'AKP'ye yakın STK yetkilisi gibi' ifadesini AK Parti üzerinden dillendirmekle, Öcalan'a ne dediğinin anlaşılmayacağını sanıyor.
Öcalan savaşırken Mandela, barışırken 'cahş' ha?
Pes!
Gitgide fabrika ayarlarına dönüyor, Doğu Perinçek'e benziyorlar.
Çünkü o da savaşan Öcalan'ı çok sevmişti.
Hatta 'Demokratik federal cumhuriyet'ten bahsetmiş, 'PKK eğer isterse ayrı devlet kurabilir' falan demişti.
Şimdilerde T.C'yi kaldırıyorlar diye veryansın ettiğine bakmayın.
Eskiden, mesela T.C Yılmaz Özdil'in Cem Uzan'ın tetikçiliğini yaptığı yıllarda, T.C'nin değişmesi için yasal sakınca olmadığını söylemişti.
Bu ülkede belki de ilk kez, 'hükümet PKK ile görüşsün' diyen de Perinçek'ti. Bayrağın ve marşın da değişebileceğini de bilebildiğim kadarıyla ilk o dillendirdi.
Hülasa nerden bakarsanız bakın 'savaşan Öcalan'ı, Hasan Cemal
veya sevgili Çandar'dan daha az sevmiyordu.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN