28 Tem 2009 11:30 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:49

SALDIRILAN NİYE BENDİM? ALEVİLERİ AYAKLANDIRAN EMRE AKÖZ KENDİNİ NASIL SAVUNDU?

Yüksek yargıdaki Alevi yapılanmasını yazan Emre Aköz, bugün savunmaya geçti! İşte Aköz'ün o yazısı...



Olay bir hafta öncesine uzanıyor. Salı akşamı Samanyolu Haber'de yayınlanan, Yavuz Baydar'ın sunduğu 'Rota' programının iki konuğu vardı: Yargıtay'ın eski savcılarından Ahmet Gündel ve bendeniz.
Önce Ankara'ya bağlandık. Ahmet Gündel yüksek yargıdaki krizi yorumlamaya başladı. 20 dakika kadar konuştu.


Reklam arasında Baydar, "Biraz uzun oldu" deyince, "Devam et, Ahmet Bey çok önemli şeyler söylüyor" dedim.


Böylece Ankara bağlantısı sürdü. Programın dörtte üçünde Ahmet Bey konuştu.


Bu arada Ahmet Gündel, yüksek yargıdaki tarafgir karar alma biçimlerini sayarken, 'mezhepsel' kaygılardan da söz etti.


Bunun üzerine Yavuz Baydar, "Yani yüksek yargıda bir mezhebin üyeleri, genel nüfusa oranla daha mı fazla?" diye sordu.


Ahmet Gündel de bunu onayladı.


Ben de ertesi gün, "Savcının dediği mezhep hangisi" başlıklı bir yazı kaleme aldım. Perşembe günü burada yayımlandı.


Yazıda mezhep adı verilmeden Ahmet Gündel'in söyledikleri özetleniyor, ardından da bunun niye sorunlu olabileceğine ilişkin yorum yapılıyordu.


Ve ortalık birbirine girdi!


Mezhep adı verilmemesine rağmen Aleviler, "Bizden söz ediliyor" diye ayağa kalktılar. Neymiş, onlara hakaret ediyormuşum.


Bu işte bir tuhaflık vardı:


1) Yazı esas olarak Ahmet Gündel'in gözlemlerine dayanıyordu ama küfür edilen bendim.


2) O sözler, ekranlardan milyonlarca izleyiciye ulaşırken tepki uyandırmamıştı ama yüz binlere hitap eden bir gazetede çıkınca olay olmuştu.


3) Yazıda en küçük bir hakaret ve aşağılama olmamasına rağmen "Bize hakaret ettin" diyorlardı.


Tuhaf bir durumdu bu.
Saldırılan niye bendim?
(Alevi inancı ve kültürüyle bugüne dek hiçbir derdi olmayan ben!)


***

"Herhalde anlamadılar" diye düşünerek, cuma günü Aleviler karşısındaki duruşumu anlatan bir yazı yazdım:
Yazılarımdan örnekler vererek Alevi haklarını nasıl savunduğumu apaçık gösterdim.
Bir örnek... Aleviler, din derslerinin zorunlu olmasına karşılar ki bence yüzde yüz haklılar.
Devletin din dersi verme tekeline sahip olması bence laik karşıtı bir durumdur. Bu dersler, hiç olmazsa, seçmeli hale getirilmelidir. Hemen!
Alevi haklarını savunan yazılarımdan örnekler verdikten sonra bu kez de eleştirilerime geçtim.
Eleştirilerim elbette dinle, inançla, imanla ya da Alevi kültürüyle ilgili değildi.
Çoğu Alevinin çeşitli siyasi meselelerde aldığı tavrı eleştiriyorum ben:
CHP'yi koşulsuz desteklemek, cumhuriyet mitinglerinde bayrak sallamak, 'AKP'nin işine yarıyor' deyip Ergenekon davasına soğuk durmak gibi...


***

Bu arada şunu gördüm:
Bilhassa haklar konusunu duymazdan geliyor, sözlerimi anlamak istemiyorlardı.
Sadece ve sadece "Hakarete uğradık" diyerek, yani hayali bir gerekçe yaratarak, saldırma arzusundaydılar.
Kanaat önderlerinin ardına düşüp demediklerini bırakmadılar. Tehdit dahi ettiler.


***

Peki, bütün bunlar niye yapılıyordu?
Mesajlara ve kanaat önderlerinin açıklamalarına bakınca durum aydınlanmaya başladı:
Asıl konu olan, 'yüksek yargı erbabının inanç kompozisyonu' hakkında bir şey söylemiyor ya da olayın bu yönünü laf kalabalığına getiriyorlardı.
Belli ki amaç tam da buydu:
Yüksek yargının bu açıdan da konuşulmasını engelleyip, "Hakaret ettin" lafazanlığıyla olayı saptırmak.
Cumartesi öğle saatlerine kadar vaziyet böyleydi. Ondan sonra neler olduğuna yarın değiniriz.

Emre Aköz/Sabah